Marguerite Duras ard arda yayımlanan “Askıya Alınmış Tutku”
ve “Savaş Yılları Defterleri” ile yaşamı ve yazarlığı ile ilgili önemli
sırları, can alıcı ayrıntıları ve birçok bilinmeyeni okurlarla paylaşıyor.
Marguerite Duras 1914’de Çinhindi'nde, Saygon yakınlarında Gia-Dihn’de
doğmuş. Çocukluğunu ve ilk gençlik çağlarını geçirdiği Çinhindi'nin yaşamının
biçimlenmesinde çok önemli bir rolü var. Anne babası Fransız Hükümetinin bir
kampanyası sonucunda çalışmak ve yaşamak için o zaman Fransız sömürgesi olan bu
ülkeye gelmişler. Marguerite’nin babası kısa süre sonra kendini hasta
hissetmeye başlamış ve Fransa’ya dönmüş. Genç yaşta da ölmüş. Ama anne Duras
inatçı ve dirençli bir kadın olarak kalmış ve direnmiş. Anne Duras üç çocuğunu
büyütüp bir yandan öğretmenlik yaparken bir yandan da sık sık su baskınına
uğrayan çiftliğini geliştirip verimli bir yer haline getirmeye çabalamış.
Annesinin verdiği mücadele, kardeşleriyle ilişkileri, çok genç yaşta kendinden 12
yaş büyük “yerli” bir zengin çocuğu ile yaşadığı aşkın öyküsü ve etkileri
yapıtlarına bolca yansımış.
Duras, lise öğrenimini tamaladıktan sonra 17 yaşında Paris'e
geliyor ve önce matematik sonra da hukuk
ve siyaset bilimi okuyor. Çinhindi’nde nasıl bir yabancı ise Fransa’da da
yabancıdır.
Duras, öğrenimini tamamladıktan sonra Fransız Komünist
Partisi’nde aktif üye olarak yer almış. 1930’ların sonunda Fransız Hükümeti’nin
görevlisi olarak Çinhindi’ne giden Duras, II. Dünya Savaşı sırasında Vichy
Hükümeti’nin yayıncıları sansür etmekle görevli dairesinde çalışırken bir
yandan da Fransız Direniş Hareketi’nde yer almış. Kocası Robert Antelme
tutuklanıp Buchenwald Toplama Kampı’na yollanmış. 1968’deki gençlik hareketin
de var Duras. Uzun süre siyasi mücadelenin içinde yer alıyor. Gazetecilik
yapıyor. Siyasi ve edebi polemiklere taraf oluyor. Mücadeleci bir kadın.
Gerçek soyadı Donnadieu olan Marguerite 1943’de ilk romanı
Les Impudents'ı yayımlarken yazarlık soyadı olarak “Duras”yı kullanmaya
başlamış. Marguerite Duras’nın uzun ve çok verimli bir yazarlık yaşamı var.
Birçok roman, öykü, deneme, senaryo, söyleşi yayımlamış.
Marguerite Duras’nın kitapları Türkçede ilk kez 1966’da
yayımlanmış. Bilgi Yayınevi “Moderato Cantabile”yi, Uğrak Kitapevi de “Hiroşima
Sevgilim”i yayımlamışlar. Sanıyorum bu kitapların çevrilmesinde her ikisinin de
sinemaya uyarlanmış olmasının etkisi var. “Hiroşima Sevgilim” zaten Duras’nın
senaryosu. Alain Resnais’nin de başyapıtlarından, savaş karşıtı unutulmaz bir
kült film. “Moderato
Cantabile” da Duras’nın ilk büyük satış başarısı. Kitap 500 binden fazla
satmış.
Marguerite Duras’nın ikinci büyük çıkışı Dünya çapında bir
çoksatar (bestseller) olan otobiyografik romanı “Sevgili”dir. Sadece Fransa’da
1,5 milyon satmış. 43 dile çevrilmiş. Sinemya uyarlanınca da bu başarı
katlanarak artmış. 1984'te Fransa'da Goncourt Ödülü'nü alan “Sevgili” 1985’de
Tahsin Yücel çevirisi ile Can Yayınları’ndan Türkçe’de de yayımlanmış ve büyük
ilgi görmüştü. “Sevgili”nin satış başarısı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de
de Duras’nın yapıtlarına ilgi doğmasına neden oldu ve birçok yapıtı Türkçe’ye
çevrildi.
Dergilerde yayımlanan “varoluşçu” anlatılarla tanınmış, ilk
romanları romantik bulunmuş olsa da Duras’nın daha çok “Yeni Roman” akımına
yakın bulunan kendine has, “kişisel” bir anlatımı var. Kısa ve öz yazıyor. Her
şeyi kendi anlatmıyor, okurun da emek vermesini, sorgulamasını, düşünmesini
istiyor. Duras’nın yapıtlarında yazılan kadar yazılmayan, diyaloglar kadar
sessizlikler de önemlidir. Tahsin Yücel, Duras’nın “eksilti” sanatını büyük bir
ustalıkla kullandığını belirtip, “durumları, duyguları, ve duyumları daha çok
esinlemelerle, ama en kestirme, en etkili bir biçimde yansıtan bu yalın, yalın
olduğu ölçüde doğal ve şiirli anlatım bile, Duras’nın usta bir yazar olduğunu
kanıtlamaya yeter” diyordu.
Askıya Alınmış Tutku
“Askıya Alınmış Tutku” (Aralık 2014, çev. Birsel Uzma, Can
yay.) İtalyan gazeteci Leopoldina Pallotta Della Torre'nin 1987-1989 yılları
arasında Marguerite Duras'la yaptığı uzun söyleşinin kitaplaşmış hali. Kitabın
tanıtımında “Yaşamı boyunca birçok röportaj vermiş olan Duras, kendini hiç bu
kadar açık ve net biçimde dile getirmemişti” deniyor. Marguerite Duras ketum
bir yazar. Birçok söyleşisini ve hakkında yazılmış kitapları okumuş biri olarak
kendi yaşamı ve yapıtları hakkında konuşmayı sevmediğini söyleyebilirim.
Aslında Leopoldina Pallotta Della Torre'yi de oldukça uğraştırdığını, röportaja
razı olmasının bile pek kolay olmadığını anlıyoruz.
Marguerite Duras’nın yaşamı ve yapıtları hakkında konuşmamak
istememesinin temelinde yapıtına zarar verme endişesi olabilir. Çünkü
eserlerinin otobiyografik özellikler taşıdığını biliyoruz. Kuşkusuz her yaşam
öyküsü romanlaştırılırken gerçekliğinden bir şeyler yitirdiği gibi aslında
olmayan ayrıntılar da kazanır. Duras yaşamının ayrıntılarını anlatmaya
başladığı anda yapıtla gerçeğin ne kadar birbiri ile uyuştuğu sorgulanmaya
başlanır.
Leopoldina Pallotta Della Torre iyi bir röportajcı olmalı ki
Duras’ı konuşturmakla kalmıyor, yaşamıyla, yapıtlarıyla ilgili bir çok yeni ve
“itiraf” sayılabilecek şey anlatmasını sağlıyor.
Torre röportaja Duras’ya çocukluğunu sorarak başlıyor.
Duras’nın yaşamında ve yapıtlarında en önemli figür annesi. Onunla hesaplaşması
bitmek bilmemiş. Aynı şekilde erkek kardeşleri, özellikle ağabeyi ile ilişkisi
de sorunlu. Annesinden ve ağabeyinden yediği tüm dayakları hak ederek yediğini
söylüyor. Ama ağabeyi bir süre sonra bu dayakları iyice abartmaya başlamış.
Duras sadece ailesini, babasızlığını, çocuk yaşta yaşadığı
aşkı anlatmakla kalmıyor, siyasi mücadelesini, edebiyat yaşamında dostluklara
ağır basan düşmanlıkların nedenlerini, yazma tekniği ve üslubu ile ilgili
önemli tüyoları, sinema ve tiyatro ile ilişkisini, gazetecilik dönemini ve özel
yaşamından bir çok sırrı da anlatıyor.
“Askıya Alınmış Tutku” Duras’yı tanıyıp seven okur için
olduğu kadar hiç okumamışların da ilgisini çekecek, kendileri için önemli yaşam
dersleri çıkartabilecekleri bir kitap.
Savaş Yılları Defterleri
Tam adıyla “Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler”
(Ocak 2015, çev. Işık Ergüden, Sel yay.) yayın zamanlaması çok doğru denk
gelmiş bir kitap. “Askıya Alınmış Tutku” ile birlikte Duras’yı tanımayan okur
için Duras’nın yapıtları için bir başlangıç kitabı, bir rehber niteliğinde.
Duras okurları içinse yapıtlarını anlamak, kaynaklarını öğrenmek açısından önemli.
Üstelik tüm bu işlevlerinin yanında içerdiği anlatılarla da başlı başına yeni
bir Marguerite Duras yapıtı.
“Savaş Yılları Defterleri” Marguerite Duras’nın
elyazmalarından oluşan ve elde kalan en eski defterler. Marguerite Duras’nın
vefatından sonra terekesinden üzerinde “Savaş Yılları Defterleri” yazan bir
zarfın içinden dört küçük defter çıkmış. Defterler 1943’le 1949 yılları
arasında yani savaş sırasında ve hemen sonra kaleme alınmışlar.
Kitapta Duras'nın Çinhindi’nde geçen çocukluğundan ve
gençliğinden söz ettiği otobiyografik bir anlatının yanında “Pasifiğe Karşı Bir
Bent” romanına kaynaklık eden parçalar, “Açlık”ta yer alan öykülerin ilk
versiyonları, defterlerin yazıldığı yıllardan sonra yayınlanacak romanlarda yer
alacak otobiyografik parçalar yer alıyor. Bir anlamda yazarın masasına konuk
olup, gizli evrakını okumuş oluyoruz. Yayına hazırlayanlar bu defterlerdeki
yazıların birer günlük parçası olmadığı kanısında. Belirli bir yapıtın ilk hali
de değiller. Büyük bir olasılıkla yazarın günlük çalışma disiplinini sağlamak
için kaleme aldığı parçalar bunlar.
Marguerite Duras’yı “ilk kez ve yeniden keşfetmek
isteyenlere” çok uygun bir kitap “Savaş Yılları Defterleri”.
05.02.2015
Yorumlar