BANANAMANIA


Kitapların arka kapak yazıları hep ilgimi çekmiştir. Onların kitabın içeriği ile tutarlılığı olup olmadığına nedense takılırım. Oysa ki çoğu kitap arkası yazısı kitabın içeriğiyle tutarlılık sağlamak için değil, okuyucuya o kitabı okutmak yani satın aldırmak amacıyla yazılır. Ortalama beğenideki okurun genel eğilimlerine dikkat edilir, onu cezbedici laflar edilir. Bir anlamda birer reklam metni olarak değerlendirilir ve o mantıkla hazırlanmaya çalışılır. Yayınevinin etik tutumuna, yaklaşımlarına göre de nitelikleri değişir, bazıları gerçekten de kitabın içeriğini anlatır, bazıları ise sadece satın alınmasını sağlar. Arka kapak yazısına kanıp satın aldığım sonra da kitabı okurken o yazıyı yazanın kulaklarını çınlattığım ne yazık ki çok olmuştur. Bazı yayınevlerinin kitaplarında arka kapak yazılarında yazılanlarla kitabın içeriği, niteliği, niceliği birbirini hiç tutmaz nedense. Hatta insana bu arka kapak yazısını yazan acaba bu kitabı okudu mu diye düşündürmeden de edemez. Ama arka kapak yazma, hazırlama işini ciddiye alanlar olduğunu da biliyorum. Bana da böyle bir görev düştüğünde arka kapak yazısını okur olarak bir arka kapak yazısından neler beklediğimi düşünüp öyle yazmaya çalışıyorum.
Hikmet Temel Akarsu, Banana Yoshimoto'nun "Elveda Tsugumi" adlı romanı hakkında yazdığı "Sonyaz Hüznü" başlıklı yazısının sonunda şöyle diyor; "Sunuş spotlarında kitabın 'rock müzik, sinema ve çizgi romandan esinlenmiş bir anlatım biçimi' içerdiği iddia ediliyor. Kanımca bu yaklaşım doğru değil. Sanırım ticari kaygılarla yazılmış. Rock müzik, sinemanın belli bir alanı ve özellikle Japon çizgi romanları (manga) münhasıran ilgi alanıma girdiği için rahatlıkla söyleyebilirim ki 'Elveda Tsugumi'nin bunlarla yakından alakası yok." O arka kapak yazısını yazan olarak, anlatımındaki yalınlık, az sözle çok şey söyleme arzusu, basitleştirimiş yapısı, konuyu işleyiş biçimi açısından yakınlıklar bulsam da Elveda Tsugumi'nin rock müzik, sinema ve çizgi romanla nasıl bir ilişkisi var, bu nitelemeler nereden çıkmış, yoksa o sözler "ticari kaygı ile yazılmış" içi boş reklam sözcükleri mi, doğrusu ben de merak ettim.
16 yıllık yazarlık hayatında 23 roman ve yüzlerce deneme üreten Yoshimoto "Japon X Kuşağı"nın yazarı olarak tanımlanıyor. Gençlerin aileleri ile, toplumla ve sevgilileri ile ilişkileri hakkında son derece yalın bir dille yazıyor, belki de bu nedenle dünyanın hemen her yerinde yüz binlerce genç hayranı var. Zaten bizim ilgimizi çekmesinin ve Elveda Tsugumi'yi yayınlamamızın ilk ve en önemli nedeni de bu.
Banana Yoshimoto 1964'de Tokyo'da doğmuş. Babası Takaaki Yoshimoto tanınmış bir şair ve düşünürmüş. Belki de evdeki kültürel ortam nedeniyle daha beş yaşındayken yazar olmaya karar vermiş ve ilkokulun ikinci sınıfında ilk roman denemesini yazmış. 22 yaşında bir yandan bir kafede garsonluk yapar, diğer yandan Nihon Üniversitesi'nde edebiyat öğrenimi görürken ilk kitabı "Kitchen"ı yayınlatmış ve birden meşhur olmuş. "Kitchen" sadece Japonya'da 3 milyon adet satmış ve 34 dile çevrilmiş. İtalya ve Japonya'da bir çok edebiyat ödülünü kazanmış. Amerika'da çok satan kitaplar listelerinde uzun süre kalmış. Ve dünyayı "Bananamania" sarmış. Yoshimoto'nun okumayı sevmeyen dünya gençliğinin edebiyatla ilişkisinde dramatik bir değişiklik yarattığı, onların sesi olduğu, dilini kullandığını ve gençlerin ruh halinin, özlemlerinin edebiyata yansımasını sağladığı, bu nedenlerle çok okunduğu iddia edilmiş.
Bruce Tierney, Book Page'de Elveda Tsugumi'yi değerlendirirken Yoshimoto'nun bu özelliklerinden söz ettikten sonra muhafazakar Japon eleştirmenlerinin Yoshimoto'nun romanlarının Japon kültürü ve edebiyatına bir şey katmadığını söylediklerini ve edebi başarısını yorumlamakta zorluk çektiklerini belirtiyor. Bruce Tierney, Yoshimoto'nun Japonya'nın halen en çok okunan yazarı olan Haruki Murakami ile karşılaştırıldığını belirttikten sonra, Yoshimoto'nun Murakami'den çok daha yalın ve basitleştirilmiş bir yapıda yazdığını, bu nitelikleriyle çağdaş Japon yazarlarıyla karşılaştırılamayacağını söylüyor. Ona göre Yoshimoto'nun yeri Douglas Coupland'ın yanı, yani Dünya'da X Kuşağı'nın romanını yazan ve bu kuşağın konuşulmasını, tartışılmasını sağlayan yazarın. Sanıyorum Yoshimoto'nun "Japon X Kuşağı"nın yazarı olarak tanımlanması da buradan kaynaklanıyor.
'Rock müzik, sinema ve çizgi romandan esinlenmiş bir anlatım biçimi'ne gelince; kitabın türkçe baskısının arka kapağında yer alan bu ibare "yoshimotobanana.com" adlı Banana Yoshimoto'nun "resmi" sitesinde aynen yer alıyor. Yani yazar eserlerini böyle niteliyor, böyle tanınmalarını istiyor. Tabii bu Yoshimoto'nun kendi kendine yaptığı bir yakıştırma değil. The Christian Science Monitor yazarı Nicole Gaouette, gazetecilerle çok nadir görüşen Yoshimoto ile Elveda Tsugumi'nin Amerika'da yayınlanmasından sonra yaptığı röportajın girişinde Amerikan Popüler Kültürü'nü oluşturan sinema, rock müzik ve çizgi romanla Yoshimoto'nun romanların örtüştüğünü belirtiyor. Ve, Elveda Tsugumi'nin Japon Mangalarının tüm önemli motiflerini yansıttığını yazıyor. Yine aynı söyleşiden öğrendiğimize göre Banana Yoshimoto'nun kız kardeşi tanınmış bir manga yazarıymış. Kardeşler birbirlerini ne kadar etkilemiştir bilmiyoruz ama Japonya'da Manga albümlerinin en çok satan dergiler ve kitaplar sıralamalarında önemli bir yer tuttuklarını biliyoruz. Milyonlarca satıyorlar. Yoshimoto'nun kitaplarının satışı da mangalarla karşılaştırılıyor.
Yoshimoto'nun yazdıklarının sinemayla ilişkisine gelince romanların kuruluşunun ve bölümlenmesinin sinemasal nitelikler taşıdığı, anlatıma verdiği önem kadar akışa, sürekliliğe de önem verdiği belirtiliyor. Sanıyorum bu özelliklerinden dolayı da Yoshimoto'nun romanları sinemaya uyarlanmaya başlamış.
Japonca'dan İngilizce'ye çeviri yapan en önemli çevirmenlerden sayılan Michael Emmerich de bir çok önemli Japon yazarından sonra Elveda Tsugumi'yi neden çevirdiği sorulduğunda Banana Yoshimoto'nun klasik Japon edebiyatından farklılığına atıfta bulunuyor ve onun modern Japon edebiyatında tamamen aykırı bir ses olduğunu, bu niteliğiyle günümüz Japon gençliğinin özelliklerini, beklentilerini rahatlıkla eserlerinde yansıttığını belirtiyor. Japon gençleri ile dünya gençliğinin aynı umutlar, beklentiler ve en önemlisi ruh hali içinde olduğunu, Yoshimoto'nun uluslararası başarısının sırrının da bu olduğunu söylüyor. Michael Emmerich, Yoshimoto'nun kullandığı dilin çok basitmiş gibi görünmesine rağmen çok büyük derinlikler taşıdığını, üç - dört sözcüklük bir cümle ile çok büyük ve derinlikli sahneler kurabildiğini belirtiyor. Kawabata'nın İngilizce'deki tek çevirmeni olarak yayıncılara bildirdiği bir çevirmenin bu değerlendirmeleri önemli olsa gerek. (2004)

Yorumlar