İzak Babel
kısacık ve hazin yaşam öyküsü eserlerini belirleyen yazarlardan. Toplu eserleri
birkaç yüz sayfadan oluşuyor. Kısa öykünün en büyük ustalarından sayılıyor. Başyapıtı
olarak da Polonya-Sovyetler savaşında yaşananları anlattığı savaş karşıtı
öykülerinden oluşan Kızıl Süvariler
(Mayıs 2012, Çev. Ergin Altay, Can yay.) kabul ediliyor.
Stalin’in
kurbanlarından olmasaydı nasıl bir edebi kariyeri olurdu, nasıl yaşardı, merak
etmemek elde değil. Babel, 1894’te Odessa’da
doğmuş. Bir Yahudi tüccarın oğlu. Ticaret Lisesi’ni bitirmiş, Ekonomi
Enstitüsü’nde okumuş. Bu arada Museviliğin geleneksel metinleri üzerinde
çalışmış. İyi derecede Fransızca biliyormuş ve ilk eserlerini Fransızca kaleme
almış. Müzikle ilgilenmiş. İyi bir tüccar olması beklenirken belki de Maksim
Gorki’ye hayranlığının da etkisiyle öyküler yazmaya başlamış. 1915’de Gorki ile
tanışmak üzere Yahudilerin girmesinin yasak olduğu St. Petersburg’a gitmiş ve
orada yaşamaya başlamış. Hayran olduğu yazarla tanışmış, dost olmuş ve Gorki
ona yazarlık yolunu açmış. Yaşadığı müddetçe de her zaman destek olmuş,
devletle, siyasetçilerle sorunlarını çözmüş. Babel’in ilk öyküsü aynı yıl
Gorki’nin Letopis dergisinde
yayınlanmış. Gorki, daha iyi yazabilmesi için daha çok hayat tecrübesi kazanması
gerektiğini söylemiş.
Ekim Devrimi sırasında ne
yaptığı hakkında pek bilgi yokmuş. Ama bir öyküsüne göre Romanya Sınırı’nda
askerlik yaptığı anlaşılıyor. 1918’de ise Gorki’nin Menşevik gazetesi Novaya zhizn’de çalışmaya başlıyor,
Babel, gazeteciliğin kendisine birçok malzeme sağladığını yazmış. Morg
görevlileri, polis müfettişleri, devlet memurları ile arkadaşlıklar kurmuş.
Daha sonra matbaalarda çalışıyor ve tekrar gazeteciliğe dönüyor, Babel’in biyografisinde “müstehcenlik”ten bir
de ceza var. Türkçeye “Hava Deliği”ne adıyla çevrilen öyküsü nedeniyle Ceza
Kanunu’nun 1001’inci maddesinden ceza yemiş,
Babel 1919’da evleniyor, 1925’de
evlilikten soğumaya başlıyor. Başka kadınlarla olmaya başlıyor. Karısının
Rusya’yı terk etmesinde, hatta Sovyet yönetiminden nefret etmesinde Babel’in bu
tavırlarının etkili olduğu söyleniyor. Ama karı kocanın ilişkileri kopmuyor. Kendisine
bir oğul veren Tamara Kashirina ile uzun süredir birlikte olmasına rağmen Babel
sık sık Paris’te yaşayan karısını ziyaret ediyor ve 1929’da kızları Nathalie
doğuyor. Nathalie Babel sonradan babasının editörü olacak, eserlerini toplayıp
yayınlayacak. Babel’in Tamara’dan sonra da birçok kadınla aşk hayatı olmuş.
1924’de Stalin’in iktidara
gelmesi ile Babel’in akrabaları dahil birçok kişi bir şeylerin değişeceğini
sezmişler. Karısı, daha sonra annesi ile kız kardeşi Rusya’yı terk etmiş. Edebi
üretimin kontrol altında olduğu, yenilikçi görüşlerin yazıya geçirilmesinin
mümkün olmadığı bu ortamda İzak
Babel’in dönemin en ünlü yazarlarından olması ilginçtir. Üstelik savaş karşıtı
bir kitapla, 1926’da yayımlanan Kızıl
Süvariler’le uluslararası ün kazanıyor. “Odessa’nın
Yahudi gettosu Moldavanka’da yaşayan kaçakçıların, tefecilerin, hahamların,
arabacıların, Yahudi gangsterlerin günlük hayatlarını anlattığı” Odessa Öyküleri (Ekim 2011, Çev. Ergin Altay, Can yay.) ile ünü iyice artıyor. Tiyatro oyunları ve senaryolar yazıyor.
Bunlardan büyük paralar kazanıyor.
Polonyalılara sosyalizmi götüren
Kızıl Süvariler’le birlikte savaş
katılması, muhabirlik yapması onun edebi anlayışını değiştiriyor. “Düşüncelerimi
kısa ve öz bir biçimde açıkça ifade etmeyi öğrendim”, diyor. Babel, resmi
görüşü destekleyici haberler yazsın diye gönderildiği savaştan savaş karşıtı
düşüncelerle ve rejim hakkında sorularla dönüyor. Savaşın zaferlerden ibaret
olmadığını görüyor. Orada yaşanan acıları, askerlerin çektiklerini ve nihayet
kızıl orduda da olsa, beyaz ordudan da olsa hemen her askerin sivillere karşı
aynı acımasızlıkla davrandığını anlatıyor. Yahudilere karşı tavırları da
birbirlerinden farksız. “Hepsi adalet için savaştığını söylüyor ve hepsi yağma
yapıyor” diye yazmış günlüğüne. 1924’de Kızıl
Süvariler’den öyküler Vladimir Mayakovsky'nin LEF dergisinde
yayımlandığında savaş karşıtı bakış açısı hoş karşılanmamış, devrimci
düşünceden uzak bulunmuş ve o günden itibaren düşmanlar kazanmaya başlamış. Gorki
onu hem bu düşmanlardan korumuş hem de öykülerin kitap olarak yayımlanmasını
sağlamış.
Stalin rejiminin baskılarını
artmasına rağmen Babel yurtdışına çıkma, göçmen olma tekliflerini hep
reddetmiş. “Ben bir Rus yazarım. Rus
halkıyla birlikte yaşamazsam, yazarlığım biter. Sudan çıkmış balığa dönerim”
diyor. 1935’de yurtdışına çıkması yasaklanıp ancak Andre Malraux’un Sovyet
yetkililerden aldığı özel izinle Paris’teki Uluslararası Yazarlar Kongresi’ne
gidebildiğinde bile kalma teklifini kabul etmemiş.
Nathalie Babel, öykü kitapları
ile meşhur olmasından sonra “Babel çok geçmeden mutlu azınlıktan biri haline
geldi; diğer bakımlardan yoksullaştırılmış ve despotik bir ülkede sıra dışı
statü ve ayrıcalıkların tadını çıkaran Sovyet yazarları kapsayan bir gruba
girdi. Yurtdışına seyahat etmesine ve Batı Avrupa’da nispeten uzun dönemler
kalmasına izin verildi. 1930’ların sonlarında, Moskova’nın dışındaki
Peredelkino’da bulunan yazarlar kolonisinde ona bir villa verildi. Paris’te bir
karısı ve kızı olduğunu hiç saklamadı” diyor. Nathalie Babel, babasının Stalin
yönetiminin uygulamalarının farkında olduğunu ama yapabileceği bir şey olmadığını
düşündüğünü yazıyor (bkz. Odessa Öyküleri
Giriş s.23-24.).
Hamisi Maksim Gorki’nin 1936’da
ölümünün onun talihinin dönmesine sebep olduğunu düşünebiliriz ama o yıllarda
Stalin’e muhalif olabilecek herkes izleniyor, “yazarlar, anarşistler, sözde
Troçkistler ve onlarla bağlantılı kişiler tutuklanıyor, işkence görüyordu.”
Babel de gelişmelerin farkında. Boris Souvarine’e göre İzak Babel “Sovyetler
Birliği’ndeki yüksek politik alanlar, orada dönen dolaplar, manipülasyonlar ve
günlük uygulamalar konusunda çok bilgiliydi. Stalin’in karakterinin yapısını ve
özel yaşamını çok iyi biliyordu, onun gaddarca niyetleri ve suçlarıyla ilgili
yanılgı içinde değildi” (agy. S.23).
Donald Rayfield, Sebag
Montefiore gibi biyografi yazarları 15 Mayıs 1939’da tutuklanmasını İzak
Babel’in bir gönül ilişkisine bağlıyorlar. Stalin dönemi polis örgütü NKVD’nin
başı N. I. Yezhov’un karısı Yevgenia ile ilişkisinin tutuklama nedeni
olabileceğini yazıyorlar. Yezhov, bu ilişkinin farkına varınca Babel’i sürekli
gözetim altına aldırıyor. Babel’in Maksim Gorki’nin ölümünü şüpheli bulduğunu,
Gorki’yi Stalin’in öldürtmüş olabileceğini söylediği istihbaratı geliyor. Babel’in
Troçki için “onunla karşılaştığınızda hayal bile edemeyeceğiniz gücü ve etkisi
altında kalırdınız” dediği rapor ediliyor. Yezhov’un yardımcısı Beria’nın işi
ele alması ve nihayetinde Yezhov’un gözden düşüşü ile İzak Babel’in kaçınılmaz
sona ulaştığı yazılıyor. Fransız yazar Andre Malraux’un kurduğu Troçkist bir
örgüte üye olmakla suçlanıyor. Babel tutuklandıktan sonra kaldığı her yer
basılıyor, bulunan her kağıt parçasına el konuluyor. Adı, yapıtları
antolojilerden, ansiklopedilerden, ders kitaplarından “resmi olarak” siliniyor.
26 Ocak 1940’da Beria’nın özel odalarının birinde 20 dakikalık bir yargılama
ile Troçkist bir örgüte üye olmanın yanında Avusturya ve Fransa için casusluk
yapmaktan suçlu bulunarak kurşuna dizilerek ölüme mahkum ediliyor. Ertesi gün
kurşuna diziliyor. Tüm bu bilgiler 1990’ların başında SSCB’nin dağılmasından
sonra, KGB arşivlerinden elde ediliyor.
1954’de Kruşçev döneminde
hakkındaki karar iptal edilene kadar İzak Babel’in eserleri yayınlanmıyor. İlya Ehrenburg’un övücü bir önsözü ile 1957’de
sansürlü ilk derlemesi çıkıyor. İzak Babel’in Rusya’da eserleri tam olarak
ancak 2002’de basılmış ki bu tarih kızı Nathalie Babel’in editörlüğünde ingilizcede toplu eserlerinin
yayınlanması ile aynı. Efraim Sicher’in (Checklist of translations of
the works of Isaak Babel) araştırmasına göre İzak Babel, 1925’de Almanca, İtalyanca,
Yiddiş, 1926’da İngilizce, Macarca, İbranice, 1927’de İspanyolca, Lehçe,
Ukraynaca, Çekçe, 1928’de Fransızca, Sırpça, 1929’da Japonca, 1930’da İsveççe,
1936’da Çince ve 1968’de Türkçe’de (Güvercinliğimin Hikâyesi. Seçme Hikâyeler. Çev. M.
Doğan. Istanbul: Gerçek Yayınevi,1968) yayımlanmış. 2008 itibariyle 33
dile çevrilmiş. İzak Babel’i tanımak için Kızıl Süvariler iyi bir başlangıç olabilir.
28.06.2012
Yorumlar