“Bu yalelliyi çabuk türkilizce tercüme et”




“Çevrilemez” denilen Finnegans Wake’in bir yıl içinde iki ayrı çevirisi yayımlandı. Aylak Adam Yayınları üç ciltte tamamlanacak olan Finneganın Vahı adıyla Umur Çelikyay’ın çevirdiği ilk cildini 2015 sonunda yayımlamıştı. Şimdi de “Finnegan Uyanması” adıyla Fuat Sevimay tarafından çevrilmiş tam metin Sel Yayınları’ndan çıktı. Böylece Türkçe Finnegans Wake’in Fransızca, Almanca, Japonca, Holandaca, Korece, Portekizce, Lehçe ve Yunanca’dan sonra “çevrildiği” dokuzuncu dil oldu (bkz. en.wikipedia.org/wiki/Finnegans_Wake).
Finnegans Wake James Joyce’un son eseri, 17 yıllık bir emeğin ürünü. Joyce yazmaya başladıktan sonra ve eserini daha tamamlamadan kitaptan parçaları yayımlamış ve bu parçalar bile eleştirilmiş, tartışılmış. Çoğunlukla beğenilmemiş. Eleştirilere rağmen Joyce yazmayı sürdürmüş, eserini tamamlamış. Ama eleştiriler, tartışmalar da bitmemiş, bunlara bir de kitabı anlama, çözümleme çabaları eklenmiş. Finnegans Wake hakkında yüzlerce belki binlerce kitap ve üniversite tezi yazılmış, yazılıyor.
Türkçe dahil yaklaşık kırk dilin bileşiminden türetilmiş sözcükler, söz ve ses oyunları, çokanlamlı sözcük ve cümleler, özellikle tarihe, mitolojiye olmak üzere Dünya kültürünü oluşturan tüm değerlere göndermeler içeren bir metin. İngilizce ya da İrlandaca yazılmış demek mümkün değil. James Joyce’un kendine has bir dili olduğunu söylemek en doğrusu. Bilinçakışı tekniğinin şahikası. Aşılması mümkün görünmeyen bir anlatım. O nedenle de konusundan söz etmek pek kolay değil.
James Joyce Ulysses gündüzün, Finnegans Wake gecenin kitabı demiş. Zaman değişken. Dil karmaşık. Yerler, kişiler, ortamlar birbirine geçiyor ve bir rüya alemi oluşuyor. Kitap yarım bir cümle ile başlıyor ve sonundaki yarım cümleyle bağlanarak bir sarmal oluşturuyor yani hiçbir zaman bitmiyor. Tekrar tekrar okunması gerekiyor. Tam anlamıyla bir konudan söz etmek mümkün değil. Sel Yayınları baskısının sonuna “Finnegan Uyanması’na Kılavuz” başlığıyla 23 sayfalık bir özet konmuş. Hangi bölümde neyin anlatıldığını anlamaya yardımcı oluyor.
Finnegans Wake adını bir İrlanda baladından alıyor. Romanın konusunun da bu baladdan esinlendiği söyleniyor. Duvarcı ustası Tim Finnegan’ın gökgürültüsü ile merdivenden düşüp ölmesinin ardından dostlarının cenaze töreni sırasında başına döktüğü viski ile canlanıp hayata dönmesi ile başlıyor. Canlanıp gelen romanın kahramanın adı HCE oluyor. Eşi ALP, ikiz oğulları postacı Şaun ve kalem erbabı Şeym ve cazibeli kızı İzabel diğer ana kahramanlar.
Finnegan Uyanması 4 kitap ve 17 bölümden oluşuyor.
Finnegan Uyanması’nı okumak pek mümkün değil, okumaya çalıştım diyebilirim. Okuduklarımdan ne anladığım ise oldukça tartışmalı. Önerildiği gibi anlamaya değil kitabın tadını çıkarmaya çalışmak en iyisi. İnat etmek, zaman ayırmak, sindire sindire okumak gerekiyor.
Ekşi Sözlük’teki bir yorumda çevirilerin adlarının farklılığına dikkat çekilerek “ki çevirmen, daha kitabın adı konusunda bile bu kadar farklılaşıyorlarsa o zaman biz de diyelim ki ‘okuyucunun vahı’” denmiş. Haklı.
Joyce’un çok katmanlı kelime oyunlarını Türkçeye çevirmenin, bir kısmı arkaik bir çok dile yapılan anıştırmaların, bozmaların, çeşitli eser, kişi, yer vb. göndermelerin ifadesinin mümkün olmadığı, çevirinin tek katmanlı kalacağı düşünülüyor.
Elimizdeki çevirilerden üçte biri yayımlanmış olan Umur Çelikyay çevirisinin adı Finneganın Vahı, Fuat Sevimay’ın tamamlanmış çevirisinin adı Finnegan Uyanması. Redhouse’a göre “Wake”in anlamları şöyle; uyanmak, canlanmak, yeni hayat bulmak, ikaz etmek, ihya etmek, ölünün başında beklemek, sabahlamak, ölüyü beklerken verilen ziyafet, dini tören için sabahı beklemek. Ayrıca dümen suyu ve geminin izi anlamları da var. Bana “Finnegan’ın Yeniden Canlanması” adı daha uygun görünüyor. Ama “geminin izi” anlamı da önemli çünkü roman bir nehir gibi akıp gidiyor ve siz okur olarak onu takip etmeye çalışıyorsunuz.
Umur Çelikyay’ın çevirisinin ilk cümlesi: “ırmakgüzergâhı, Havva ve Adem’in oradan geçip, kıyı kıvrımından koy dönemecine, elverişli bir köy yolundan yeniden dolaşarak, gerisingeri Howth Kalesi ve Civarları’na getiriyor bizi”.
Fuat Sevimay’ın çevirisinin ilk cümle: …nehiryatağında, Havva ile Âdem’i geçip sahilin sapağından körfezin kıvrımını dolanır, emrisakin ve yılankavikusvari bir döngüyle bizi baştangeri Howth Cebelhisarı ve Efradına ulaştırır”.
Çevrilemez mi? Ulysses çevirmeni Armağan Ekici’ye katılıyorum: tek bir sözcüğüne, cümlesine bile Türkçede tek karşılık bulunamadığına göre mümkün değil. “Çince’ye bile çevrildiğine göre demek ki mümkün”.
Çevirmeyi denemek gerek. Zira James Joyce büyük bir oyun kuruyor. Araştırmacıları, incelemecileri oyuna çağırdığı gibi çevirmenleri de çağırıyor. “Çevrilemez” denilen bir eseri Türkçe söylemeye çalışmak bile önemlidir. Şövalyece bir davranıştır. O nedenle Umur Çelikyay ve Fuat Sevimay’ı kutluyor, bir James Joyce hayranı olarak bu çabaları için teşekkür ediyorum. Bu değerli çevirilerin karşılaştırılıp, tartışılmasının çeviribilime büyük katkıları olacağına da inanıyorum.
Erken ama önemli bir eleştiri Ulysses çevirmeni Armağan Ekici’den gelmişti: “Finneganın Vahı Vakası” (7.01.2016, t24.com.tr/k24/yazi/finnegans-wake,523). Armağan Ekici’den aktarıyorum; Umberto Eco, Finnegans Wake’in çevirisi üzerine yazarken, “Eğer, çeviri, yalnızca okurun dili ve özgün metnin kültürünü anlamasına yardımcı olmakla kalmayıp, okurun kendi dilini de zenginleştiriyorsa, hiç şüphe yok ki Finnegans Wake’in her çevirisi de, (aynı Joyce’un İngilizceye yaptığı gibi), bir lisanın daha önce ifade edemediklerini ifade etmesini sağladığı ölçüde, o lisanın bir adım ileri gitmesine yol açar” demiş. Ama Eco Finnegans Wake’in tüm kitaplar arasında çevrilmesi en kolay metin olduğunu, çünkü yaratıcılık için en büyük özgürlüğü sağladığını da söylemiş.
Okunacak mı? Sabit Fikir’in gelenekselleşen “Yılın 50 Romanı” anketine cevap veren 63 yazar, eleştirmen, editör ve çevirmenin seçimine bakarsak okumadan beğenileceği anlaşılıyor. Zira listeye üçüncü sıradan birlikte giren Finnegans Wake çevirilerinden Finneganın Vahı kitabın üçte biriydi. Finnegan Uyanması ise anket sürerken henüz yayımlanmıştı. Tamamlanmamış çeviriden bir kanıya varılamayacağı ve henüz yayımlanmış 647 sayfalık çeviriyi hızlı okuma kursuna gitmişseniz bile bir iki günde okuyamayacağınıza göre roman okumadan beğenilmiş, beğenilecek. 22.12.16

Yorumlar