İstanbul İşgalini neden anımsamak istemiyoruz?

Zaferleri, fetihleri anlatmayı seviyoruz ama yenilgileri, işgalleri anlatmaya gelince pek hevesli değiliz. Bu sadece bize mahsus bir şey değil, insanını doğasından gelen bir şey. Örneğin Çanakkale Savaşı’nda nasıl bir zafer kazandığımızı haklı olarak övünerek anlatıyoruz ama bu zaferden sadece üç yıl sonra Müttefik donanmalarının Çanakkale Boğazı’ndan tek bir kurşun atılmadan geçtiğini ve İstanbul Boğazı’na demirleyip şehrin işgalini başlattığını anımsamak istemeyiz.
Tarih 13 Kasım 1918. İngiliz, Fransız, İtalyan gemilerinden oluşan işgal güçlerine Yunanistan da katıldı. Sayıları 160’a varan gemilerden çoğu İngiliz 3626 asker karaya çıktı. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti fiili olarak işgal edilmiş oldu. Sonra da işgal güçlerinin komutanı olarak Fransız General d’Espèrey, atına binerek Beyoğlu’na çıktı. Törenler yapıldı, sevinç gösterileri tertip edildi ve şehir resmen işgal edilmiş oldu.
Fiili işgal yetmedi. İşgal donanması 16 Mart 1920 tarihinde toplarını padişahın ikametgahına Yıldız Sarayı’na çevirdi. Osmanlı meclisini kapatıp ve Sevr Anlaşması’nı sadrazam Damat Ferit Paşa’ya imzalattılar. İngiliz ve Fransız generaller beş yıl boyunca İstanbul’u zorbalıkla yönettiler, tüm muhalifleri hapis ettiler, milletvekillerini mecliste tutuklayıp sürgüne yolladılar. İstanbulluları açlık ve sefalete mahkum ettiler.   
13 Kasım 1918’de başlayan ve 6 Ekim 1923’de Türk Ordusunun şehre girişi ile sona eren İstanbul’un işgalinin öyküsü pek anlatılmaz, o yıllarda şehirde neler yaşandığı araştırılmaz, tartışılmaz. Tarihçiler tarafından işgal yıllarında yaşananlar hakkında çok az sayıda ama değerli araştırmalar yapılmış. Edebiyata yansıması ise daha az olmuş. İstanbul’un işgalini yazan edebiyatçılar şehirdeki yaşamdan çok milli mücadeleye katkısına yoğunlaşmışlar.
İstanbul’un işgalinin yüzüncü yılında bu araştırma eksikliği iki önemli eserle gideriliyor. Kitaplardan ilki daha önce mütareke dönemiyle ilgili önemli eserlere imza atan tarihçi Nur Bilge Criss’in öncülüğünde derlenen ‘100. Yılında İstanbul’un İşgal Günleri’. Kitapta Prof. Dr. Nur Bilge Criss, Doç. Dr. Abdurrahman Bozkurt, Prof. Dr. Ertan Eğribel, Dr. Devrim Vardar, Hamza Yardımcıoğlu, Mehmet Yüce, Turan Akıncı’nın incelemeleri yer alıyor. İncelemeler belgeler ve dönemden fotoğraflar ve haritalarla desteklenmiş.
İlber Ortaylı’nın önsözüyle başlayan kitapta araştırmacılar sadece İstanbul’un işgali ve bu işgalin yarattığı sonuçları incelemekle sınırlı kalmıyor, öncesi ve sonrasıyla Dünya tarihine etkilerini de ele alıyorlar. Kuşkusuz I. Dünya Savaşı Osmanlı da dahil büyük imparatorlukların dağıldığı, Dünya’nın yeniden paylaşıldığı, haritaların yeniden çizildiği çok önemli bir tarihi dönem. İmparatorlukların yerini ulus devletler alıyor. Kitapta yer alan incelemelerde bu değişimi ele alınarak İstanbul’un işgalini hazırlayan gelişmeleri anlatarak başlıyorlar anlatmaya. Böylelikle okur olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentini işgale varan gelişmeleri ayrıntılı olarak öğrenmiş oluyoruz.
İstanbul’un işgaline gerekçe olarak gösterilen gizli ve resmi anlaşmaların imzalanması, içerikleri, İstanbul’un işgalinin nasıl gerçekleştiği, İstanbulluların işgali nasıl karşıladığı, işgale karşı direnişin örgütlenmesi ayrıntılarıyla ele alınıyor. Tabii işgal yıllarında İstanbul’daki siyasi yönetim, işgal yönetimini oluşturan ülke temsilcilerinin aralarında yaşananlar, şehrin ekonomik durumu, işgal sırasında azınlıkların aldığı tavır, müslümanların yaşadıkları, işgalin basına yansıması gibi birçok önemli konu da ayrıntılı olarak anlatılıyor.
Benim gibi tarihimizi merak eden okurlar için çok kıymetli, doyurucu bir çalışma. Kuşkusuz kitapta yer alan incelemelerde getirilen tezler hakkında tarihçilerin farklı görüşleri, eleştirileri de olacaktır. Böylece cılız kaldığını düşündüğümüz İstanbul’un işgali hakkındaki literatür de büyümüş olacak.
Kitapta bir incelemesi yer alan Turan Akıncı’nın bugünlerde yayımlanan ‘İşgal’ adlı çalışması da bu alana önemli bir katkı. İstanbul hakkındaki kitaplarıyla tanıdığımız Turan Akıncı’nın daha önce Osmanlı’nın son dönemlerini ele aldığı Sürgün, Suikast ve İsyan kitapları yayımlamıştı. Turan Akıncı’nın 504 sayfalık İstanbul’da Yabancı Güçler (1918-1923) alt başlıklı ‘İşgal’i sanıyorum bu dönemi ele alan en kapsamlı çalışma. Turan Akıncı olabildiğince çok kaynaktan yararlanarak akıcı bir anlatımla anlatmış işgal yıllarını.    
Turan Akıncı da İstanbul’un İşgali’ni getiren tarihsel gelişmeleri ele alarak anlatmaya başlamış. İstanbul’un işgali Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirirken yeni bir Türk devletinin kuruluşunun da başlangıç noktası oluyor. İşgal altında Kurtuluş Savaşı örgütleniyor. Mustafa Kemal Paşa Pera Palas’ta Anadolu’ya geçiş planları yapıyor. Osmanlı Meclisi kapatılıp parlamenterler Malta’ya sürgün edilirken Bandırma Vapuru Samsun’a hareket ediyor. İstanbul’un işgalinin fiiliyken resmi hale gelmesinde kuşkusuz Anadolu’da başlayan hareketin etkisi de var. Turan Akıncı bu ilişkiyi, Anadolu Hareketi’nin gelişimini de İstanbul’un işgaliyle bağlantılı olarak inceliyor.  
Şehirde yaşananlar da ilginç. Tutuklamalar, sürgünler, resmi ve gayri resmi binalara el koyulması, haberleşme sisteminin kontrolü, ağır sansür ile işgal sistemli bir terör halini alıyor. Gayrimüslimler işgal kuvvetlerinin üniformasını giyip polislik yaparken, Müslümanlar şehrin içinde ancak pasaportla dolaşabiliyor. Memurların maaşları ödenemiyor. Açlık, işsizlik, yüksek enflasyon gibi gelişmeler de halkın yaşamını olumsuz anlamda etkiliyor. Bu sırada Rum patrikhanesi Ayvansaray, Balat, Cibali ve Fener’de Kurtarılmış Yunanistan adını verdikleri devlet kurduklarını ilan ediyor. Bir yandan da Anadolu’daki kurtuluş hareketine destek veren gizli örgütler çalışıyor. Bunlar yaşanırken İstanbul büyük göçler alıyor. Balkanlardan göçen halka Sovyet devriminden kaçan asker ve sivil Beyaz Ruslar katılıyor. İspanyol Gribi salgını da hayat şartlarını iyice ağırlaştırıyor.
Beş yıl süren çok ilginç bir zaman diliminde yaşananlar Türkiye’nin geleceğini de, dünya tarihini de belirlemiş. Hem Nur Bilge Criss’in derlediği ‘100. Yılında İstanbul’un İşgal Günleri’ hem de Turan Akıncı’nın ‘İşgal’i bir devrin kapanıp yeni bir devrin başlamasına neden olan dönemin tarihinin ayrıntılı olarak öğrenilmesini sağlayacak kıymetli çalışmalar. (Hürriyet Kitap-Sanat, 24.07.2020). 

Yorumlar