Tenkit’e Eleştirel Bir Bakış



Yalçın Küçük’ün “Tenkit”i ilk kez magazin basınında “Nazım Hikmet'in hayatını kaybetmesine neden olan kalp krizini geçirirken eşi Vera'nın yan odada bir başkasıyla birlikte olduğunu ileri sürdüğü” haberi ile gündeme getirildi. Bu yazarın ve yayınevinin kitabın duyurulması için bilinçli olarak yaptığı bir tercih miydi yoksa magazinciler kitapta sadece bunu mu gördüler bilemiyorum. Talihsiz bir sunum olduğunu söylemeliyim. Yalçın Küçük’ün emeğini ve önemsenmesi gereken görüşlerini, tezlerini bir magazin malzemesi haline getirip harcayıveriyor, görünmez kılıyor. Öte yandan bu tez Nâzım Hikmet’in eşi Vera’yı karalıyor, töhmet altında bırakıyor. Nereden bakarsanız bakın çirkin.
Kitap hakkında ilk eleştiriyi de Hürriyet Kelebek’te İzzet Çapa yazıyor. Yalçın Küçük’ü “Nazım’ın hayatını BBG evine çevirmek”le suçluyor. “Ah be Yalçın Küçük! Ne gerek vardı şimdi bunu yapmaya? Milletin özel hayatını ve yatak odasını dikizlemenin trend olduğu şu ahlak fukarası günlerde, Nazım’ın mahremin açılamak sana yakıştı mı?” diye de soruyor (14.03.2016).
İnternette biraz araştırdığımızda bu magazin haberlerinin kaynağının OdaTV’nin websitesinde ​​“Yalçın Küçük'ten ​ortalığı karıştıracak iddia” üstbaşlığıyla yayınlanmış olan “Nâzım ölürken karısı yan odada başkasıyla birlikteydi” başlıklı haber olduğunu görüyoruz. Sinan Acıoğlu imzalı haberde Yalçın Küçük’ün “Tenkit” adlı kitabının çıktığı duyurulup kitaptaki “Zavallı Nazım” başlıklı bölümden “Belki sevgili bildiği bir koleksiyoncu yan odada, bir hoyrat vücutla sabahı deniyor; ‘karısı’ bile Nâzım’ın ölümünü, vücudu çok soğuduktan sonra anlamıştı” cümlelerinin yer aldığı bölümü alıntılıyor. Magazin basınının kitabı okumadığını, kaynak olarak bu haberi kullandığını anlıyoruz (bkz. odatv.com/nzim-olurken-karisi-yan-odada-baskasiyla-birlikteydi-1103161200.html).
Yalçın Küçük bir bilm adamı; profesör doktor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalışmış. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde öğretim görevlisi, Gazi Üniversitesi'nde profesör olmuş. 1994 yılında emekliye ayrılmış. Ekonomi ve tarih üzerine çalışıyor. Son yıllarda Sabetayizm’e ve onomastiğe (isimbilim) yoğunlaştığı görülüyor. Edebiyat bilimci değil, okumaları kendi ilgi alanı ile sınırlı. Ama bu okumalardan büyük sonuçlara ve tezlere varıyor. İsimleri, secereleri sorguluyor. Kimlerle arkadaşlık ettiklerini araştırıyor. Sabetaycı diyebilmek için işaret arıyor. “Devrimci romantizm” diyebileceğimiz bir edebiyat anlayışı var. O beklentiyle okumalarını yapıyor, eserleri değerlendiriyor.
Yalçın Küçük’ün “Tenkit”i (Ocak 2016, Tekin yay.) “Materyalist Gözlerimle Yazarlarımız” altbaşlığını taşıyor. B.Sadık Albayrak ve Okan İrtem kitabı yayına hazırlamışlar. Yani Özgün bir eser değil. Derlenmiş. 7 sayfalık önsözde kitabın nasıl derlendiği hakkında bilgi vermiyorlar. Yalçın Küçük’ün yeni bir çalışması mı kitaplaştırılmış yoksa yayımlanmamış yazılarından mı ya da dergilerde kalmış yazılarından mı derlendi kitap? Bir bilgi yok. Sadece “‘Tenkit de Yalçın Küçük’ün seksenler ve doksanlardaki düşüncelerini ve mücadelesini bugünün kuşaklarına taşıyor” cümlesi var.
Bu cümlenin altını çiziyorum, çünkü kitapta anlatılanlar, ileri sürülen görüşler ve tezler “tanıdık” geliyor. Tezler tanıdık gelebilir. Bilimsel bir çalışma yapıyorsanız süreç içinde tezlerinizi geliştirebilir, yeni kanıtlarla güçlendirebilirsiniz. Her iki şartta da kaynak göstermek bilimsel etik gereğidir. Yani kitapta yer alan yazılar daha önce yayınlanmış ve tekrar derlenmişse bunu belirtmeniz ve yazıların nerelerden derlendiğinin kaynakçasını vermeniz gerekir. Daha önceki kitaplardaki tezler geliştirilmiş ise de yine daha önce aynı konuyu hangi yazınızda ele almışsanız belirtmeniz gerekir ki bu tezler o günden bugüne ne kadar değişmiş, gelişmiş anlaşılsın.
Yalçın Küçük’ün en önemli niteliklerinden biri olarak verili bilgiyi doğru kabul edip kullanmak değil, kaynaklarına inip sorgulayıp araştırmak, başka kaynaklarla sınayıp sonuca varmak belirtiliyor. “Tenkit”de yer alan yazıları da bu anlayışla sorgulamak okur olarak görevimizdir.
Küçük bir araştırma bizi 1997’de Akış Yayıncılık’ın yayımladığı “El Kitabı 1: İnsan” adlı kitaba ulaştırıyor. “El Kitabı 1: İnsan”ın içindekiler bölümüne baktığımızda “Tenkit”de yer alan yazıların 14’ünün bu kitaptan alındığını anlıyoruz. Sadece yazıların sıralaması değişmiş. “Yaşar Kemal: Ağam Kemal”, “Taşköprü Albay ve Bir Devrimci Başhekim”,“Mehmet Akif ile Çöküş” ve “Halide” başlıklı yazılar “El Kitabı 1: İnsan” adlı kitaptan değil. Yeni eklenmiş. Bir başka deyişle “El Kitabı 1: İnsan” adlı kitap dört yazı ve iki söyleşi eklenerek “Tenkit” adıyla yeniden basılmış. Bunda bir sorun yok. Olabilir. Sorun bu durumun, kitabın yeni baskı olduğunun belirtilmemiş olmasıdır.
Yalçın Küçük “Tenkit”te yer alan yazılarında sık sık “yazdıklarım okunmuyor” diyor. Haklı olduğunu “Tenkit”de yer alan tezlerinin yeni diye okunmasından anlıyoruz. Yalçın Küçük aynı tezlerin neden 1997’de tartışılmadığını ve neden 19 yıl sonra 2016’da yeni adla tekrar basılınca magazin basınının konusu olduğunu sorgulayıp sonuçlar çıkartacaktır. İlginç bir vaka.
Tenkit’in ilk yazısı “Yaşar Kemal: Ağam Kemal”. Öne sürülen tezler yeni değil. Daha önce Yalçın Küçük’ten okuduk. İlk nerede yayımlanmış araştırıyoruz. Odatv. com’da 12 Mart 2015 tarihli “Büyük Naif Yazarımız Yaşar Kemal Üzerine Yanlış Doğru Cetveli” başlıklı yazısına rastlıyoruz. Birebir aynı yazı değil ama bir versiyonu. Aynı tezleri benzer cümlelerle tekrar tekrar yazdığı anlaşılıyor. Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’nı yazmadığı iddiasını içeren “Mehmet Akif ile Çöküş”’ün kaynağı “Çöküş” (Mızrak Yayınları, İstanbul 2010). O dönem tartışılmış. Yalçın Küçük’ün “Mehmet Akif hiçbir yerde bu Marş’ı yazdığını söylememiştir” tezine karşılık Mehmet Akif’in marşı yazdığını açıkça belirttiğine dair kaynak da gösterilmiş (bkz. Eşref Edip, “Mehmet Akif, Hayatı Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları, Beyan Yayınları, İstanbul 2010, s.135). Sabahattin Ali’nin öldürülmesi, “Keşanlı Ali Destanı”nın özgün bir eser değil uyarlama olduğu, Kemal Tahir’in romancılığı, Orhan Veli ve Ahmed Arif’in şiirleri ile ilgili olumsuz görüşlerinin de ilk kez bu kitapta yer almadığını ve kitapta yer alan yazıların bu konularda herhangi yeni bir veri içermediğini de belirteyim. Magazinin konusu olan "Zavallı Nâzım" yazısı da “El Kitabı 1: İnsan”dan. Yalçın Küçük bu iddiasına kaynak bile göstermemiş. Bir dedikoduya itibar etmiş, dedikodudan çıkarak suçlama yapmış, olmalı. Buna benzer kişileri özel hayatlarına yönelik kayankasız, mesnetsiz birçok iddiası var. Dedikoduya itibar ettiği anlaşılıyor.
Yaşar Kemal’le ya da Sabahattin Ali ile ilgili tezleri tartışılmış, önemli karşı kanıtlar ileri sürülmüş. Yalçın Küçük diğer konularda olduğu gibi bu eleştirileri dikkate alıp yazılarını yeniden ele almamış. Yazılar ilk yazıldıkları halleri ile duruyor.
Yalçın Küçük fazla araştırmayı sevmiyor, genellikle tek bir kaynaktan, ikinci el bilgilerden yola çıkarak yargılara varıyor. O kaynakta tezinin aksine bir bilgi ya da belge varsa görmezden geliyor, görmezden gelemeyecekse kendi tezine uygunmuş gibi yorumluyor. Tezlerini birer akıl yürütme olarak kabul etmek durumundayız. 90^lı yıllardan itibaren dikkatle okunmamasında bu niteliğinin önemli etkisi olduğunu düşünüyorum.  
31.03.2016

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Kitap tek kelime ile harika , Sizin aşağlıyor diye yazdığınız tüm yazarları ve şairleri insancıllaştırmış."En sevdiklerim , en çok didiklerim oluyor" .Her cümlenin altı çizilebilen inanılmaz güçlü bir kitap