İstanbul Modern’e giderken ilk gözüme takılan 5 no’lu
antrepoda süren Resim ve Heykel Müzesi inşaatı oluyor. Yoğun bir yıkım çalışması
var. Galataport ihalesini onaylayan İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu 1957’de
Sedad Hakkı Eldem’in denetiminde inşa edilen 4 ve 5 no’lu antrepoların yerinde
kalması kararını verirken binaların yıkılacağını öngörmüş müydü bilemiyoruz. Ama
Emre Arolat’ın mimarı olduğu müze sonuç olarak bir antrepoya benzemeyecek. “Tüm
duvarların soyulup ızgara benzeri yapı korunarak şeffaf bir bina tasarlamış ve
inşa edi”liyor.
Ben İstanbul Modern’e giderken henüz Müge Akgün’ün “İstanbul
Modern’in yerine yapılacak yeni müze binasının altına altı katlı otopark olacak
ve teras katı da Doğuş Grubu tarafından restoran olarak kullanılacakmış” haberi
yayınlanmamıştı (15.07.14, radikal.com.tr). Sadece 5 no’lu antreponun hemen
yanındaki yolda yürürken yıkımdan kafama taş düşer mi diye endişeleniyordum. Hava
sıcaklığı otuz derecenin üzerinde nem ise hesap edilemeyecek bir yoğunlukta,
öğle sıcağında İstanbul Modern’deki yoğun kalabalık ise şaşırttı, sevindirdi.
Tabanlıoğlu Mimarlık İstanbul Modern’i dış görünümü
koruyarak inşa etmiş. Limanın genel görünümünü bozmamış. Galataport’la birlikte
tüm liman binaları yıkılacaksa İstanbul Modern’in olduğu gibi kalması anlamlı
değil. Tek merakım ihaleyi alan Doğuş Grubu inşaat sırasında 13. yüzyıldan
kalma Latin Limanı’nını bulursa o tarihi kalıntıları nasıl koruyacağı?
İstanbul Modern 8.000 m2’lik bir alana sahipmiş. Süreli ve
sürekli sergi salonları, fotoğraf galerisi, kütüphane, sinema, restoran ve
mağazası var. Sürekli sergi alanında “Geçmiş ve Gelecek”, süreli sergi alanında
“Çok Sesli” ve fotoğraf galerisinde Nar Photos’un “Yolda” sergileri yer alıyor.
İstanbul Modern kuruluşundan bu yana geçen on yılda
koleksiyonunu oldukça geliştirmiş. “Geçmiş ve Gelecek” adlı yeni sürekli sergi
Türk resim tarihinin tüm aşamalarını anlatmakla kalmıyor günümüzün bilinen tüm
adlarını da sunuyor. Adındaki vurgulamaya uygun olarak çağdaş sanatın nasıl bir
geleceği olacağı hakkında fikir de veriyor. Koleksiyona yeni resimlerin yanında
yerleştirmeler ve videolar da eklenmiş. Heykel koleksiyonu da güçlenirse dört
dörtlük olacak.
Çelenk Bafra ve Levent Çalıkoğlu’nun kuratörlüğünü yaptığı
‘‘Çok Sesli’’, “Türkiye’de görsel ve işitsel sanatlar arasındaki etkileşimlere
işaret etmeyi ve bu alandaki güncel üretimlerden bir seçki sunmayı hedefliyor”.
27 Kasım’a kadar sürecek sergide Semiha Berksoy, Burhan Doğançay, Sarkis, Hale
Tenger gibi önemli isimlerden oluşan 17 sanatçının resim, heykel, video ve
yerleştirmeleri yer alıyor. Girişteki “Repertuar” adlı çalışma Türkiye’de
müziğin gelişimini görsel ve işitsel şekilde anlatarak izleyiciyi sergiye
hazırlıyor. Görsel sanatların müzik ve sesle ilişkisini sorgulamaya başlamak
için az, öz ve iyi bir seçki olmuş.
Fotoğraf galerisinde “Yolda” sergisi var. 9 Kasım’a kadar
sürecek olan ve küratörlüğünü Sena Çakırkaya’nın yaptığı sergi Nar Photos’un
2003 - 2013 arşivinden bir derleme niteliği taşıyormuş. Nar Photos’un amacı
“konulara dışarıdan bakmayan, tanıklığın ötesinde müdahil olan, samimi bir
yaklaşım” oluşturmak. Hedeflerine ulaşmışlar. Sergide son on yılın olaylarını
gerçekçi bakışla ama sanatsal nitelik de yansıtan unutulmaz fotoğraflar var. Tadımlık
bir derleme olmuş. Nar Photos sanatçılarının bireysel sergiler açmalarında
fayda var.
Oya Eczacıbaşı “Bölgedeki dönüşümde İstanbul Modern’in müze olarak
varlığının ve işlevinin büyümesi için gerekli olan her koşulu gözden
geçiriyoruz” demiş. Haklı. İstanbul Modern mevcut binasına sığmıyor. Büyümesi
gerek. Ama nasıl? 23.07.14
Yorumlar