Mahmut Fazıl Coşkun’un yönettiği Ercan Kesal ve Ayça
Damgacı’nın başrollerinde oynadığı Yozgat Blues ulusal ve uluslararası festivallere
katılıp ödüllerle döndükten ve eleştirmenlerden de bolca övgü aldıktan sonra 6
Aralık’ta gösterime girdi. Başka Sinema’nın da katkısıyla 5 şehirde 12 sinema
salonunda gösterime giren filmi ilk üç gününde 2,226 kişi seyretmiş. Bir
haftalık seyirci sayısı 4,445. Toplam hasılatı 53,685 lira.
Çalgı Çengi filminin devamı niteliğindeki Selçuk Aydemir’in
yönettiği Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Rasim Öztekin’in başrollerinde oynadığı ve
pek de olumlu eleştiriler almayan Düğün Dernek de aynı hafta gösterime girmiş.
61 ilde 258 salonda gösterilen filmi ilk üç gün 572.838 kişi izlemiş. Bir
haftada 1.086.807 seyirci sayısına ulaşmış ve 10.485.910 lira hasılat elde
etmiş (bkz.boxofficeturkiye.com).
Bir yanda seyircisiz bağımsız sinema var diğer yanda popüler
sinema. “Sinema seyircisi eleştirmenlerin övgü yağmuruna tuttuğu ödüllü filmlere
ilgi göstermiyor” diye dillendirilen ve çok bilinen bir tezi tekrar etmek için
yazmıyorum bunları.
Pazar günü gazetelerin ekonomi sayfalarında “Türk sinema
endüstrisi”nin 2013 rakamları vardı. Haberin sanat sayfalarında değil ekonomi
sayfasında yayınlanmasına ve sinemadan “endüstri” olarak söz edilmesine
dikkatinizi çekerim.
Sinema salonlarından 14 Aralık itibariyle 446 milyon lira
hasılat elde edilmiş. 44 milyon 600 bin adet bilet kesilmiş. 2013’de sinema
sektörü %6 büyümüş. En çok izlenen film 3 milyon 800 bin seyirci ile Cem
Yılmaz’ın tek kişilik gösterisinin filme alınmış hali olan CM101MMXI
Fundamentals. Film 37.301.066 lira hasılat elde etmiş.
boxofficeturkiye.com web sitesine göre 2013’de en çok izlenen
10 filmin ilk sekizi Türk filmleri. Bu filmlerin beşi de komedi. Son on yılda
en çok kazanan filimler Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Ata
Demirer, Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz imzasını taşıyor. 2013’de 78 Türk
filmi gösterime girmiş, gişe geliri %25, seyirci sayısı %19 artmış ama en çok
izlenen, en çok kazanç sağlayan ilk 100 filmin arasında bağımsız sinemadan tek
bir Türk filmi yok.
2005’de gişe geliri 184 milyon lira, seyirci sayısı da 27
milyon 800 binmiş. 9 yılda hasılat %242, seyirci sayısı %160 artmış. Sinema
endüstrisinin hızla büyüdüğü açıkça görülüyor.
En çok izlenen ilk 100 filmi 7 şirket dağıtmış. Filmlerden
%95’ini ise sadece dört şirket dağıtıyor. Sinema salonlarının bu şirketlerin
kontrolünde olduğu anlaşılıyor. Yapımcılar büyük bütçelerle filmlerini çekiyor.
Filmler büyük kampanyalarla sunulup yüzlerce salonda gösterime giriyor. Yapımcı
da dağıtımcı da emeğinin karşılığını alıyor. Büyük kârlar elde ediliyor.
Sinemaya “endüstri” demenin de ekonomi sayfalarında haber yapmanın da doğru
olduğu anlaşılıyor.
Sinemada küçük Amerika yaratılmış. Üstelik sanıldığı gibi
yabancı filmlerin, ABD yapımlarının değil yerli filmlerin, Türk sinemasının
hakimiyeti söz konusu. Popüler sinema bağımsız sinemaya hiç yaşam hakkı
tanımıyor. Salonlarında yer vermiyor, verse de kısa sürede gösterimden
kaldırıyor. İzleyicisine ulaşamayan bir sanat eserinin işlevini yerine
getirdiğini söylemek mümkün değil. Yardımlar, destekler olmasa, yapımcılar,
yönetmenler, artistler fedakarlık yapmasa bu tür filmlerin çekilemeyeceği de
bir gerçek. Türk Sinema endüstrisi tek ayak üzerinde duruyor.
Bu işte bir yanlışlık var dememin nedeni de bu.
18.12.2013
Yorumlar