Yaşayan en büyük tarihçilerimizden. Onlarca yıllık emeğinin
sonucu olarak yeni kitabını yayımlatıyor. 300 küsur sayfalık akademik bir
çalışma. Çok okunacak bir kitap değil. Tarihçiler okur, belki öğrencilerine
önerir. Yayınlandığı gün kitabın korsan baskısı internette dolaşmaya başlıyor. Bir
web sitesinde ilk gün 300 kez, ikinci gün 1000 kez yani toplam 1300 kez korsan
olarak indirildiği görülüyor. Kitabın PDF’i bir hafta içinde onlarca siteye
yayılıyor, kaç tane indirildiğinin tespit edilmesi olanaksız hale geliyor. İnternetten
korsanının on binlerce kez indirildiğini tahmin edebiliriz. Korsan paylaşım
nedeniyle tarihçimizin bu önemli eseri bir daha basılamayacak. İlk baskıdan
aldığı 4 bin lira telif hakkı ile yetinecek. İnternette korsan paylaşım
olmasaydı herhalde 40 bin lira civarında telif ücreti ödenirdi. Bu da elli
yıllık emeğini bir nebze karşılardı.
Bu arada kitabın PDF’ini hazırlayıp, korsan çoğaltımı
internette ilk koyanı araştırıyor yayınevi. Bir akademisyen... Yayınevinin
inceleyip beğenirse öğrencilerine okutur umuduyla kendisine yolladığı kitabı
parçalayıp taramış, PDF dosya haline getirmiş, öğrencileri okusun diye
internette paylaşıma sunmuş. Öğrencilerinin kısıtlı harçlıkları ile bu önemli
kitabı satın alamayacakları kanısında. Akademisyen bir vakıf üniversitesinde
çalışıyor ve öğrencileri yılda 30 bin lira eğitim ücreti ödüyor. Ama kitaba
verecek 20 liraları yok. Yılda 30 bin lira eğitim ücreti alan vakıf
üniversitesinin de bütçesi öğrencilere 20 liraya kitap almaya el vermiyor.
Çaresiz (!) korsan yayın yapıyorlar.
Akademik yayıncılıkta korsan yayıncılığın payı % 90’ının
üzerinde. Esas olarak kitapların fotokopi ile çoğaltılması yoluyla yapılıyor. İnternetten
korsan paylaşımlar da çığ gibi büyüyor. Sadece akademik kitaplar değil, başta
çok satanlar olmak üzere edebiyat eserlerinin de korsanları paylaşılıyor. Müzik
ve sinema eserleri de yıllardır aynı durumla karşı karşıya. Sanatçının, yazarın
emeği sürekli çalınıyor.
Başbakan Ahmed Davutoğlu Kültürel Kalkınma Eylem Planı’nı
açıklarken “Senaristlerimiz, yönetmenlerimiz, bestecilerimiz, söz yazarlarımız,
ressamlarımız, yazarlarımız, oyuncularımız, şarkıcılarımız, yapımcı ve
yayıncılarımızın telif haklarının en etkili şekilde korunması amacıyla
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Telif Hakları Yasası’nı, 5846 sayılı Fikir ve
Sanat Eserleri Kanunu’nu mayıs ayı içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
sunacağımızın müjdesini de sizlere vermek istiyorum” diyor. Söz alan Orhan Gencebay,
yeni yasa taslağının sanatçının emeğini korumak bir yana eldeki hakları
kaybetmesine yol açacağı endişesini dile getiriyor.
Aslında Ocak 2013’den kalma meclise yollanmaya hazır bir
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Taslağı var. Bakan değişikliği nedeniyle erteleniyor.
Ömer Çelik nedense iki yılı aşan bakanlık süresince taslağı imzalamıyor. O
taslakta internet yoluyla yapılan korsan yayıncılığı önleyecek çok önemli
tedbirler var. Üç yıl önce bu taslak yasalaşsaydı belki bugün internette bu
kadar yaygın olarak korsan yayın paylaşımı yapılmayacaktı.
Birkaç aydır Kültür ve Turizm Bakanlığı bürokratları sanatçı
meslek birlikleri ile yeni yasa taslağı üzerinde çalışıyor. Gencebay’ın
belirttiğine göre son toplantıda yasa taslağının son hali kendilerine verilmiyor.
Sadece taslaktan bazı cümleler okunuyor. AB istiyor diyerek büyük istisnalar
getirilmiş. İnternetteki izinsiz paylaşımların yasa korumasına alınacağından,
legalleşeceğinden endişeli. Taslağa göre müzik ve sinema eserleri ile kitaplar “eğitim
amacıyla kullanıyoruz” ya da “paylaştı ama ücret almadı” denilerek bir kuruş
telif ödenmeden serbestçe paylaşılacak. Oysa istisnaların kaideyi bozmaması
gerek. AB de öncelikle telif haklarını korunmasını şart koşuyor. Bu yasanın da amacı sanat eserlerini ücretsiz
dağıtmaya kılıf hazırlamak değil, telif haklarını korumak. Davutoğlu’nun Kültürel Kalkınma Eylem
Planı ilk sınavını bu yasa taslağı ile verecek.
28,04,2016
Yorumlar