100 yıl sonra Ömer Seyfettin


Türkiye’de öykü türünün kurucu yazarı Ömer Seyfettin’dir. Ömer Seyfettin kuruculuğuyla edebiyat tarihinde kalmamış, her zaman eserleri en çok basılan ve çok okunan bir yazar olmuştur. İnternet kitapçısı babil.com’un verilerine göre 153 yayınevinden 674 Ömer Seyfettin imzalı kitabı şu anda satışta. Hemen her gün “yeni” bir Ömer Seyfettin kitabı yayımlandığını görmekteyiz. Bunda kuşkusuz, Ömer Seyfettin’in eserlerinin telif hakları koruması dışında kalmış olması ve eserlerinin bütünlüğünün koruması görevinin ilgili yasayla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda olmasına rağmen görevini yerine getirilmemesi de etkilidir. İsteyen istediği gibi Ömer Seyfettin’in öykülerini bir araya getiriyor, değiştiriyor, kısaltıyor, dilini ve anlatımını değiştirebiliyor, hatta eklemeler yapıyor. Bitmeyen bir yağma söz konusu.

Ömer Seyfettin'in hakkında birçok kitap hazırlandı, makale yazıldı, sempozyumlar, çalıştaylar ve paneller düzenlendi. Tezler yazıldı, anı kitapları yayınlandı ve dergiler özel sayılar çıkardı. “Giriş, gelişme ve sonuç bölümlemeli, olayı ön plana çıkaran, karakter tahlili ve mekân tasvirini geri planda tutan hikâyeyi”, Batılı öykü tarzını Türk okuyucusuna tanıtarak öykünün kurucusu olmasına rağmen hak ettiği değer verilmeyerek Ömer Seyfettin’in öykülerinde işlediği konularla sınırlı kalındığı, daha çok eserlerine yansıyan siyasi görüşlerine yoğunlaşıldığı görülüyor.

1950’lerden sonra ise Ömer Seyfettin’in öyküleri, yeterince derinlikli bulunmamış ve güdümlü bir sanat anlayışı olduğu, estetikten yoksun olduğu, aşırı milliyetçi bir anlayışla yazdığı düşünülerek küçümsenmiş ya da görmezden gelinmiş. Bu anlayış günümüzde de kısmen sürüyor. Diğer yandan da ders kitaplarına da giren, sade bir dil ve akıcı bir üslûp kullandığı için kolay okunan çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı hikâyelerinden dolayı çocuk yazarı olduğu kanısına kapılıp onu yanlış değerlendirenler de çok. Tabii ki Tahir Alangu’nun biyografisi ve Necati Mert’inki gibi nadir çalışmaları ayrı bir yere koymak gerek.   

Ömer Seyfettin’in 36 yıl yaşamış. Kısa yazarlık hayatında şiir, mensur şiir, hikâye, tiyatro, makale, deneme, fıkra gibi türlerde 503 eserinin yayınlandığı tespit edilmiş. Bunların 165’i hikaye türünde. Ömer Seyfettin'in çoğu dergilerde kalan eserlerinin külliyat halinde yayımlanması eskilere dayanıyor. Hikâyeleri ilk kez 1938’de Ali Canip Yöntem’in derlemesiyle dokuz cilt olarak yayınlanmış. Daha sonra Muzaffer Uyguner, Tahir Alangu ve Nazım Hikmet Polat gibi araştırmacıların Ömer Seyfettin külliyatını derleme çalışmaları olmuş. Bu çalışmaların en önemlilerinden birini Hülya Argunşah yapmış, 1999-2001 arasında yayınlanan Ömer Seyfettin-Bütün Eserleri adıyla yedi ciltlik bir külliyatta toplamıştı. Yapılan her yeni çalışmada külliyatın gelişip genişlediğini görüyoruz. Çünkü Ömer Seyfettin’in çalışmalarının çoğu dergilerde kalmış ve yazar çok fazla takma ad kullandığı için bunları tespit edip derlemek kolay değil. Argunşah her yeni baskıda külliyatın gelişmesini bu nedene bağlıyor. Ömer Seyfettin'in vefatının yüzüncü yılında genişleyen külliyatın ilk verimlerini ‘Ömer Seyfettin Hikayeler’ adıyla, toplam 1676 sayfalık iki ciltte okuyoruz. Külliyat diğer türlerdeki eserler kitaplaştırılarak sürecek. Hülya Argunşah, metinleri önce türüne göre ayırmış, sonra ilk yayım tarihlerine göre sıralamış. Ayrıca metinler ilk yayımlandığı yer ve yazarın hangi ad ya da imzasıyla yayımlandığına dair bilgiyle birlikte verilmiş, bazı konular da notlandırılmış.

Hülya Argunşah’ın çalışması Ömer Seyfettin’in bütün öykülerini bir araya getirmekle kalmıyor, onları ilk yayımlandıkları biçimlerine döndürmeyi de amaçlıyor. Ömer Seyfettin’in on yıl gibi kısa süreye sığan olağanüstü veriminde geçirdiği değişimi de bütün olarak görmüş oluyoruz. Dilindeki sadeleşme, öykü anlayışındaki değişim de net olarak beliriyor.  

Ömer Seyfettin içten ve sade anlatımı, döneminin toplumsal olaylarını ve yaşamını gerçekçi bir bakışla yansıtması, siyasi konuları çekinmeden ele alması, karakter ve tip yaratımında başarısı, olay örgüsü teknikleriyle her zaman ve çok okunan klasikleşmiş öykülere imza atmış. Öykülerini orijinallerinden okumak bu edebi tadı daha da artırıyor ve Ömer Seyfettin’in önemini daha iyi anlamamızı sağlıyor.  (Hürriyet Kitap Sanat, 11.09.2020)   

Yorumlar