Yazarların internetle ilişkileri sorunludur. Selim İleri
gibi bilgisayarla bile barışamayanları bir yana koyarsak çoğu yazar yazışmalar,
haberleri takip gibi pasif bir ilişki kurar internetle. Web siteleri olanların
sayısı çok değildir. Çoğununki de ya güncellenmez ya da bu tür işleri başkaları
tarafından yürütülür.
Yazarların sosyal medya ile ilişkileri ise daha sorunlu.
Facebook’da adlarına açılmış hesaplara, sayfalara rastlıyoruz ama günümüzün en
popüler sosyal medyası Twitter’ın sırrına erebilmiş yazar sayısı çok değil.
Oysa tanıtım - iletişim açısından en önemli mecra şu anda sosyal medya.
Gençlerin büyük bir bölümü kağıda basılı medyayı okumuyor, televizyon
izlemiyor. Haber alma kaynağı olarak interneti, özellikle sosyal medyayı
kullanıyorlar. Bloglardan birçok yeni yazar çıktı. Bazıları da çoksatanlar
arasına girdi. Artık yeni bir ürün, bir etkinlik öncelikle sosyal medya
üzerinden tanıtılıyor, duyuruluyor.
“Arap Baharı” sosyal medyanın örgütlenmede ne kadar önemli
olduğunu ortaya çıkardı. Gezi Parkı Direnişi’nde Twitter çok önemli bir işlev
gördü. Başbakan’ın yeni sansür yasasını savunurken “interneti kontrol edeceğiz”
demesinin nedeni de bu gelişmeler. Yeni bir yasa tasarısıyla internet haber
sitelerinin kağıda basılı gazete ve dergiler gibi bildirime bağlı olması,
kontrol altında tutulması planlanıyor.
Twitter’ın kategoriler bölümünde, popüler hesaplar diye bir
bölüm var. O bölümde “Kültür ve Sanat” da yer alıyor. Listenin tamamına yakını
kültür ve sanat etkinlikleri yapan kuruluşların, birkaç da yayınevinin Twitter
hesaplarından oluşuyor. 28 isimlik listede yazar olarak Elif Şafak, Yekta
Kopan, Buket Uzuner ve Hakan Bıçakcı var. Hiç sanatçı yok.
Twitter’ın bana önerdiği yazarlar bunlar. Oysa daha çok
yazarın Twitter’da hesaplarının yer aldığını tahmin ediyordum. Biraz
araştırınca da öyle olduğunu gördüm. Örneğin Yaşar Kemal’in adına açılmış,
“resmi hesabı” olduğu belirtilen yayıncısı YKY’nin yönettiğini düşündüğüm @Yasar_Kemal_YKY
diye bir hesap var ama sadece 1 tweet atılmış, o nedenle de izleyici sayısı 752.
Yaşar Kemal de 3 kişiyi izliyor; YKY, Cogito dergisi ve Twitter resmi hesabı.
Orhan Pamuk’un adına açılmış çok saydıa sahte hesap var ama resmi hesabı yok. Diğer
usta ve yaşlı yazarlar için de durum farklı değil.
Elif Şafak’ın 1,5 milyon, Yekta Kopan’ın 500 bin, Murathan
Mungan 376 bin, küçük İskender 330 bin, Ahmet Ümit 277 bin, Emrah Serbes 190
bin, Bejan Matur 104 bin ve Buket Uzuner’in 90 bin takipçisi vardı son kontrol
ettiğimde. Hakan Bıçakçı, Mario Levi, Ayfer Tunç, Latife Tekin, Birhan Keskin,
Mehmet Eroğlu, Sema Kaygusuz gibi genç ve orta yaşlı kuşaktan yazarlar da
twitter’da yoğun olarak izleniyor.
En önemli sorun twitter hesabını doğru yönetmek ve var olan okur sayısını
artırmak. Sosyal medyada yazarlar okurlarıyla yüz yüze geliyor. Yani sosyal
medya yazar için bir samimiyet testi de oluyor. Okurun yazarla karşılaşması
çoğunlukla hayal kırıklıklarına sebep olur. Örneğin, twitter hesabını yazarın
kendisinin değil de asistanı ya da reklam ajansının bir görevlisi tarafından
yönetildiğinin hissedilmesi bile kötü kanılara neden olabilir. Gezi Parkı
Direnişi’nden beri siyasi tavır daha da önem kazandı. Türkiye’nin siyasi olarak
ikiye bölünmesi twitter’daki okurda da böyle bir beklenti yarattı. Her kesime
seslenmek isteyen çok satan yazarların örneğin Gezi Parkı direnişi hakkında
beyan ettiği tek bir düşünce bile okurunu etkiledi. Hatta görüş açıklamakta
gecikmek bile kusur olarak görüldü. Kendi reklamını yapmak, örneğin okurdan
gelen övücü mesajları retweet’lemek de tepki görüyor. Uzmanlar “Doğru mesajı, doğru zamanda, doğru hedef kitleye vermek” gerekliliğinden söz ediyor. Usta
yazarların çoğunun bu endişe ile çağın gerisinde kalma pahasına sosyal medyada
yer almadıklarını düşünüyorum. Ama bu da doğru bir tavır değil. 30.07.2014
Yorumlar