Güney Fransa’da, Nice yakınlarında bir villa. Kiralık
villada iki İngiliz aile birlikte tatillerini geçiriyor. Tanınmış şair Joe
Jacops, savaş muhabiri karısı Isabel, 14 yaşındaki kızları Nina, aile dostları
Mitchell ve karısı Laura.
Bir gün villanın bir göleti andıran havuzunda yüzüstü yatan
çıplak bir kadın beliriyor. Bu upuzun kızıl saçlı, yeşil tırnaklı, beyaz tenli,
incecik vücutlu koca göğüslü çıplak kadın Kitty Finch’dir. Kitty bir botanist
olduğunu söylese de çiçeklerle olduğu kadar şiirle de yakından ilgili. Bu
villaya gelmesi bir tesadüf mü yoksa bilinçli bir tercih mi bilinmez ama en
sevdiği şair Joe Jacops.
Kitty, villanın onlardan sonraki kiracısı olduğunu,
yanlışlıkla bir hafta önce geldiğini söyleyince Isabel de ona evin arka
bölümündeki konuk odasında kalmasını teklif ediyor.
Deborah Levy’nin “Eve Yüzerken”i (Haziran 2015, çev. Elvan
Kıvılcım, Everest yay.) 1994 yazında geçiyor. Daha önce romanlardan ve
filmlerden aşina olduğumuz bir konuyu anlatıyor. O nedenle de eleştirmenlere Claude
Chabrol ya da François Ozon filmlerini anımsatmış. Ben de ilk sayfaları okurken
François Ozon’un Charlotte Rampling’in de rol aldığı unutulmaz
filmi “Havuz”u anımsadım. Onda da davetsiz bir misafir vardı ve bu misafiri
havuzda arzu nesnesi olarak izliyorduk. Ama herhalde hepsinin ilham kaynağı
büyük usta Çehov’dur.
Joe şair, Isabel savaş muhabiri, aile
dostları Mitchell ve Laura’nın egzotik antikalar sattıkları bir
mağazaları var. Ergenlik çağındaki Nina ve çevrede yaşayanlar, çalışanlar
onlara eklenince bu ilişkilerden zaten birçok sorun ve öykü çıkacağını tahmin
edebiliyoruz. Kitty Finch de bu sorunların ortaya çıkmasında ve çözülmesinde
anahtar rol oynayabilir.
Joe Jacops, Isabel ve Nina arasında bir gerilim var. Joe
Jacops’un ihanetleri artık tahammül edilemez bir hale gelmiş Isabel için.
Yaşamının büyük bir bölümünü evden uzakta savaşlarda ve sorunlu bölgelerde
geçirmesinin nedeni belki de bu. Joe, daha Kitty’i ilk gördüğü anda ona ilgisiz
kalamayacağını hissediyor ama Kitty ile bir ilişkiye girerse Isabel’in
kendisini affetmeyeceği ve bu olayın evliliklerinin sonu olabileceğinin de
farkında. Isabel’in karşılarına çırılçıplak çıkan Kitty’ye evlerinde
kalabileceğini söylemesinin dibinde yatan niyetin de Joe ile ilişkileri
bitirmek için bu deli dolu ve Joe’ya hayran genç kadının iyi bir vesile
olacağını düşünmesi mümkün. Ama Isabel bunu hiç ifade etmiyor.
Nina, annesi ile babası arasında yaşananların farkında,
babasının başka kadınlarla ilişkilerine şahit olmuş, kaçınılmaz son gelip
ayrıldıklarında nasıl davranacağına karar vermeye çalışıyor. Bir yandan da genç
bir kadın olmaya evrilirken kendi içinde halletmesi gereken sorunlarla da karşı
karşıya.
Mitchell ve Laura’nın ilişkileri pek anlatılmıyor ama
onların da işlerinin yolunda gitmediği, neredeyse iflas etmiş durumda
olduklarını ve tatil dönüşü yeni bir yaşama başlamak zorunda olduklarını
öğreniyoruz.
Kitty Finch’in villanın havuzunda çırılçıplak
belirivermesinin tesadüf olmadığı anlaşılıyor. Daha önce defalarca kaldığı bu
villaya tekrar gelme sebepleri arasında hayranı olduğu Joe Jacops’un orada
olduğunu öğrenmesi ve ona kendi şiirlerini okutarak şair olarak bir geleceği
olup olmadığını öğrenmek istemesi kadar kendisini akıl hastanesine yollayan Doktor
Madeleine Sheridan’la hesaplaşmak istemesi de var. Dr. Sheridan komşu villada
oturuyor. Kısa sürede genç kadınla ile dost olan Nina, Kitty’nin villaya
kendini öldürmek üzere geldiğini düşünüyor ve dile getiriyor.
Deborah Levy bildik bir konuyu alıp kurgusu, dili ve anlatımı ile
kendine has ve farklı bir bir novella olmasını sağlamış. Gelgitlerle,
yinelemelerle gelişen anlatımının derinliğini şiir ve felsefe oluştursa da
okunaklı bir roman “Eve Yüzerken”. İyi bir yazarı tanımak için iyi bir
başlangıç. Umarım Deborah Levy’nin diğer eserleri de Türkçe’ye çevrilir. 03.09.2015
Yorumlar