Murat
Uyurkulak’ın Delibo’sunu Nurdan Gürbilek’in ‘İkinci Hayat’ının hemen ardından
okudum. Kuramın eserde somutlanması gibi bir süreç oldu yaşadığım. Gürbilek’in
denemeler toplamının altbaşlığı “Kaçmak, kovulmak, dönmek üzerine denemeler”.
Yol, yola çıkmak, yolu kat etmek de, ev, eve dönmek, kavuşmak da edebiyatın
temel meselelerinden. Giden ya da dönenin olmadığı anlatı yok gibidir.
Kahramanlar zamanda, mekanda ya da başka boyutlarda hep bir yol alırlar. Murat
Uyurkulak’ın ilk romanı ‘Tol’un kahramanı Yusuf da gidenlerden, giderken arayanlardandı.
Tol’un yayım tarihi 2002’ymiş. 18 yıla üç roman, bir öykü kitabı kitabı
sığdırdı Murat Uyurkulak. Delibo dördüncü romanı. Tol’deki gibi Delibo’da da
kahramanın adı Yusuf. Bu Yusuf’la Tol’un Yusuf’u arasında benzerlikler bulsak
da aslında farklı karakterlerde kahramanlar.
Murat
Uyurkulak, yine Ege’den, İzmir’den, çocukluk, gençlik çağlarının geçtiği
Bornova’dan bir öykü anlatıyor. Kitabın girişindeki babadan, anneden başlayıp
dostlara uzanan ithafla, romanda anlatılanlar arasında bir bağ kurup
yaşamöyküsel bir anlatı mı, diye düşünmek olası. En azından bu kişilere
göndermeler olabilir diye de düşünülebilir. Kitap hakkında konuştuğunda Murat
Uyurkulak açıklarsa böyle bir şey var mı öğreneceğiz. Ama ben bağlar aramayı
gereksiz bulanlardanım. Anılara, yaşam öykülerine uzanmadan romanı kendi
gerçekliğinde okumaya çalıştım.
Romana
adını veren Delibo’nun kaybolduğu haberiyle başlıyor roman. İsminin doğru
söylenişiyle Deli İbo, lakabına uygun bir tip. Eski mahallelerin olmazsa olmazı
sempatik delilerinden. “Hiç konuşmazdı. Kafasında yağ bağlamış kasketi,
sırtında perişan ceketi, elinde büyücek bir torba, bütün gün Bornova’yı dolaşıp
yerde bulduğu ıvır zıvırı toplardı. Cam parçaları, gazoz kapakları, eğri büğrü
dallar, değişik şekilli taşlar, kozalaklar, palamutlar, hayvan kemikleri…
Torbasına doldurduğu onca şeyi ne yapar, ne eder, nerede saklar, kimse
bilmezdi” diye anlatıyor yazar. Kimliği olmayan, yaşı bilinmeyen biri. Ama
mahallenin simgelerinden. Görmezseniz eksikliğini hissedersiniz.
Delibo’nun
kaybolma haberi eski mahalle çetesinin tekrar birbirlerini aramalarına vesile
olur. Bu vesile bahane olur, yıllardır evinden, mahallesinden, İzmir’den uzak
olan Yusuf da geri döner.
Uzun
yıllar mahpusluktan sonra çoktandır Konya’da bir hububat simsarına şoförlük
yapan Yusuf’un dönüşü sadece eve, mahalleye dönüş demek değildir. Öncelikle ilk
ve ebedi aşkı Yasemin’e, hayattaki tek yakını babasına ve çocukluk
arkadaşlarına dönüştür. Bu tip dönüşler de anıları canlandırır, kırgınlıkları,
küslükleri anımsatır ve bir takım hesaplaşmaları, barışmaları gerektirir.
Anılara dönüşle çocukluk ve gençlik çağları anımsanırken Yusuf’un iradi olarak
bir kaybeden olmayı seçmesinin, hapishaneye düşmesinin öykülerini de öğreniriz.
Nurdan
Gürbilek’in denemelerine konu olan “dönmek” bunları gerektiriyor kuşkusuz. Ama
aynı denemelere konu olan “kaçmak, kovulmak” da romanın meselelerinden. Yusuf
ilk bakışta büyük bir aşk kırgınlığıyla evini ve memleketini terk etmiştir.
Aslında dönmemek üzere gitmiştir ama Delibo’nun kaybolduğu haberi ile gelmesi ilk
olumlu işarette dönmeye hazır olduğunu da gösterir. Zaten geçmişle bağını
koparmamıştır, arandığında bulunacak uzaklıktadır.
Murat
Uyurkulak romanı iki düzlemde kurmuş, bir yandan anımsamalarla anlatılan geçmişe
doğru, diğer yandan Delibo’nun izini sürerken kronolojik yani geleceğe doğru.
Bunları çakıştırıp içiçe geçirerek kendine has anlatımını kuruyor.
Delibo’yu
arama bahanesi şimdi ünlü bir dizi yıldızı olan ilk ve ebedi aşkı Yasemin’le
buluşmasını, küs olduğu babası ile barışmasını sağlıyor. İlginç bir üçlü
oluşturup Delibo’yu birlikte arıyorlar.
Tabii
Delibo’nun aslında kim olduğu, neden arandığı da romanın merak unsurunu ve onu
aramak da macera kısmını oluşturuyor. Bir yandan Yusuf’un evini, mahallesini
terk etmesinin öyküsünü anı parçalarında okurken diğer yandan Delibo’nun
aranması sırasında Yusuf’un babası ve Yasemin’le hesaplaşıp yeniden dostluk
kurmasını okuyoruz.
Unutamamanın
acısını çeken, kaybetmeyi seçmiş kahramanlar Murat Uyurkulak’ın eserlerinin
alameti farikaları. Bu romanda da baş kahramanlar, hayatını ebedi aşkının
belirlediği Yusuf, gizli bir şair olan öğretmen babası Sefer Kavala, her zaman
önde, lider karakterli ilk ve tek aşkı Yasemin hem olumlulukları hem
olumsuzlukları içinde taşıyan halleriyle tipikleşiyor.
Uyurkulak
yine önceki kitaplarında olduğu gibi unutma, hatırlama, hakikat temalarını
tartışmaya açıyor. Sonuç olarak Delibo da hesaplaşma, yüzleşme, barışma romanı.
Uyurkulak İzmir’e, ilk romalarının mekanlarına dönüyor ama o romanlarından Delibo’nun
farkı daha sade ve rahat bir anlatımı olması. Yazarlığının farkını yaratmasına
rağmen bir süre sonra kendisine ket vuracağını bildiği üslup engelini aşmış,
şiirselliği terk etmiş, rahatlamış, bu da hem anlatıma, hem de öyküye yansımış.
Delibo’yu merakla, ilgiyle, keyifle okudum. (Hürriyet Kitap Sanat, 19.06.2020)
Yorumlar