Nâzım Hikmet’in 113. doğum gününde İzmir Karşıyaka
Belediyesi 4 metre yüksekliğinde bir heykelinin açılışını yapmış. Heykeltıraşlar
Zafer Dağdeviren, Ali Yaldır ve Derya Ersoy tarafından yapılan heykelde Nâzım
Hikmet “kendisiyle özdeşleşen” paltosu ve şiir kitabıyla tasvir edilmiş.
Öncelikle akıl edenleri, yapanları, heykeli Karşıyaka’nın işlek bir yerine
dikenleri Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın şahsında kutluyorum.
Karşıyaka’da açılışı yapılan Nâzım Hikmet heykeli aklıma
2002 yılını getirdi. 100. doğum günü anısına Şişli’de bir Nâzım Hikmet heykeli
açılacaktı. Kültür Bakanlığı'nın Şişli Belediyesi'nin işbirliğiyle Heykeltıraş
Tankut Öktem'in yaptırılan bronz anıt 3 metre 20 santimetre boyunda olacaktı. Merakla
anıt inşaatını izliyorduk. Çünkü ülkemizde ilk kez bir “Nâzım Hikmet Anıtı”
açılacaktı. Cesur bir iş yapılıyordu. Nâzım Hikmet’in seveni kadar çok olmasa
da sevmeyenleri de vardı ve ülkemiz “heykel vandalları” ile ünlüydü. Açılacağından
şüphemiz yoktu da Maçka Otel’in yanındaki küçük meydandaki heykel nasıl
korunacak, diye merak ediyorduk. Anıtın inşaatı 15 Ocak’ta bitememiş, şairin
ölüm yıldönümü olan haziranda açılacağı söylenmeye başlamıştı. Bir sabah, anıt
inşaatını çevreleyen tahta perdenin kaldırıldığını gördük. O gün bitmiş
durumdaki anıt kaidesi süratle yıkılmaya başlandı. Aynı süratle de anıtın
yerine bir havuz yapılıverdi.
2002’de Nâzım Hikmet Anıtı açmak kolay değildi. Zamanla
önyargılar aşıldı, Nâzım Hikmet sevgisi ağır bastı ve İstanbul’da Silivri’de,
Beşiktaş’ta, Esenyurt’ta, Antalya’da, Manavgat’ta, Ankara’da, Hopa’da, İzmir’de
büyük şairin heykelleri, anıtları açıldı. Esenyurt’taki 400 kiloluk bronz
heykel çalındı ya da yok edildi, Silivri’dekine vandallar saldırdı, yeniden
onarıldı ama çoğu sağlam ve sayıları da artıyor.
Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar’ın açılışını yaptığı anıt İzmir
Karşıyaka’daki ikinci Nâzım Hikmet heykeli, daha önce de Başkan Cevat Durak
döneminde Yamanlar’da Nâzım Hikmet Meydanı’nında bir heykel açılmış.
Nâzım Hikmet araştırmacısı Melih Güneş Twitter’da “Bir de
"NÂZIM" yazmasını öğrenseler” mesajı ile birlikte Karşıyaka’daki
anıtın bir fotoğrafını paylaşmıştı. Kaideye kazınmış “Yaşamak bir ağaç gibi tek
ve hür...” diye başlayan dizenin altındaki “Nazım Hikmet RAN” imzasındaki yazım
hatasına dikkati çekiyordu. Şairin adının “Nazım” değil “Nâzım” olduğunu
vurguluyordu. Benim de dikkatimi “Ran” soyadı çekti. Sanki iyi görülsün diye
büyük harfle yazılmıştı.
Nâzım Hikmet “Ran” soyadını 31 Ocak 1935’de Piraye Hanım’la
evlenirken Soyadı Kanunu’na uymak için zorunluluktan almış ve hiç kullanmamış. Nüfus
ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü göre adı “Mehmet Nâzım Ran”. Yurtdışına
kaçtıktan sonra 1954’de bir kimlik edinmesi gerektiğinde Polonya’da “Borzecki”
soyadını alıyor. Ama o hep “Nâzım Hikmet” adını kullanmış. Melih Güneş’e göre
eserlerinde soyadını kullanmadığı gibi resmi belgelerde, imzaladığı
sözleşmelerde bile adı “Nâzım Hikmet” olarak geçiyor. Evlilik ve ölüm
belgelerinde de soyadı yer almıyormuş. Hiçbir yerde “Nâzım Hikmet Ran” adını kullanmamış.
Soyadı “Ran” diye “Nâzım Hikmet”e ekleyen vatandaşlıktan atılma kararını imzalayan
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes yönetimindeki dönemin
bakanlar kurulu (bkz. Resmi Gazete, 15.08.1951). Bu yakıştırma genel kabul görmüş
olmalı. Şair kendisinin “Nâzım Hikmet” olarak anılmasını istiyor ki eserlerinde
bu adı kullanıyor. Şairin arzusunu dikkate almayıp “biz nüfus kâğıdındaki adını
kullanırız” diyorsanız da “Mehmet Nâzım Ran” diye yazmanız gerek.
“Nâzım Hikmet”in “Nâzım”ını “Nazım” diye yazmak da, “Nâzım
Hikmet Ran” diye adlandırmak da çok yaygın yanlışlar. Bakalım Karşıyaka
Belediyesi o anlamlı anıtın kaidesindeki hataları düzelterek bu yanlıştan ilk
dönen olacak mı?
21.01.15
Yorumlar