Müzik yazarı, Andante Müzik Dergisi’nin yayıncısı Serhan
Bali kitap yayıncılığına başladı. Kitap Kurdu Yayınları’nı kurdu. Programında
sadece müzik değil edebiyat, doğa, tarih, siyaset ve mimari konularında da
kitaplar var. İlk üç kitabı Peter Wohlleben’in “Ağaçların Gizli Yaşamı”, Andrew
Schulman’ın “Ruhu Uyandırmak” ve Tim Lihoreau, Darren Henley ile Sam Jackson’ın
“En Sevilen Klasikler”.
Kitap “Günümüzün En Çok Dinlenen 300 Klasik Müzik Eseri” alt
başlığını taşıyor. İngiltere’nin popüler klasik müzik kanalı Classic FM’in
dinleyicilerinin oylarıyla oluşturulan Classic FM Hall of Fame adlı listeden
yola çıkarak hazırlanmış. Hem bir başucu kitabı hem de klasik müziğin en
popüler eserlerini, bestecilerini ilginç öyküleri ile öğrenmek için keyifle
okunabilecek bir kitap. En çok dinlenenler listesi yanında bir çok kısa liste
de yer alıyor. Kitap eğlenceli bir dille kaleme alınmış hem bestelerin önemini,
ilk icra edilmelerini anekdotlarla öğreniyorsunuz hem de bestecilerin
yaşamlarını yine ilginç anekdotlarla okuyorsunuz. Bilgi ile öykü dozunda
harmanlanmış. Önerilen Kayıt başlığı altında da eserlerin en iyi kayıtlarını
kimlerin hangi plak şirketinden kaydettikleri bildiriliyor.
“En Sevilen Klasikler” deyince hemen aklımıza Bach, Mozart,
Beethoven, Çaykovski gibi büyük besteciler gelecektir. Ama en iyi 300 eserden
oluşan bir liste yapmak istediğinizde zorlanacağınız kesin. Ortaya hem çok
kapsayıcı bir liste çıkmış hem de bu liste günümüze kadar uzanmış.
En sevilen bestecilerin ilk beşi şöyle; 20 besteyle Mozart,
17 besteyle Beethoven, 13 besteyle Çaykovski, 11 besteyle Bach, 11 besteyle Max
Bruch.
En sevilen beş beste ise şöyle sıralanmış; Rahmaninov’un Do
Majör Piyano Konçertosu No. 2, Mozart’ın La Majör Klarnet Konçertosu, Bruch’un
Sol Minör Keman Konçertosu No. 1, Vaugan Williams’ın Yükselen Tarla Kuşu,
Elgar’ın Mi Minör Viyolonsel Konçertosu.
“Klasik Müzik” adındaki klasik’ten ötürü 1800’lerin sonunda noktalanmış
bir müzik anlayışı gibi görünür ilk bakışta. Barok’a saplanıp kalanlar da
çoktur. Ama listeye baktığımızda yaşayan birçok besteci ile karşılaşıyoruz. Jay
Ungar, Karl Jenkins, John Williams, Howard Shore, Ludovico Elnaudi, Arvo Part,
Philiph Glass gibi isimleri görüyoruz. Yirminci yüzyılda bestelenen müziğe
Modern Dönem Müziği, Çağdaş Müzik gibi adlandırmalar yapıldığını biliyoruz. Ama
John Cage, Arnold Schonberg, Edgard Varese gibi yeni arayışlara girmiş, yeni
seslerin izine düşmüş isimler listede yer almıyor. Onları başka bir kategoride
görüyor olmalı klasik müzik dinleyicileri. Günümümüzde yazılan müziği klasik
müziğin bir dönemi olarak kabul ediyorlar sanırım. Yapılan seçmeler, besteciler
ve müzik anlayışları bunun işaretini veriyor. Klasik müziğin genel anlayışından
kopmuyor yenileşirken onunla da bağ kuruyorlar. Caz müzik sanatçılarının klasik
müzikteki arayışlarını, senfonik rock diye bir tür olduğunu da biliyoruz ama
Deep Purple’ın klavyecisi John Lord’un Durham Konçertosu ve Paul McCartney’in dört
bölümden oluşan Standing Stone ile listeye girmesi yine de ilginç.
Filmler için yapılan bestelerin önemli etkisi olduğunu
görüyoruz. Titanik, Kurtlarla Dans, Gladyatör, hatta Harry Potter’ın müzikleri
listeye girmiş. Aynı şekilde önceki dönemlerden bestelerin de filmlerde, hatta
reklamlarda kullanılmasının bu müzik türüne ilgiyi artırıcı, popülerleştirici
etkisi olduğu anlaşılıyor. Son dönemlerde çaldıkları aletlerdeki yeteneklerinin
yanısıra güzellikleri ve yakışıklılıkları ile dikkati çeken ve pop sanatçıları
gibi sahne alan, klip çeken sanatçıların, grupların da varlığına dikkati
çekelim.28.02.2018
Yorumlar