Ahmet Hamdi Tanpınar herhalde Çağdaş Türk Edebiyatı’nın
üzerinde en çok çalışma yapılan yazarı. Sürekli yeni çalışmalar yayımlanıyor. Tanpınar
gibi az ve öz yazan hakkında bu kadar çok yazılınca da tekrarlara düşmemek
olanaksız. Çoğu çalışmada yeni ve özgün bir şey bulamıyoruz.
Handan İnci’nin “Orpheus’un Şarkısı” (Ekim 2014, Yapı Kredi
yay.) Tanpınar araştırmalarının bolluğu arasında seçkinleşiyor. “Tanpınar’ın
Romanlarında Aşk ve Kadın” altbaşlığı taşıyan “Orpheus’un Şarkısı”nda Handan
İnci “Tanpınar’ın aşk ve kadın üzerine günlük, mektup ve denemelerinde dile
getirdiği düşüncelerini romanlarında nasıl işlediği sorusuyla yola çıkmış”.
Bilindiği gibi mektuplarının ve özellikle günlüklerinin yayımlanması ile
Tanpınar’ın yaşam öyküsü hem çok sayıda ayrıntıya kavuşmuş hem de bilinen ve
kültleştirilen Tanpınar imajı değişmiş, bu büyük yazar hakkındaki kalıplaşmış
görüşlerin ve yorumların çoğunun yanlış olduğu ortaya çıkmıştı.
Tanpınar kültünde kadın da aşk da yoktur. Onun hiç sevmemiş,
sevilmemiş olduğu izlenimine bile kapılmak mümkündür. Kadın uzaktan, platonik
duygularla sevilir ve o aşk vücut kazanmaz. Oysa mektup ve günlüklerden bazı
yakınlaşmaların kuvveden fiile geçtiği anlaşılıyor, yazarın yaşadıklarının
eserlerine ne denli yansıdığı da ortaya çıkıyor. Handan İnci de Tanpınar’ın
yaşamı ile eserleri arasındaki bu kesişmeleri vurguluyor.
Handan İnci “Mahur Beste”, “Sahnenin Dışındakiler”, “Huzur” ve
“Aydaki Kadın”ındaki aşk anlayışını, aşk öykülerinin nasıl geliştiğini ve
nereye vardığını inceliyor, bu romanların kadın kahramanları Atiye’yi,
Sabiha’yı, Nuran’ı ve Leylâ’yı tek tek ele alıyor. İnci romanlarda anlatılan
aşk öykülerinin birinin bittiği yerde diğerinin başladığını vurgulayıp, adeta
“birbirlerine teyellendiği” önemli tespitini yapıyor. Romanların kadın
kahramanlarını ve onların davranışlarını incelendiğinde de neredeyse tek bir
kadının yaşamından farklı dönemlerden söz edildiğine dikkati çekiyor. Bu
kadınlar hep ulaşılmaz olarak kalıyor ve âşık erkek bir yerde yenilgiyi
kabullenip pes ediyor. Sanırım Tanpınar’ın aşklarının platonikliği kanısı da
buradan kaynaklanıyor. Tanpınar’ın kadını sanatın nesnesi olarak görüp ondaki
insani nitelikleri göz ardı etmesi de önemli bir olgu. Handan İnci “Tanpınar,
romanlarının eksenine koyduğu kadınları erkeğin yazma kapasitesini açığa
çıkaracak bir aşk deneyimi için yaratmıştı” diyor.
Handan İnci’nin “Orpheus’un Şarkısı” Tanpınar’a ve
eserlerine farklı bir açıdan bakıp yeni ve önemli tezler getiren bir çalışma.
15.01.15
Yorumlar