Büyük Ev Ablukada, Kaç Canım Kalmış, Konuya Fransız, Öfkeli
Kalabalık, Dolu Kadehi Ters Tut, Ansızın Bi İnfilak, Sahte Rakı, Evdeki Saat,
Yok Öyle Kararlı Şeyler, Bağzıları, Son Feci Bisiklet, Yüzyüzeyken Konuşuruz,
Neyse...
Alışılmışın dışında, akılda kalması kolay olmayan grup
adları. Bu işin öncüsü olan Büyük Ev Ablukada’nın ismi önce çok garibimize
gitmişti ama şiirin büyük ustalarından Turgut Uyar’a yani İkinci Yeni’ye
bağlanması ile de hoştu. Kuşkusuz Gezi’de duvarlara “Turgut Uyar’ın
Askerleriyiz!” yazılmasının, Uyar’ın dizelerinin sloganlaşmasının etkisi
vardır. Büyük Ev Abluka’da Üçüncü Yeni’nin ilk topluluğu olarak kabul ediliyor.
Bence biraz geriye Mehmet Güreli gibi öncüllere de uzanmak gerek. Güreli’den de
önce Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok var birer kent ozanı olarak.
Yeni, alternatif bir Türk müziğinin geldiğinin işaretlerini
Güreli’den almıştık. Ama yaygınlaşmadan tek kalma, küçük bir kitleye seslenme
olasılığı yüksekti. Ceylan Ertem, Kalben, Seda Şener, Manuş Baba, Deniz Tekin,
Gaye Su Akyol, Nilipek, Gözde Önay gibi solistler ve adlarını andığım gruplar
onu biraz geç de olsa izledi.
Bu çıkışın önünü açan, dijital müzik platformları yani
yapılan şarkıların çok daha kolay dinleyiciye ulaştırılması olanağıdır. CD’de
kalsaydık bu şarkıcı ve grupların çoğu ticari olmadıkları, yeterince
satmayacakları gerekçesiyle albüm yapamayacağı gibi, albüm yapsalar bile
dinleyiciye ulaşamayacaklardı. Duymayacaktık, bilmeyecektik.
Ücretsiz olarak müzik dinleyebileceğiniz bir
platform olarak 2007’de ortaya çıkan “Soundcloud” ve benzerleri en amatör
müzisyenin bile dinleyiciye ulaşabileceği kanallar oldu. Türkiyeli müzisyenler
de dijital platformlara çok ilgi duydu. Yeni alternatif müziğin ilk ürünleri
orada yayımlandı. Sosyal medyanın da adlarını duyurmalarında, şarkılarını
dinletmede çok faydası oldu. Youtube’dan da iyi yararlandılar. Şimdi ücretli
dijital müzik platformlarında “Üçüncü Yeniler” adıyla özel listeleri bile var.
Çok dinlendiklerini öngörebiliriz. Türkçe müziğin rotasını popun tek
düzeliğinden çıkarttıklarını, olumlu anlamda değiştirip çok renkli bir hale
getirdiklerini de gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Çok sayıda yeni şarkıcı ve
grup kazandı müziğimiz.
Grup adlarının garipliği kadar şarkı sözleri
de anlamsız bulunuyor Üçüncü Yeniler’in. Sanırım İkinci Yeni ile bağ da buradan
kuruluyor. Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever, Ece Ayhan ilk şiirlerini
yayımladıklarında anlaşılamamış, tepkiyle karşılanmışlardı. İkinci Yeni’de
olduğu gibi anlam derinde bu şarkılarda. Pop müziğin dümdüzlüğünden, protest
müziğin açıkça politikliğinden uzaklar. Alışılagelmişin dışında sözleri var.
İlk bakışta sanki boşvermiş gibiler. Müzikle uğraşıyor, başka bir şeyle
ilgilenmiyorlar. Dünya yansa umurlarında değil. Ama dinledikçe dertlerine vakıf
oluyorsunuz. Şehirli, lirik bir müzik yapıyorlar. Hem bireysel, hem toplumsal
dertleri var. Duyarsız değiller. Sadece kendilerini daha dolaylı yoldan ifade
ediyorlar.
Özellikle kadın vokalleri dinlediğinizde
“Hepsi birbirine benziyor” diye düşünebilirsiniz. Bestelerin müzikleri de aynı
benzerlikte olunca her dinlediğiniz şarkı ve şarkıcı Deniz Tekin’in türevleri
olarak algılanabiliyor. Birçok grup için de aynı şeyi söylemek mümkün.
Handikapları da bu, birbirlerine söz ve müzik olarak benzemeleri.
Farklılaşanlar kazanacak, kalıcı olacak.
Popa, arabeske doğru gidenler olacağı gibi
caza yönelseler iyi olur diye düşündüklerimiz de var. Gruplar içinde çok iyi
rock çalanlar, caz yapanlar olduğunu da anlıyoruz. Ceylan Ertem ya da Gaye Su
Akyol gibi zoru seçip kendi müziklerinde derinleşenler ise seçkinleşecek,
kalıcı olacak. 25.07.2018
Yorumlar