Her antoloji hazırlayanın başına gelen Cenk Gündoğdu’nun da
başına geldi. Yoğun bir hücuma uğradı. Çalışması isimler bazıda
değerlendirildi. Kimi almış, kimi almamış diye sosyal medyada uzun uzun
tartışıldı. Hatta İstanbul Kitap Fuarı’nda antoloji ile ilgili yapılan paneli
basmaktan söz edenler de oldu.
Cenk Gündoğdu’nun “2000’ler Şiiri Antolojisi” (Kasım 2016,
Kırmızı Kedi yay.) isminden de anlaşılacağı üzere 2000’li yıllarda şiir yayınlayan
şairlerin şiirlerinden oluşuyor. Güncel, güne ilişkin bir çalışma. O nedenle
oldukça tepki alması, eleştirilmesi, beğenmeyeninin çok olması normal.
Aldığı tepkiler de, yapısı ve içeriği de Cenk Gündoğdu ve
Şeref Bilsel’in 2005 – 2013 yılları arasında “Şiir Defteri” adıyla “Şiir ve
Hayat” altbaşlığı ile hazırladıkları yıllıklara benziyor. Yıllıkları Gündoğdu
ve Bilsel hazırlıyordu ama daha yaşlı kuşaklardan şairler ve eleştirmenlerden
oluşan bir seçici kurulu oluyordu. Gündoğdu ve Bilsel’in değerlendirme
yazılarının yanında çeşitli yazarların değerlendirmeleri ve bir de soruşturma
yer alıyordu. Objektif diyebileceğimiz bir anlayış hâkimdi ve bence çok yararlı
çalışmalardı. Sürdürmeme kararında hakarete varan aşırı eleştirilerin ve de
“yıllık hazırlanmasın” diye düzenlenen imza kampanyalarının etkisinin olduğu
kanısındayım. Şairlerin varlıklarının onaylandığı kanıtlar olarak gördükleri
yıllıklarda yer alıp almamalarını can alıcı bir sorun görmeleri ve “benim
olmadığım yıllığa ölüm!” tavrıyla yaklaşmaları incelenmesi gereken sosyal bir
vakadır. Protestocular amacına ulaştı. Cenk Gündoğdu ile Şeref Bilsel’in ve
Baki Asiltürk’ün yıllıkları yayınlanmıyor. Yani yorgan gitti kavga bitti. Ama
bundan ne o şairler, ne de yılın şiir olaylarını izleyip, iyi örneklerini
okumak isteyen biz okurlar kârlı çıktık. Bence bu yıllıkların sürdürülmemesi
önemli bir eksikliktir.
Cenk Gündoğdu’nun “2000’ler Şiiri Antolojisi”ne dönersek,
dediğim gibi antoloji yıllıkların matığıyla hazırlanmış. Cenk Gündoğdu’nun
“Yakın Dönem Türk Şiirine Bakış” başlıklı değerlendirme yazısı ile başlıyor. 43
sayfalık bu yazıdan sonra “Seçici Kurul” üyeleri Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen,
Hami Çağdaş ve küçük İskender’in kısa değerlendirme yazıları ve ardından 51
şairden üçer şiir yer alıyor. Sonra “Değerlendirme / İnceleme” başlıklı bölümde
İsmail Mert Başat, Mehmet Yalçın, Nihat Bayat, Bâki Asiltürk’ün antolojide yer
alan şiirleri değerlendirdikleri yazıları ve Sennur Sezer, Hilmi Yavuz, Güven
Turan, Tahir Abacı, Abdülkadir Budak, Tarık Günersel, Ahmet Güntan, Lale
Müldür, Osman Çakmakçı, Erhan Altan, Mustafa Bayram Mısır ve Utku Özmakas’ın
“Soruşturma” cevapları geliyor.
Cenk Gündoğdu hazırladığı yıllıklar ve yayın yönetmenliğini
yaptığı Üç Nokta Dergisi nedeniyle dönemi çok yakından izliyor. O nedenle de
“Ne hakla?” sorusuna olumlu cevap verilmesi gerekiyor. Yıllık deneyiminden
bildiği için hem seçici kurul hem de yazılarıyla destek veren eleştirmenlerin
görüşleri ile antolojisini tahkim etmiş. Tek dezavantajı kendisinin de aynı
yıllarda, 2000’lerde şiire başlamış olması.
Adet olduğu üzere kitapları okumayıp sadece kapağına bakarak
eleştirme alışkanlığında olduğumuz için antolojinin tüm sorumluluğunun kapakta
ismi büyük puntoyla “Hazırlayan” diye yazılan Cenk Gündoğdu’da olduğu
düşünülüyor ve ona hücum ediliyor. Oysa Gündoğdu “Hazırlayanın Sunuşu”nda da
anlattığı gibi “doğum tarihini belirleyici kılmanın hatalı bir sonuca
götüreceğini düşünerek 2000’li yıllarda yayınlarda gözükmüş, kitabını okurla
buluşturmuş, herhangi bir yönelimi, eğilimi, hareketi yok saymadan ve kendine
ait bir ses, söz oluşturmuş, temsiliyete sahip şairleri geniş bir elekten
geçirerek, seçici kurula sun”muş. Yani seçilen şairler ve şiirler konusunda
Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Hami Çağdaş ve küçük İskender sorumludur. Bu
haliyle de 2000’li yılların şiiri antolojisini 80 Kuşağı Şairleri ve 80’li yıllarda
yayına başlayan Gösteri Dergisi editörü seçmiş oluyor.
Cenk Gündoğdu “Yakın Dönem Türk Şiirine Bakış” başlıklı
giriş yazısında 80’li yıllardan başlayarak bugünlere uzanan bir değerlendirmeyle
antolojiye seçilen şairleri nasıl bir bakış açısıyla ele aldığını anlatıyor.
Gündoğdu tek kıstas estetik dese de değerlendirmesi oldukça güncel siyasetle
yoğrulmuş ve bir ideolojik bakışı da var.
Bu değerlendirme yazısı bana Şeref Bilsel’le hazırladıkları
Şiir Defterleri’nin giriş yazılarını anımsattı. Dönemi güncel siyasi
gelişmelerle birlikte, onlarla çerçeveleyerek değerlendiriyor. Şiirimiz on
yıllık dönemlerle gelişim gösteriyor. 40’lardan itibaren her dönem o yıllardan
adını alan bir kuşakla birlikte anılıyor. Bu 80’li yıllara dek sürdü. Gündoğdu
80’li yıllar değerlendirmesini o on yılda yazılan her çeşit şiiri ele alarak
yapmaya çalıştığı için 80 Kuşağı’nı görememiş. O nedenle de hem 90’lı yıllar
değerlendirmesi hem de 2000’li yıllara bakışı aynı dağınıklıkta olmuş. O on
yıllarda varsa hâkim olan eğilimleri yansıtmak yerine her şeyi anlatmaya,
yansıtmaya çalışmış. Bu nedenle de 2000’li yıllarda nasıl bir şiirin
geliştiğini sarih olarak anlayamıyoruz. Yaklaşımı gerçekte öyle olmasa da
mevcut durumu gösterip değerlendirmeyi okura bırakmış gibi oluyor.
Bu değerlendirmeden çıkartılabilecek en önemli sonuç şiirin
80’lerden sonra 10 yıllık dönemler halinde gelişmediği, kuşak anlamında bir
90’lı yıllar şiiri olmadığı gibi, 2000 – 2010 döneminin şiirinden de söz
edemeyeceğimiz... Herkes kendi şiirini yazıyor. Genellikle dergiler çevresinde
şiir anlayışları oluşuyor ama onlar da tüm dönemi belirleyecek kadar etkili
olamıyor.
Cenk Gündoğdu uzun değerlendirmesinde “şimdilik gerek alan
gerekse nicel eksiklikten dolayı” yer veremediği şairlerin adını vermiş ki
onların bazılarının antolojide yer almaması eksikliktir. Nicel eksiklikleri
somut olarak şairler bazında anlatmalıydı.
Bir de hiç adını anmadığı şairler var. O kadar uzun bir
değerlendirmede bunun nedeni de açıklamalıydı. Adı anılmayanların bazılarının
da antolojide yer alması gerektiği kanısındayım.
“2000’ler Şiiri Antolojisi” 1965 doğumlu Elif Sofya ile
başlıyor, 1987 doğumlu Efe Murad’la son buluyor. Zafer Ekin Karabay gibi tüm
verimi 90’lı yıllarda olan şairler de var, değerlendirme yazısında 90’lı
yılların şairi diye adı anılanlar da. Gündoğdu’nun “Geç 90’lar” diye adlandırdığı
dönem şairlerinin 2000’li yıllara ağırlığını koyduğu anlaşılıyor. Yani 2000’li
yılların 90’lardan kesin olarak kopmadığını söyleyebiliriz. Şiirlerde bariz
olarak “kötü” bir II. Yeni etkisi var. II. Yeni Şiiri anlamsızlık ve saçmalama
olarak anlaşılmış sanki. 80 Kuşağı etkisi de belirgin. 80 Kuşağı Şairlerinden
Ahmet Güntan’ın yönlendirdiği anlayış, İtibar Dergisi çevresinin Beat
Generation esinli şiirleri, türkçe yazan Kürt şairlerin gür sesi
farklılaşmaları işaretliyor.
Bağcıyı dövmek yerine üzüm yemeği yeğleyecekler için
“2000’ler Şiiri Antolojisi” günümüz şiirine hâkim anlayışları örnekleriyle
görmek ve tartışmak, dönemin şairlerini - şiirini tanımak için iyi bir başvuru
kaynağı. 08.12.2016
Yorumlar