Düzyazıdan
şiire, şiirden düzyazıya uzanmak için yeni bir fırsat yaratmış Haydar Ergülen;
yeni denemeler toplamı İnce Tren ve
şiir kitabı İdilikler arka arkaya
yayımlandı. İki kitabı bir arada okudum. Önce birkaç şiir, sonra bir deneme,
ardından bir şiir daha… Bu okuma, yazı serüvenini şiir ve deneme üzerine kuran
Haydar Ergülen’in yazarlık emeğini anlamlandırmak açısında da uygun gibi
göründü.
Haydar
Ergülen’i şair olarak biliriz. İlk şiirini 17 yaşındayken yayımlatmış. Üniversite
yıllarına dek öyküye yoğunlaşmış görünse de bir daha öyküye dönmemiş, onu şair
olarak tanımışız. 80 Kuşağı şairlerinden. İlk şiir kitabı Karşılığını Bulamamış Sorular’ın yayım tarihi 1981. 40 yıllı aşan
bir emek. Velut bir şair. Usta bir şair. Çok sayıda kitabı, sayısız güzel şiiri
var.
Şiirin
yanına denemeyi koyması biraz zaman alıyor. Onu ilkin şiir üzerine yazdığı
yazılarla görüyoruz. Daha sonra tanıma uygun denemelerini okumaya başladık
dergi ve gazetelerde. İlk denemeler toplamı Haziran
Tekrar 2000 yılında yayımlanmış. Haydar Ergülen’in nadiren görebileceğiniz
tam biyografilerinde yazı emeğinin şiir ve deneme kitaplarından oluştuğunu
görüyorsunuz. Çok sayıda deneme kitabı var. Başka türlere de yer yok.
Kitaplarının
başındaki biyografileri ise gittikçe kısalmış, sonunda iki sözcüklük kısacık
bir cümle haline gelmiş: “Nar’ın babası”. Usta bir şair ve denemecinin
kendinden geriye sadece sevgili kızının kalacağını düşünmesi tartışmaya değer
bir konu. Şair alçakgönüllülüğü diye kabul ediyorum.
İdilikler’de
biyografisine iki sözcük daha ekleniyor; “İdil’in sevgilisi, Nar’ın babası.”
Biyografiden kitabın adına yapılan doğrudan göndermeyi görmemek imkansız. Biz
de şiirleri o bakışla okuyoruz; İdil’e yazılmışlar.
İdilikler, Haydar
Ergülen’in ustalık dönemi şiirleri. Son birkaç kitapta geliştirdiği söyleminin
de yeni bir örneği. Haydar Ergülen’in şiiri baştan beri yapılan değil söylenen
bir şiirdir. Ama şiirinin sesine, tınısına, uyumuna önem verir ve kendine has
imge yapısı, hatta temaları vardır. Son kitaplarda şiir söyleme anlayışını
içinden geldiği gibi söyleme ve söylendiği haliyle koruma şeklinde
geliştirdiğini düşünüyorum. Birçok şiir sanki ilk kaleme alındıkları haliyle
yayımlanmışlar hissi veriyor.
Kitap
bildiğimiz anlamda idillerden “kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa
şiir”lerden oluşmuyor. İçinde baştan sona aşk var ama onun kast ettiği kendi
sevdiği, İdil’i. Hurufî şiirinde (s.15) kitabın adının kaynağını “şimdi yeni bir
imla gerekiyor bana / senin güzelliğini yazıp okumam için / İdiller alfabesi,
İdil ilmi, İdilik yazı, / zira senin hem aşığın hem hurufinim…”
İdilikler’le birlikte İnce Tren’i okuyunca Haydar Ergülen’in
denemelerinin şiirine ne kadar yakın durduğunu bir kez daha fark ettim. O rahat
söyleyiş şiirden denemeye akmış, iyi de olmuş.
Haydar
Ergülen kendisi için dünyanın en kısacık biyografisini tercih etse de okurları
onun Eskişehirliliğini de, yolculuklara düşkünlüğünü de, trenlere tutkusunu da
bilir. İnce Tren’den önce birçok
deneme kitabında bu konulara değinmişti ama bu kitapbın baştan sona konusu
trenler. Bir önsöz ya da kaynakça koyup bildirmediği için sadece tahmin
ediyorum; bu kitaptaki denemeler özel olarak tren yolcuları için yazılmış,
belki de onlara özel bir yayında çıkmış ilk kez. Sonra da kitap olarak
derlenmişler. İnce Tren’i bir tren
yolculuğunda okumayı isterdim. En güzel okumalar uzun tren yolculuklarında
yapılır.
İnce Tren’de Haydar
Ergülen sadece trenlerden, onların yaşamındaki yerinden söz etmiyor. Tabii yine
tüm trenlerin kavuşma noktası Eskişehir var. Şairin yolculukları var ama
trenlerin akla gelen ya da gelmeyen tüm çağrışımlarına da yol alıyor
denemelerde. Şiirlerden, türkülerden başlayıp romanlara, filmlere gidiyor, onları anılarla karıyor, sevdalara, tutkulara,
özlemlere varıyor.
İki
kitabı birlikte okudukça İdilikler’le
İnce Tren’in kurduğu bağları da
görüyorsunuz. Şairin denemesi şiire dahil diye düşünmeden edemiyorsunuz.
(İdilikler, Ocak 2019, Kırmızı Kedi yay.
İnce Tren, Kasım 2018, Kırmızı Kedi yay.)
Yorumlar