“Orhan, genellikle güzel giyinirdi. Zarif bir adamdı. Hep
ondan beklenmeyen şeyler yapardı, insanı şaşırtmayı çok severdi” diye anlatmış
yakın arkadaşı Erol Güney.
Orhan Veli kısacık yaşamına onca eseri, çeviriyi sığdırması
ile, yaşam biçimini değiştirecek nitelikteki kararlarıyla, yapıp ettikleriyle
hep şaşırtır.
“Şaşırtmak” Orhan Veli’nin şiirinin de temel özelliğidir.
Garip Şiiri adından başlayarak hem okuru hem de şiir dünyasını şaşırtır.
Haluk Oral’ın “Sakın Şaşırma” sergi katalogundaki “Orhan
Veli” başlıklı yazısından aktarıyorum. Melih Cevdet askerdeyken bir şiirini
okuduktan sonra şiiri edebiyatı sevmeyen komutanı “Bu ne okuduğunuz?” diye sorar. Melih Cevdet, “Şiir” dedim, diye anlatır. “Nasıl
olur?” dedi. Gene açıklama yapmak
zorunluluğu doğmuştu.. “Biz komutanım, üç arkadaş, şiirden vezini attık,
kafiyeyi attık, teşbihi, istiareyi attık...” Sözümü sürdürmeme gerek kalmadı,
komutanımız sevinç içinde idi: “Anladım,” dedi, “siz böyle böyle şiiri ortadan
kaldıracaksınız.”
Lise yıllarında üç arkadaş birlikte yola çıktıklarında Türk
şiirini böylesine derinden sarsacaklarının farkında mıydılar? Gençliğin deli kanlı
ateşi ile böyle arzuları olmuş olabilir ama sonuçta vardıkları yerin bu kadar
şaşırtıcı olacağını tahmin ettiklerini sanmıyorum. Ama şiir tarihimize
baktığımızda şiirin böyle bir noktaya varabileceğinin işaretlerini
görebiliyoruz.
Çağdaş Türk Şiiri’ni düzenden, vezinden, kafiyeden kurtaran en
önemli adımı Nâzım Hikmet atıyor. Nâzım Hikmet’in izinden giden “40 Kuşağı
Şairleri” de heceye aruza karşıydı ve “özgür koşuk”la yazarlardı. Orhan Veli,
Melih Cevdet ve Oktay Rifat Baudelaire, Rimbaud ve Verlaine’i iyi biliyor,
Fransızca aslılarından okuyorlardı. Dünya’da nasıl bir şiir geliştiğinden de
haberdardılar. Düzenden, vezinden, kafiyeden vazgeçiliyordu.
Ben Garip Şiiri’nin bu biçimsel yeniliklerin ötesinde çok
daha önemli bir iş başardığını düşünüyorum. Sıradan insanın gündelik hayatını,
acılarını, neşesini kendi ağzından, samimiyetle anlattılar. Garip Şiiri’nin
seksen yıla varan bir süredir hâlâ çok okunup çok sevilmesi başarılı ve kalıcı
olunduğunu da gösteriyor. Nâzım Hikmet “Orhan Veli, klasiklerimizden olacaktır
zamanla” dememiş boşuna.
Yapı Kredi Yayınları Orhan Veli’nin 100. yaşı için “Sakın
Şaşırma” adıyla Orhan Veli çalışmaları ile tanıdığımız Haluk Oral ve Şeref
Özsoy’un danışmanlıklarıyla, Sadık Karamustafa’nın tasarımı, Murat Yalçın’ın
editörlüğünde güzel bir sergi hazırlamış. Bildiğimizi, kanıksadığımızı
sandığımız Orhan Veli’yi eşsiz fotoğraflar, nadir mektuplar ve el yazmaları ile
tekrar ve bütünlüklü olarak iyi bir sunumla tanıma şansı yaratmış.
Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’ın şiirlerinden
oluşan “Garip” kitabı 1941’de Orhan Veli imzası ile çıkmış. 1946’daki 2.
baskıda ise sadece Orhan Veli’nin şiirleri yer almış. Genç yaşta ölümü ile de
“Garip” denince akla Orhan Veli gelir olmuş. Melih Cevdet ve Oktay Rifat biraz
geride kalmış.
Melih Cevdet “Fotoğraf” şiirinde “Dört kişi parkta çektirmişiz, / Ben, Orhan,
Oktay, bir de Şinasi...” der. Bu dört kişiden üçü Melih Cevdet, Orhan Veli ve
Oktay Rifat “Garip Şiiri”nin kurucuları, Çağdaş Türk Şiiri’nin büyük ustaları. 19
- 27 Nisan’da gerçekleştirilecek İzmir Kitap Fuarı’nda “Garip Şairleri 100
Yaşında” sloganıyla bir dizi etkinlik ve sergilerle anılacaklar. Oktay Rifat 10
Haziran 1914, Melih Cevdet 13 Mart 1915 doğumlu. Oktay Rifat’ın yayıncısı Yapı
Kredi, Melih Cevdet’in de Everest. Bu büyük ustaları da 100. yaşlarında şanlarına
uygun şekilde anıp bizi şaşırtacaklar mı merak ediyorum. 09.04.2014
Yorumlar