Şair gider, şiiri kalır geriye


Kâmran S. Yüce’yi 1950’lerde şiir yayınlatmaya başlamış. Bütün şiirlerini “Dünyaya Sevgilerle” adıyla yayına hazırlayan Başar Başarır Kâmran S. Yüce’nin ilk şiirinin 1948 Mayıs’ında Kaynak dergisinde yayınlandığını tespit etmiş. Bir başka önemli tespit de şairin doğum tarihinde. Bütün biyografilerinde doğum tarihi 1926 olarak geçse de Kâmran Bey’in doğum tarihi aslında 1925’miş. Bu düzeltmelerle Kâmran S. Yüce’nin 23 yaşında ilk şiirini yayınlattığını tarihlemiş oluyoruz. Esas verimi ise 1950’lerden itibaren dönemin önemli dergilerinde görülmeye başlıyor. İlk göz ağrısı Kaynak’ın yanı sıra Yücel, Yeni Ufuklar, Varlık, Yenilik, Dost, Yeditepe, Ataç, Türk Dili gibi önemli dergilerde şiirleri yer alıyor. Başar Başarır sıkı bir kaynak taraması yaparak Kâmran S. Yüce’nin dergilerde düzenli olarak şiir yayınlamaya 1967’ye kadar devam ettiğini belirlemiş. 1967’den sonra Kâmran S. Yüce’yi sadece 1985’te Hürriyet Gösteri dergisinde görüyoruz ki bu değerli şair ve sanatçı bir yıl sonra hayatını kaybeder. Kâmran S. Yüce 13 Ekim 1986'da turne için Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine giderken geçirdiği trafik kazası sonucu vefat etti.     

İlk şiir kitabı Gölge 1955’te Yeni Ufuklar yayını olarak çıkmış. Şairi olduğu derginin yayınevi. Türk Edebiyatının en önemli eleştirmen ve denemecilerinden Vedat Günyol yönetiyordu dergiyi ve yayınevini. On yıl sonra yayınlana ikinci kitap Soyunuk 1961’de Yeditepe Yayınları’ndan çıkmış. Bu da bir derginin yayınevi. Hüsamettin Bozok yönetimindeki dergi ve yayınevi de verdiği ödüllerle birlikte o dönemlerin en önemli yayın organlarından. Özellikle şiir yayıncılığında etkin Hüsamettin Bozok, birçok usta şairin eserleri Yeditepe’den yayınlanmış. On yıl sonra 1971’de ise üçüncü ve son kitap Güneş Yorgunu Atlar yayınlanıyor. Bu kez yayıncı Kent Yayınları. Kâmran S. Yüce’nin Şükran Güngör, Müşfik Kenter, Yıldız Kenter gibi isimlerle birlikte kurduğu Kent Oyuncuları'nın yayınevi. Yayınevinin başında da Kâmran S. Yüce var. Kendi kitabının yayıncısı olmuş.

Kâmran S. Yüce Hukuk Fakültesi’ni terk eden şair ve yazarlar kuşağından. 1950’lerde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumuş ve öğrenimini yarıda bırakmış birçok şair ve yazar görürüz. Bunların büyük çoğunluğu 1950 Kuşağı’nı oluşturur şiir ve öyküde. 

Kâmran S. Yüce’yi II. Yeni şairlerinden sayabiliriz. Ama Hukuk Fakültesi’nden ayrılma nedeni diğer arkadaşları gibi Cağaloğlu’nda gazetelerde yazıp çizmek, düzeltmenlik yapmak değil tiyatro. Tiyatro şiirle birlikte en büyük tutkusu olmuş Kâmran S. Yüce’nin. Muhsin Ertuğrul'un 1951'de İstanbul'da kurduğu Küçük Sahne Tiyatrosu ile oyunculuk hayatına başlıyor. 1955’ten itibaren Muammer Karaca’nın Karaca Tiyatrosu’nda, ardından da 1959’da Kent Oyuncuları’nda görüyoruz Kâmran Yüce’yi. Tiyatroyla birlikte sinemayı da yürütmekte, filmlerde rol almaktadır.

Kızı Deniz Yüce Başarır ‘Perde Kapanmasa Görecektiniz, Kâmran Yüce’nin Arşivinden Kent Oyuncuları’nın Kuruluş Hikâyesi (1959-1986)’ adlı çalışmasında Kent Oyuncuları’nın tarihini en ince ayrıntısıyla, birçok bilinmeyeni de gün ışığına çıkararak, büyük bir görsel malzemenin de desteğiyle anlatırken Kâmran Yüce’nin yaşam öyküsünü de öğreniriz.

Tiyatro sanatçısı Kâmran Yüce’nin yönetmenlik, sinema oyunculuğu, film yapımcılığı, seslendirme sanatçılığı gibi işlerine Küçük Dergi, Site Tiyatrosu Aylık Dergisi, Kent Oyuncuları Aylık Tiyatro Dergisi gibi tiyatro dergilerinin ve Kent Yayınları'nın editörlüğünü de kattığını biyografisinden biliyoruz. 1971’den sonra şiirlerinin dergilerde görünmemesini, yeni kitap yayınlamamasını bu iş yoğunluğuyla izah edebiliriz belki ama kitaplaşmış, kitaplaşmadan dergilerde kalmış, hatta dosyalarda bulunmuş bütün şiirlerinin yer aldığı “Dünyaya Sevgilerle”ye bakarsak ölene dek şiirden hiç kopmamış ve şair kalmış, şiir yazmış. Belki o erken ölüm gelmese 1985’te Hürriyet Gösteri’de yayınlanan Ses ve Bulut şiirleri yeni bir başlangıç olacak ve yeni bir kitabın yayınlanmasına yol açacaktı.

“Dünyaya Sevgilerle”den babası Sıtkı Bey’in adının ilk harfini ismiyle soyadı arasına koyarak şair kimliğini tiyatroculuğundan ayıran Kâmran S. Yüce’nin kırk yıl süren bir şiir hayatı olduğunu anlıyoruz.

Kâmran S. Yüce’nin şiirini II. Yeni içinde değerlendirmek yanlış bir yaklaşım değil. Kuşağının diğer şairleri gibi Garip şiiriyle yani, sonradan yapılan adlandırmayla I. Yeni şiiri ile de bağları var. Garip ve II. Yeni’yi birlikte yoğurarak kendi şiirini oluşturmuş Kâmran S. Yüce. Bu tavrıyla başlangıçta Metin Eloğlu’na yakın duruyor. Başar Başarır’ın belirttiği gibi Kasımpaşalı Nuriye’nin on beş yıllık hasretine değinir, istasyon müdürünün kız Güldane’nin günahlarına merak sarar, evlatlıkların yediği dayağa hayıflanır, rakıyı memur gibi efendice içmek isteyen kamyon şoförünün üşüyen ellerini konu edinir. Zamanla bakışı daha çok bireysele, insan ilişkilerine doğru kayacak, toplumcu bakışını yitirmeden daha imgeci bir şiir yazacak, özel hayatını, yaşadıklarını, dünyaya ve toplumsal olaylara bakışını şiirine daha çok yansıtacaktır. İkinci kitabı Soyunuk’tan sonra şöyle demiş; “Şiir deyince benim aklıma önce mısra gelir. Yani şiir her şeyden önce bir kelime ve ses sanatıdır bence.”

Başar Başarır’ın kitaplarda yer alan, dergilerde kalmış ve dosyalarda bulunan hiç yayınlanmamış bütün şiirlerini derlediği, kapsamlı bir yazıyla sunduğu, Hilmi Yavuz’un giriş yazısıyla değeri iyice vurgulanan “Dünyaya Sevgilerle” Kâmran S. Yüce’yi ve kendine has şiirini günümüz okuruyla buluşturuyor. (31.03.2023, Hürriyet Kitap - Sanat). 



Yorumlar