İnsan belleği seçici, ayıklayıcı. Geçmişi güzel mutlu anılarla anımsıyoruz. Sıkıntılar, dertler, tasalar ise belleğimizin derinliklerinde onları uyarıcı bir gelişme bekliyor. Bu anımsatıcı bir anı, bir şarkı, bir film ya da bir kitap olabilir. Mete Kaan Kaynar’ın hazırladığı ‘Türkiye’nin 1970’li Yılları’ benim için bu nitelikte bir kitap oldu. Kırk elli yıl geriye, çocukluk, ilk gençlik çağlarıma döndüm.
Ayfer Tunç kendi anılarından yola çıkarak 70’li
yıllardaki günlük hayatı “Saklambaç oynayan kaleye mum dikerdi.
Gazoz kapağı biriktirilirdi. Dört ortalı harita metot defterleri, kırmızı mavi
pelür kâğıtlarla kaplanırdı. Demirbank iyi günler diler, televizyonda Uzay
Yolu, Kaçak, Tatlı Cadı oynardı. Mandolin kurslarına gidilir, bahçelerde
pikaplar çalınır, Türk filmlerinde çocuklar "Size baba diyebilir miyim
amca?" derlerdi. Orlon hırkalar ve jarse elbiseler giyilir, gümüş künye
takılır, her yaş gününde fotoğrafçıda aile fotoğrafı çektirilirdi. Hatıra
defterlerine "Kalbin kadar temiz defterinden..." diye başlanır, anket
defterinde "ıssız ada" sorulurdu. "Evlenmeden olmaz"dı. Telgraf
çekilir, Adana'ya çık aradan denirdi, çamaşırlar santrifüjlü makinede yıkanır,
evlere divan kurulur, sokakta yoğurtçular gezerdi. 70'ler "tutumluluk
çağı"ydı, yanan iki lambadan birinin söndürüldüğü, kurşun kalemlerin bir
arpa boyu kalana kadar kullanıldığı yıllar,” diye anlatır "Bir
Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek"de. Ayfer Tunç’un anlattıkları benim
de özlemle andığım çocukluğum, 70’lerdeki gündelik hayatımızdır.
‘Türkiye’nin
1970’li Yılları’nda ise anımsamak istemediklerimiz, belleğimizin
derinliklerinde sakladıklarımız gün ışığına çıkarılıyor. Çocuklar neşeli
çığlıklarla oyuna koşarken aynı sokaklarda anne babalarımızın tüp kuyruğunda
beklediğini, işçilerin greve çıktıklarını, üniversiteli gençlerin birbiriyle ya da
polisle silahlı mücadeleye girdiklerini ve öldürüldüklerini hatırlatıyor.
Türkiye’nin
yakın tarihine bakarsak 70’li yıllar siyasi ve toplumsal yapıda önemli bir
kırılma ve değişim dönemi. 12 Mart 1971 muhtırası ile başlayan 12 Eylül 1980
darbesi ile biten bu on yıl Türkiye’nin bugününü de belirleyen çok yoğun bir
dönem. ‘Türkiye’nin 1970’li Yılları’nın kapağında yer alan Süleyman Demirel ve
Bülent Ecevit dönemin esas oyuncuları gibi görünse de başrolün askerlerde
olduğu anlaşılıyor kitaptaki makalelerden.
1120
sayfalık bu kapsamlı çalışmada 48 yazar 70’li yılları iç ve dış politika,
iktisat, emek hareketi, din, basın, kamu yönetimi, edebiyat, popüler müzik,
sinema ve sporu odağa alarak değerlendiriyor. “12 Mart Muhtırası, Anayasa
değişikliği, hürriyet gömleğinin daralması, radikalleşme… Ecevit, Kıbrıs
Bunalımı, TÜSİAD, 24 Ocak kararlarına giden yol… Süleyman Demirel, Milliyetçi
Cephe Hükümetleri, anti-komünist şahlanış, Aydınlar Ocağı… Alparslan Türkeş,
Ülkücü Hareket, komünizme karşı paramiliter mücadele… Necmettin Erbakan, Millî
Nizam, Millî Selamet, Akıncılar, mücahitler… 15-16 Haziran, Kanlı 1 Mayıs,
Maraş Katliamı, “darağacında üç fidan”… DİSK, İlerici Kadınlar Derneği, emek ve
kitle örgütleri…” kitabın arka kapağına yansıyan konular. 70’lerin önemli
isimleri Nihat Erim, Ferit Melen, Naim Talu, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel,
Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan da portreleriyle yer alıyor. Fazlası var
eksiği yok ama belki birkaç konu eklense iyi olurdu demeden duramayacağım.
70’li yıllarda Dünya ne durumdaydı bu durum Türkiye’ye nasıl yansıdı, kronolojik
de olsa anlatılsa iyi olurmuş. Ayfer
Tunç zaten kapsamlı bir şekilde yazdı diye gündelik hayat ihmal edilmiş
olabilir ama yine de bu konuda bir makale ihtiyacı var. Darbelerle hayat
biçimimizin nasıl değiştirildiği daha iyi kavranırdı. Müzik, sinema ve hayatta
arabesk, başlı başına bir konu olabilirdi. 70’lerde tiyatronun yaşamımızda önemli
bir rolü vardı. Gazanfer Özcan’a, Nejat Uygur’a gülerken AST’la, DAST’la siyasi
bakış açısı ediniyorduk. Edebiyat denilince de aklımıza romanlar değil şiir
geliyordu. Çünkü duvarlara slogan olarak dizeler yazılıyordu.
‘Türkiye’nin 1970’li Yılları’ hacimli bir ansiklopedi cildi kalınlığında değerli bir çalışma ve Mete Kaan Kaynar’ın ‘Türkiye’nin 1950’li Yılları’ ve ‘Türkiye’nin 1960’lı Yılları’ çalışmaları ile birlikte Türkiye’nin yakın tarihi ansiklopedisinin de önemli bir parçası. O yılları araştırmak ya da anımsamak isteyenler için ilk başvuru kaynağı. (Hürriyet Kitap - Sanat, 20.11.2020)
Yorumlar