Gölyazı, Bursa merkeze 40 kilometre uzaklıkta, şimdi Nilüfer
Belediyesi sınırları içinde bir mahalle. Bir zamanlar Apollon Krallığı‘nın
başkentiymiş. Esas adı Apolyont da oradan geliyor. Gölün içindeki adada kurulu
Apolyont Gölyazı olmuş. Gölün adı da Uluabat.
Romalılar’dan, Bizans’tan, Osmanlı’dan izler var. Mübadeleye
kadar da bir Rum balıkçı köyü. Köyün ahalisi mübadele ile Yunanistan’a zorunlu
olarak göç etmiş.
Yemyeşil, masmavi bir yer. Esas olarak balıkçılıkla
uğraşılıyor. Kadın balıkçıları ile ünlü. Gölü verimli. İçindeki adalar tarihi
kalıntılarla dolu. Organik tarım yapılıyor.
Gölyazı filmlere ve TV dizilerine mekan olunca yoğun ilgi
çekmeye başlamış. Özellikle hafta sonları yerli turist akınına uğruyor. Yazları
da eski Apolyontlular’ın Yunanistan’dan memleketlerine ziyarete geldikleri
söyleniyor.
Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Gölyazı’da da bir imar
kirliliği yaşandığı söyleniyor. Nilüfer Belediyesi koruma amaçlı olarak hem
kazılar yapıyor hem de bazı binaları restore edip kültürel faliyetler için
kullanılmasını sağlıyor. Aziz Panteleimon Kilisesi’nin hemen yanındaki iki
katlı küçük bina da restore edildikten sonra bir yazar evi olarak düzenlendi.
Türkiye’den ve Dünya’dan Gölyazı Yazıevi’nde yazarlar ve çevirmenler konaklayıp
sakin sessiz bir ortamda çalışmalarını sürdürebiliyor (bkz. golyazievi.nilufer.bel.tr).
Enis Batur, Nilüfer Belediyesi’nin kültür hizmetleri
kapsamında yazdıklarından hareketle düzenlenecek sergiyle ilgili söyleşi
yapması için Bursa’ya davet edildiğinde Gölyazı Yazıevi’ni de ziyaret ediyor. Türkiye’de
belki de ilk örnek olan bu yazar evi ile ilgili olarak Enis Batur’un
görüşlerini almak istiyor kültür merkezi yöneticileri. Enis Batur’un
yurtdışında çeşitli yazar evlerinde kaldığı biliniyor. Ayrıca yazar evinde
kalmak üzere davet edilebilecek yazar ve şairler de önerebileceği düşünülüyor.
Hem bu istek hem de hayatında gördüğü ilk göl olan
Apolyont’u onlarca yıl sonra ziyaret etme fikri Enis Batur’un hoşuna gidiyor.
Evi görüp içinde dolaştığında da kararını veriyor: “Beni burada bırakıp gidin
lütfen, kalacağım; eşimi arar bir çanta hazırlamasını rica ederim, bir biçimde
aldırırız çantayı.” Ama Yazı Evi’nin sitesinde orada kalanlar arasında adı yok,
eksik olduğunu düşündüğüm listede Aslı Tohumcu, Hakan Akdoğan, Asa Lind ve Sina
Akyol adları var sadece. “Yazarlardan Gölyazı Evi” bölümünde 2015 tarihli
“Gölyazı Evi, bir yazar için biçilmiş kaftan. Beni buraya bıraksın hayat, bir
süre (?) dokunmadan kimse, bakın neler çıkar kalemden!” yazısının orijinalinin
fotoğrafını görüyoruz. Kalamasa bile, Gölyazı’da kalma fikri bile yetmiş Enis
Batur’a.
Enis Batur’un Göl Yazı (Kasım 2017, Sel yay.) adlı kitabı
“Çapraz İlişkiler Kafesi” ve “katır metin” altbaşlıklarını taşıyor. Arka kapağında
da kitabın “bir anti-roman” olduğu belirtiliyor.
Daha önce de yazmıştım, “Enis Batur’un romanla garip bir
ilişkisi var. Kurmaca edebiyata, anlatıya pek sıcak bakmıyor ama denemeden de
edemiyor.” Yüzlerce kitabı arasında sadece dört “roman denemesi” var. Acı
Bilgi, Elma, Kravat ve Kitap Evi. Bir de
“Bir Varmış, Bir Okmuş” var Vikipedi’deki biyografisinde roman diye listelenen
ama sanırım bu kısa metni altbaşlığına uygun olarak hikaye (?) olarak nitelemek
gerek. Bunlara şimdi de Göl Yazı ekleniyor.
Göl Yazı’yı “bir anti-roman” diye tanımlamış. Parantez açıp
söyleyeyim, Enis Batur’un bu tanımlamalara neden gerek duyduğunu, okuru özgür
bırakmayı savunan bir yazarın hem de kapaktan vurgulamalar yaparak neden böyle
sınırlamalara girdiğini de anlamlandıramıyorum. Mutlaka bir bildiği vardır.
Boşuna yapmaz.
Google’da “anti-roman”ı arattığınızda karşınıza çıkan ilk
bağlantı Fuat Boyacıoğlu imzalı “Geleneksel Romana Karşı Roman: Anti Roman”
adlı bir makale. Ulakbim’de kaynak olarak “Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, 2005,(14):199-207” gösteriliyor. “Anti romancı geleneksel
romanın sağlam yapısını bozmaya ve romancının hile ve aldatmalarını ortaya
çıkarmaya ve geleneksel romanı kendine özgü teknikleriyle temelini sarsmaya
çalışır. Anti roman, gerçeğin mimetik olarak yazıyla ifade edilmesini,
hikayenin anlatımı ve tekniğini, romancının kurgusal olarak yarattığı roman
karşısında okuyucunun pozisyonunu ve hikaye örgüsü içinde roman kahramanının
durumunu sorunsal hale getirir” diyor Boyacıoğlu. Makaleden “anti-roman”ın
Alain Robbe – Grillet, Claude Simon, Michel Butor gibi adların
öncülüğünü yaptığı “yeni roman” akımının diğer adı da olduğunu anlıyoruz.
Enis Batur’un kurmaca ile kurduğu gerilimli ilişki açısından
bakarsak iyi bir yönelim olduğu düşünülebilir. Zira Enis Batur “roman” diyerek
yayımladığı tüm metinlerde kurgusal bir yapı ile başlasa da mutlaka metni bir
denemeye dönüştürür. Göl Yazı doğrudan deneme olarak niteleyebilecemiz bir
metin. Deneme doğası gereği arayış içeren bir edebiyat biçimi olduğundan içinde
kurgusal ögeler taşıyan birçok deneme biliyoruz. Göl Yazı da onlardan farklı
değil. Biçim olarak da Enis Batur’un günlük parçalarını bağımsız paragraflar
halinde ve bir paragraflık kısa denemeler olarak kitaplaştırdığı “içbükey”lerinin
benzeri olduğunu söyleyebiliriz. Yani yine günlüklerden yola çıkarak
oluşturulmuş bir metin söz konusu. Sadece zarf, yani sunum farklı.
“Katır metin”in edebi terim olarak bir karşılığını ise
bulmadım. Sanırım metnin taşıdığı bilgi yükünü işaretlemek için Enis Batur
tarafından edebiyata kazandırılıyor terim. Gerçekten de Göl Yazı alt başlığına
uygun olarak çarpraz ilişkilerden kurduğu kafesle hem edebi anlamda hem de
verdiği bilgilerle ancak bir katırın taşıyacağı şekilde yüklenmiş.
Enis Batur Gölyazı Yazıevi’nde önünde kalakaldığı pencerenin
yarattığı çağrışımla Braudel’den Le Corbusier’e, August Perret’ye uzandıktan
yani pencere konulu bir bölümden sonra çapraz ilişkiler kafesini Bursa
bağlamında kurmaya başlıyor. Ahmet Vefik Paşa’dan Yeşil Cami çinilerinin ustası
Leon Parvillee’ye, Andre Gide’in ve Pierre Loti’nin Bursa hakkında
yazdıklarına, Ahmet Haşim’in Bursa’ya gittiğinde misafiri olduğu Fransa’nın ilk
Bursa Konsolosu Gregorie Bay’ın ilginç öyküsüne, “Yeşil Bursa” adlandırmasından
yeşil renginin öyküsüne, kitabın kapağına Gölyazı’dan bir görüntü yerine
Böklin’nin tablosunun alınmasına neden olan Ölüler Adası’na uzanıyor metin ve
ilişkiler ağı.
Göl Yazı yakası açılmadık birçok önemli bilgi içeren Bursa hakkında iyi
bir deneme.30.11.2017
Yorumlar