Bilgisayarın icadı, internetin gelişimi bilginin paylaşılmasında büyük kolaylıklar sağladı. Artık çok daha kolay ve hızlı bir şekilde bilgiye ulaşabiliyoruz. Bilginin paylaşımında en önemli kaynaklardan olan kütüphaneler de bu değişime ayak uydurdu. Birçok kütüphaneye ve raflarındaki kitaplara dijital ortamda ulaşmak mümkün.
Kitapların dijital ortamda dağıtılıp, paylaşılabilmesinin kolay ulaşılabirlik yanında okur açısından da avantajları var. Öncelikle onbinlerce kitabı bir dizüstü bilgisayarda ya da e-okuyucuda saklayıp, taşıyabiliyorsunuz. Özellikle araştırmacılar ve öğretim üyeleri açısından işlerini çok kolaylaştıran bir şey bu. E-okuyucunuza yüklü kitaplarda hızlı arama yapıp binlerce sayfa okumaya gerekmeden aradığınız konu ya da kavrama sadece bir arama komutu ile ulaşabiliyorsunuz.
Kütüphanelerin koleksiyonlarındaki eserleri tarayıp e-kitap haline getirmeleri ile dünyadaki tüm kitaplara oturduğunuz yerden erişmeniz mümkün oluyor, olacak. Bu özellik yoksul ülkelerdeki araştırmacılar için büyük bir avantaj. Eğitimde, araştırmada kütüphanelerinde yüzbinlerce kitap bulundurabilen zengin ülkelerdeki meslektaşları ile fırsat eşitliği sağlanmış oluyorlar. Bilgi sadece parası olana değil herkese açık hale geliyor.
Bu kolay erişimin yoksul ülkelerdeki öğrencilere de daha iyi eğitim almak açısından yararı olacak. Eğitimdeki gelişmeler daha hızlı bir şekilde ders kitaplarına yansıyacak. Zengin ülkelerdeki yaşıtlarının okuduğu lüks kağıda basılı, renkli, en yeni bilgilerle dolu ders kitaplarını onlar da okuyabilecek.
Yayıncılıkta yeni olanaklar
Bu gelişmelerden kitap yayıncılığının da etkilenmesi kaçınılmazdı. Çünkü dijital medya ortamı yayıncılara basılı kitaba göre birçok kolaylıklar sağlıyor. Bunlardan ilki ve en önemlisi dağıtım ve depolama kolaylığı. Dijital ortamda üretilen kitapların kağıda basılarak çoğaltılması, depolarda saklanması, kitapçılara ulaştırılıp sergilenmesi gerekmiyor. Tüm bu işlemler bir bigisayar ve internet bağlantısı ile hallediliyor. Basma, depolama, dağıtma, kitapçıda sergileme işlerinin ortadan kalkması da kitabın okura ulaşmasının hızlanması ve maliyetlerin ucuzlaması anlamına geliyor.
Maliyetlerin ucuzlaması da kitap fiyatlarının düşmesi anlamına geliyor. Matbaa ve kağıt masrafının olmaması, dağıtımcı ve kitapçı paylarının ödenmemesi kitap fiyatlarının en az %50 -%60 ucuzlayacağını gösteriyor. Kütüphaneler aracılığıyla telif hakkı süresi dolmuş kitaplara da bedava ya da çok küçük kütüphane üyeliği bedelleri ile ulaşılabilecek.
Yayıncılıkta en önemli sorunlardan biri de baskısı biten kitaplar. Baskısı bitip yeniden üretilecek kitap yeni harcamalar gerektiriyor; matbaa ve kağıt masrafı, telif ücreti vb. Eğer kitabın satış oranları düşükse yayıncılar genellikle tercihlerini tekrar baskıdan yana değil yeni yayından yana kullanıyor. Çünkü üretilen kitap sayısına göre kitapevlerinin sergileme olanakları kısıtlı olduğu için az satan kitaplar genellikle sergilenme şansı bulmuyor, ya sadece büyük kentlerde bulunan büyük kütüphanelere başvuracaksınız ya da sahaflara. E-kitap olarak üretilen hiçbir kitabın baskısının bitme sorunu yok. Kültür tarihini oluşturan yüzbünlerce kitap da özellikle kütüphaneler tarafından hızla e-kitap haline getirilip okurlara sunuluyor.
Kağıda baskının maliyetli bir iş olması nedeniyle birçok yazar kitaplarını yayınlatma olanağı bulamıyor. Oysa e-kitap’la birlikte herkes, hemen hiç yatırım yapmadan, sadece bir bilgisayarla kendi yayınevini kurabilir. Yayınevi, matbaa, dağıtım, kitapçı zincirinden geçmeden kitaplarını okura ulaştırabilir.
Okurun endişesi
E-kitaba en büyük eleştiri günümüz okurlarından geliyor. Kağıda basılı kitaba alışmış okur, kitabı elinden tutmadan, selüloz kokusunu duymadan, sayfa çevirmeden okuyamayacağını söylüyor. Haklılar da... Alışkanlıklardan kolay vazgeçilemiyor. Okurlar el yazmasından matbaaya geçilirken ne düşünmüşlerdi acaba? Burada da benzeri bir durum var, günümüz okurları belki bir süre daha kağıda basılı kitabı tercih edecek ama bilgisayar çağına doğan çocukların böyle bir arzusu ya da alışkanlığı olmayacak sanırım. Zaten e-kitap, kağıttan vazgeçemeyen okurlar için de kolaylıklar sağlıyor. Siparişe dayalı baskı (print on demand) bu yöntemlerden biri. Dijital olarak kaydedilmiş her kitabı tek bir alıcı bile olsa kağıda basıp ciltleyip üretmek mümkün. Yabancı internet kitapçıları yıllardır bu yöntemi uyguluyor. Üstelik e-kitaplar da kağıda basılabiliyor, yani okurun bilgisayardan, e-kitap okuyucusundan kitabı okuma olanağı olduğu gibi yazıcısında kağıda basması da mümkün.
Telif hakları sorunu
İkinci ve belki de en önemli eleştiri dijital ortamda yazarın ve yayıncının telif haklarının nasıl korunacağı. E-kitabın kolay kopyalama ve dağıtma avantajı izinsiz çoğaltmaları ve korsan yayını hem kolaylaştırıyor hem de takibini, cezalandırmasını güçleştiriyor.
Bilgisayarın icadından, 70’li yıllardan beri kitapların dijital ortamda üretilmesi için çeşitli girişimlerde bulunulmuş ama bu alan gelişmemiş. Sanıyorum kitap yayıncılığında dijital ortamın kullanılmasının bu kadar gecikmesinin en önemli nedeni de hak takibinin nasıl olacağının çözülmemiş olması. Ama teknolojik gelişmeler yazarı, yayıncıyı beklemiyor. Öncelikle müzik, ardından sinema eserlerinin internet aracılığıyla hiçbir kontrole, hak takibine uğramadan dağıtılması, yayıncılar için de tehlike çanlarının çalmasına neden oldu. Müzik sektörü de tıpkı yayıncılar gibi geleneksel yöntemlere bağlı kalmak, ürünlerini fiziksel ortamda CD olarak satışa sunmakta uzun süre direndiler, teknolojik gelişmeye ayak uydurmak istemediler ve müzik sektörü çökme noktasına geldi. Müzik paylaşımı onlar istemese de neredeyse tamamen internet ortamından gerçekleştirilmeye başladı. Son bir kaç yıldır yayıncılıkta da benzeri bir durum gelişmeye başladı. Kağıda basılan kitaplar okurlar tarafından taranıp internet forumlarında paylaşılmaya başlandı. Yani yayıncılar ne kadar kağıttan vazgeçmek istemese de yeni nesil okur dijital yayıncılığı, e-kitap üretimini başlatmış oldu.
Diğer yandan Google’un dünyada mevcut tüm kitapları tarayıp internette kullanıma sunma girişimi ve bu işte yayıncıları devreden çıkartacağının düşünülmesi, Avrupa Birliği’nin dijital kütüphane kurma girişimleri artık daha fazla kağıda baskıda direnilemeyeceğinin kuvvetli işaretleri.
E-kitabın gelişimi
Bu gelişmelerin kendi varlık nedenlerini ortadan kaldıracağını, iflas edeceklerini fark eden internet kitapçıları yayıncıları daha fazla beklemeden e-kitap satışının ilk adımlarını attılar. Pek de güvenli olmayan, kolay kopyalamaya uygun PDF formatında e-kitaplar üretilip satılmaya başlandı. Ardından da e-okuyucular Sony Reader ve Amazon’un Kindle’ı geldi. E-okuyucular hem bilgisayara gerek duymadan onbinlerce kitabı taşımayı ve yenilerine internet aracılığıyla ulaşıp satın almayı sağlıyor, hem de mat ekranları ile geleneksel okurun aradığı kağıt tadını mürekkeple basılmış hissini veriyor. E-okuyucuların piyasaya sunulmasında kuşkusuz yazılım şirketlerinin geliştirdiği güvenli, kişiye özel şifresi olan dosyalar üretebilecek programların geliştirilmesi önemli etken. Bu programlar aynı zamanda yazarın ve yayıncının hak takibini, kimin nerede kaç tane e-kitap sattığını kontrol edebilmesini ve dijital ortamda eserlerin güvenli olarak korunmasını da sağlıyor.
Geçen yıl sadece ABD’de yaklaşık bir milyon e-okuyucu satılmış. Apple’ın satışa sunduğu iPad gibi yeni e-okuyucular ile bu sayı hızla aratacak. Bu rakamın 5 yıl içinde 29 milyona ulaşacağı tahmin ediliyormuş. Şimdilik e-okuyucuların fiyatları biraz pahalı, 200 dolar civarında ama üretim ve üreten firma sayısı arttıkça bu fiyatın düşeceği kesin.
E-kitap Türkiye’de
Türkiye'de de bu ay e-kitap satışı başlıyor. E-okuyucuların Türkiye’de satılmaya başlaması ile birlikte birçok firma e-kitap satmaya başlayacak. İnternetin en büyük kitapçılarından İdefix, TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) ve TÜBİTAK desteği ile e-kitap platformunu kullanıma sunmak üzere. Projenin yöneticisi Bora Ekmekçi şunları söyledi; “Bu projeyi planlarken Amazon’un yapmakta olduğu gibi kapalı bir sistem ile tekelleşmek yerine açık ve özgür bir platform olmasını hedefledik. Bu kapsamda okurları belli bir cihaza ve formata bağımlı kılma taraftarı değiliz. Bilindiği üzere birden fazla e-kitap formatı bulunuyor. Ancak Uluslararası Yayıncılar Birliği epub uzantılı formatı e-kitap formatı olarak benimsedi. Biz de projemizde epub formatını kullanıyor olacağız. Projenin en önemli konusu telif eserlerinin güvenliğinin korunmasıdır. Bu kapsamda çok çalışma yaptık. Adobe’nin koruma sağlayan ürünleri bizim işimizi kişiye özel şifreleme aşamasında gayet kolaylaştırdı. Bu sayede satın alınan bir kitap kırılması imkasız olan metodla satın alan kişiye göre şifreleniyor ve cihazına (cihazı da tanıyor) gönderiliyor. Başka bir cihazda açmak istediğinizde ise cihaz ve e-kitap uyuşmadığı için kitap açılmıyor. Şu anda 4 firma yurtdışından farklı markalı cihazları Türkiye’ye getiriyorlar. Bu cihazların gelmesi ile birlikte e-kitap satışına başlayacağız. Avrupa ülkelerinde de adobe’nin sistemi kullanılmakta olduğu için yabancı kitaplara ulaşmak da çok kolay olacak ya da tam tersi, yurtdışında oturan Türk vatandaşları e-kitap ile anında türkçe kitaplara ulaşabilecekler. Şu aşamada yayınevleri telif haklarına sahip oldukları kitapları e-kitap formatına çeviriyorlar. Projeye 10.000 adet e-kitap ile başlamayı hedefliyoruz. E-kitapların fiyatlarının normal kitaba göre %60 ila %50 arasında daha ucuz olacağını öngörüyoruz. Bu da, kitap fiyatlarının pahalılığı sebebiyle korsan kitap alan kişilerin e-kitaba yönelmesini sağlayacak, uzun vadede korsan kitap piyasasına (şu anda sektörün iş hacminin yarısını korsan kitaplar oluşturuyor) giden ciro yeniden sektöre geri kazandırılmış olacak.”
4 Mart 2010
Yorumlar