Antalya’daki bir alışveriş merkezinin dış duvarlarındaki
ışıklandırma vatandaşlar tarafından penise benzediği iddiasıyla şikayet
edilmiş. Şikayet valiliğe kadar ulaşmış ve gereği yerine getirilmiş,
ışıklandırma değiştirilmiş. Durumu bölge esnafı “Bazı arkadaşlarımızın
hayal gücü fazla çalışıyor sanırım” diye yorumlamış (Radikal, 07.12.13).
Geçen haftanın en önemli tartışma konularından biri “genel
ahlak”ın tanımının ne olduğuydu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yardım yaptığı
özel tiyatrolara "genel ahlak kurallarına uygun” oyun sahnelemeleri
için protokol imzalama zorunluluğu getirmesi üzerine çıkmıştı tartışma.
“Genel Ahlak” hak ve özgürlükleri keyfi biçimde
sınırlayabilmek için bulunmuş bir kavram. Özel hayata, konut dokunulmazlığına,
haberleşme hürriyetine, basın özgürlüğüne, haberleşme hakkına, dernek kurma
hakkına, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına, duruşmaları izleyebilme hakkına
müdahale edebilmek için akla “genel ahlak” geliyor. Anayasanın 20, 21, 22, 28,
31,33, 34, 141 maddesinde sınırlayıcı hüküm olarak var.
“Genel Ahlak nedir?” dediğinizde tanım yapılamıyor ama
Antalya’daki aşırı duyarlı vatandaşlar örnek verilebiliyor. Sesini yüksek
çıkartabilen, oraya buraya şikayet edebilen birisi iseniz “genel ahlak” sizden
sorulabilir. Bir anlamda “mahalle baskısı”nın hukuki olarak ifade edilmesi.
Oysa Anayasa Mahkemesi genel ahlakı 1964’de verdiği bir
kararda “belli bir zamanda, belli bir toplumun büyük çoğunluğunca benimsenmiş
bulunan ve kolayca anlaşılan ahlak kuralları” olarak tanımlamış (bkz. Nihat
Bulut, Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılma Nedeni Olarak Genel Ahlak, 2000). “Kolayca
anlaşılmak” herhalde üzerinde tartışılmayacak bir biçimde açık ve net olması
demek. Peki herkesin üzerinde anlaşabileceği, tüm Türkiye’de geçerli ahlak
kurallarını anlatan bir metin var mı? Hayır, “genel ahlak” dediniz mi akla
gelen kim yönetimde ise onun ahlaki değerleri. Toplumun değil yönetenlerin
ahlakı yani.
Bir yasa ya da yönetmelik var mı? Var. Türk Ceza Yasası’nda “Genel
ahlak”a özel bir bölüm ayrılmış; 225 – 229. maddeler. Hayasızca hareketler, müstehcenlik,
fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama, dilencilik genel ahlaka
aykırı bulunarak cezalandırılması öngörülen eylemler.
Ahlaka müdahale edilmesi demokrasi ve insan haklarıyla
bağdaşmasa da bu maddelere dayanarak doğalmış gibi benimsetiliyor. Ahlaka
uygunluk aramakta daha da önemlisi belli bir ahlaki anlayışa uymaya zorlamakta
“genel ahlak” kadar belirsiz tanımı olan “müstehcenlik”e başvuruluyor. Müstehcenlik
kişiye göre değişen bir şey. AVM
duvarındaki ışık oyunu da, televizyondaki sunucunun dekoltesi de, üniversite
bahçesindeki yüz yıllık heykel de, Dünya kültür mirası kabul edilmiş kitap da, bir
tiyatro oyunu da müstehcen sayılabiliyor. Oysa bilim ve sanata sokaktaki adamın
ya da bürokratın cinsel arzu ve tahrik olma durumuna göre müstehcen
denemeyeceği biliniyor. O nedenle TCK’nın müstehcenlikle ilgili 226. maddesinin
7. fıkrası “Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve
çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler
hakkında uygulanmaz” diyor. Sanat eserlerini “genel ahlak” gerekçesiyle
yasaklamak isteyenlere ve yardım vermeyerek engellemek isteyen Kültür ve Turizm
Bakanlığı yetkililerine hatırlatırım.
11.12.2013
Yorumlar