Notos Dergisi gelenekselleşen soruşturmalarının bu yılkini
çeviri konusunda yaptı. Sonuçlarını da Şubat-Mart 2017 tarihli 62. sayısında
açıkladı. 279 yazar ve çevirmene en önemli 100 çeviriyi sormuşlar. En beğendikleri on çeviri kitabın
adını yazmaları istenmiş ve önerilen 227 kitap adından ilk 100 tanesini oy
sırası ile listelemişler. Notos bu soruşturmaları on yıldır yapıyor. Listeler
de hemen hep 40 - 100 eser ya da isim oluyor. Ama seçicilerden istenen 10
rakamı ile sınırlı. Bu yöntemin bazı sakıncaları olduğu, listenin ilk sıralarında
fikir birliği olsa da aşağılara gittikçe çok az oy alan ve seçicilerin üzerinde
hemfikir olmadığı kitapların ya da adların da listeye girdiği belirtiliyor,
itiraz ediliyor.
Beklenildiği gibi bu yılki soruşturma da eleştiriliyor. Öncelikle
bazı çevirilerin bu listeye nasıl girdiği tartışıldı. Özellikle sosyal medyada
“en iyi çeviri” diye seçilen kitaplardan parçalar da yayımlanarak bu
çevirilerin neresinin “en iyi” olduğu sorgulandı. Kuşkusuz en çok eleştiri de
çevirmenlerden geldi, geliyor. Aslında Notos “En önemli” diyor ama okurun ve
eleştirenlerin anladığı “en iyi”nin seçildiği.
Usta çevirmen Sezer Duru artfulliving.com.tr
için yazdığı yazıyı benimle de paylaştı. Şöyle yazmış; “Bu soruşmaya katılıp
cevap vermem benden de istendi. CEVAPLAMADIM. Çünkü ben de bunca yıllık bir
edebiyat çevirmeniyim ve başka çevirmenleri değerlendirmeye hakkım olmadığını
düşünüyorum. Ben hangi çevirinin iyi, akıcı, doğru Türkçeyle çevrildiğine okuduğum
kitaplara göre karar veririm. Zaten kimin iyi çevirmen olduğu kimin olmadığı
ülkemizde hiç de sır değildir. Notos’un soruşturmasını gördüğümde çok
şaşırdığımı söylemeliyim. Adı verilen kitaplar bu cevap verenlerin şöyle veya
böyle duydukları ünlü yapıtları kapsıyordu. Sorum şu: Acaba bu kişiler
gerçekten bu kitapları okudular mı yoksa kendilerini “bak biz neler okuduk”
diye öne çıkarmak mı istiyorlar. İkinci soru: Bu kitapların iyi çeviri olduğuna
özgün dille karşılaştırıp mı karar verdiler. Özgün dili biliyorlar mı?
Zannetmem.”
Bu tür soruşturmalarda soruşturmaya cevap verenler acaba
adını verdikleri kitapları okudular mı, diye giderek daha çok merak ediliyor. Benzer
tartışma sabitfikir.com’un yılın romanları
soruşturmasında da yaşandı. “Yılın 50 Romanı” anketine cevap veren 63 yazar,
eleştirmen, editör ve çevirmenin seçimine göre Finnegans Wake yılın en iyi
romanlarının üçüncüsüydü. Hem de 2016’da yayımlanmış iki çevirisi ile.
Çevirilerinden “Finneganın Vahı” kitabın üçte biriydi. “Finnegan Uyanması” ise
anket sürerken henüz yayımlanmıştı. Tamamlanmamış çeviriden bir kanıya
varılamayacağı ve henüz yayımlanmış 647 sayfalık çeviriyi hızlı okuma kursuna
gitmişseniz bile bir iki günde okuyamayacağınıza göre roman okumadan
beğenilmiş, beğenilecek, demiştim. Notos’un soruşturmasına verilen cevaplara
bakılınca bu okumadan önerme, beğenme alışkanlığının iyice yerleştiğini
söyleyebiliriz.
Notos’un yayın yönetmeni Semih Gümüş: “bir yılda bağımsız
yayıncıların yayımladığı kitapların sayısının yaklaşık 50 bin olduğu
düşünülürse, demek 25 binden çok çeviri kitap yayımlanıyor. Dile kolay. Peki bu
kitapları kimler çeviriyor, bu bir soru. Buna bağlı bir başka soru da,
yayımlanan çevirilerin niteliği nasıl? Bu iki soruya rahatça ve açık
yüreklilikle yanıt vermek zor. Ortada ciddi bir sorun olduğu da pekâlâ
söylenebilir” diyor. Çeviri oranı Semih Gümüş’ün yazdığı kadar çok değil. 2016
ISBN verileri henüz yayımlanmadı. 2015’de
Türkiye’de 56 bin 414 çeşit yeni kitap yayımlanmış, 7871 adedi çeviri kitap. Yani
yeni çıkanların içinde çevirilerin oranı % 13,95. Kötü bir rakam değil,
Dünya’da en çok çeviri yayımlayan ülkelerden Almanya’nın çeviri oranı ile aynı.
Ama kalitede sorun var. Semih Gümüş’ün de, Sezer Duru’nun da yazılarında
belirttiği gibi iyi ve kaliteli çeviriye ihtiyacımız var. Bunun için de
çevirilerin sadece Türkçelerine bakılmayıp doğru çevrildiler mi diye de
değerlendirilmeleri gerek. Burada da görev öncelikle üniversitelerin ilgili
bölümlerine ve tabii edebiyat dergilerine düşüyor.15.02.2017
Yorumlar