Vladimir Nabokov’un İsviçre’de
bir banka kasasında saklanan son eseri Laura’nın
Aslı’nın yayını Nabokov severler tarafından heyecanla karşılanırken büyük
tartışmalar da yarattı. Nabokov’un ölümünü ardından imha etmesi için karısına
verdiği ve gerçekte bir roman için kartlara yazılmış notlardan oluşan Laura’nın Aslı’nı yok etmeye eşi
Vera’nın gönlü el vermemiş. Çünkü
Nabokov’un daha önce de bu tür imha arzuları olduğunu hatırlamış. Yıllar önce
çöp yakıcısına atarken kocasının elinden Lolita’yı
çekip almış. Hem de iki ayrı teşebbüste... Çünkü Nabokov’un Ruşça’da kaleme
aldığı ve Lolita’nın ilk versiyonu
olan Volşebnik’i yok ettiğini ya da
kaybettiğini biliyormuş. Tüm bunları Vladimir Nabokov’un oğlu Dmitri anlatıyor
önsözde. Derdi bu notları babasının defalarca tekrar ettiği vasiyetine rağmen
neden imha etmeyip yayımlanmasına karar verdiği konusunda biz okurları ve tabii
münafık eleştirmenleri ikna etmek.
Dmitri, annesinin ölümünden sonra
banka kasasında bir kutunun içinde dizilmiş kartlar halinde buluyor Laura’nın Aslı’nı. Nabokov her eserinde
olduğu gibi Laura’nın Aslı’nı da
kartlara yazmış. Yazma sürecinde bu kartların sıralaması değişebiliyor, böylece
de romanın yapısı da farklı bir hal alıyormuş. Yani ortada bitmiş bir roman
olmadığı gibi, son biçimini almış bir metin de yok. Kartların sıralamasını
Dmitri yapıyor. Nihayet Türkçede de okuduğumuz metin Laura’nın Aslı’nın (2012, çev. Fatih Özgüven, İletişim yay.) Dmitri
tarafından kurgulanmış hali. Bir başka editör kartları başka türlü dizebilirdi.
O nedenle metnin illa okura ulaşması isteniyorsa Nabokov’un yazdığı şekilde
kartlara basılabilirdi ve her okur kartları kendine göre tekrar
sıralayabilirdi. Bunun yerine üstte kartların tıpkı basımı altta çevirisi
şeklinde bir düzen tercih edilmiş. Yani metni Dmitri’nin düzenlediği haliyle
okumak durumundayız.
Laura’nın Aslı’nın Dmitri tarafından kurgulanmış ya da sıralanmış
halinden bütünlüklü bir öykü çıkartmak mümkün değil. Nabokov notlarında kült
eseri Lolita’yı hatırlatan
kahramanlar yaratmış. Sonradan adı Laura olacak olan Flora Lolita’ya benzemekle
kalmıyor onunla tıpa tıp benzeyen bir öyküsü var. Çevresinde dönen adamın adı
da Hubert H. Hubert. Sonra notlar hastalık hali, ölüme hazırlık, ana dile özlem
gibi konulara kayıyor. Satıraralarından fışkıran yoğun bir cinsellik de var.
Bir sevgiliden diğerine koşarken zaman zaman uğrayan genç karısını bekleyen
yaşlı kocanın kendi kendine hesaplaşmalarını, iç dökmelerini okuyoruz. Nabokov
gibi kahramanı da ölüm döşeğinde.
Tartışmanın odak noktasında
ölümünden 32 yıl sonra Nabokov’un bu metni yayımlanmalı mıydı sorusu var ki
eleştirmenler kadar okuru da ikircikli bir ruh haline sokan bir soru bu. Zaten,
Dmitri de metni yayımlatmasına rağmen “Lanetlenmeli miyim, teşekkür mü edilmeli
bana?” diye sormadan edemiyor.
Açıkça söylemeliyim ki Laura’nın Aslı Nabokov’un eserine yeni
bir şey katmıyor. Yayımlanmasa da olurdu. Ama Nabokov meraklıları kadar roman
yazan, roman tekniği üzerinde kafa yoranlar açısından bu metnin yayımlanması
iyi olmuş. Böylece Nabokov’un eserinin ham halindeyken nasıl bir metin olduğunu
görüyoruz ve yayımlanmış eserlerini hatırlayıp kartlardaki bu metinleri nasıl
ustaca kaleme alıp ve kurgulayıp romanlaştırdığını düşünme fırsatını buluyoruz.
Nabokov’la boy ölçüşebileceğene düşünen bir yazar Laura’nın Aslı’nı oluşturan notlardan bir roman kaleme alsa o da çok
değişik bir deneyim olurdu.
18.10.2012
Yorumlar