1980 yılı olabilir. Bir sabah erkenden Cağaloğlu’na gidiyordum. Eminönü’nde Harem’e giden arabalı vapura koşan bir adam gördüm. Siyah pelerinli, simsiyah giyinmiş, beyaz – gri saçlı, keçi sakallı, ince, narin biri. Özdemir Asaf diye düşündüm.
Özdemir Asaf’ın Cağaloğlu Yokuşu’nda bir matbaası
olduğunu, kendi şiir kitaplarını orada bastığını duymuştum. Hatta bir arkadaşım
yokuştaki küçük bir dükkanı “Burası Özdemir Asaf’ın matbaası” diye göstermişti.
Biyografisinde “Sanat Basımevini (1950) ve Yuvarlak Masa Yayınlarını (1955) kurdu.
Yuvarlak Masa Yayınları 1970’te kapandı. 1971’de Bebek’te Şimdi isimli biblio
barı açtı ve 1980’de kapatıncaya kadar burayı işletti” yazıyor. Matbaa
ve yayınevi çoktan kapanmış olduğuna göre büyük bir olasılıkla o sabah erken
saatte gördüğüm kişi Özdemir Asaf değildi. Tabii bir başka vesileyle, örneğin
dostlarıyla buluşmak için Gazeteciler Cemiyeti’nin lokaline gelmemiş ve gece
uzayıp sabahı etmemişse. O zamanlar Cağaoğlu, gazetelerle, matbaalarla, yayınevleri
ve kitapçılarla gece gündüz yaşayan bir yerdi.
Özdemir Asaf, o sabah erken saatte hayatıma dahil
oldu. Daha önce başta Lavinia birkaç şiirini okumuştum ama kitaplarını
edinmemiştim. 1950’lerde çok meşhur olduğunu, şiir matinelerinin yıldızlarından
olduğunu biliyordum. Beyazıt’ta Sahaflar Çarşısı’nda kitaplarının izini sürdüm.
İlk edindiğim kitabı “Çiçekleri Yemeyin”, Bilgi Yayınları 1975 baskısı.
Özdemir Asaf, kendine özgü şiir çizgisi olan bir şair.
Yaşadığı zamanların şiir anlayışlarından esintiler bulsanız da genelinde hiçbir
akıma yüz vermeden kendi şiirini kurduğunu görüyorsunuz. Özdemir Asaf’ın
şiirleri kısa, öz, bir nefeste söylenilebilen uyumlu yapıları ile kolayca
ezberlenen ve akılda kalıcı dizelerden oluşur. İçerik açısındansa özellikle
gençlik çağlarını yaşayan ve kendilerine doğru bir hayat felsefesi arayan,
hislerine tercüman olabilecek dizeler arayanlar için bir başvuru kaynağı
gibidir.
Özdemir Asaf sessizce hayatımızdan çekilmişti. Ama
ölüm birçok şairin başına geldiği gibi onu unutturmak bir yana hayattayken tattığından
çok daha yaygın bir üne kavuşturdu. Ailesinin çabaları ve Adam Yayınları’nın
özenli baskıları yaygın olarak okura ulaştırabilmesi sayesinde tekrar dillerden
düşmeyen bir şair oldu. Kültleşti, ikonlaştı.
“Benim
hikâyelerim sizin hikâyelerinizdir. Ben kendi hikâyelerimi sizinkilerin arasına
serpiştirdim,” demiş. Akılda kalıcı, kolayca söylenebilen şiirlerinin çok
geniş kitlelerce benimsenmesinde sanırım bu nitelik önemli yer tutuyor. Herkes
kendi yaşamından, duygularından parçalar buluyor üstadın şiirlerinde. Çünkü
herkes aşk, yalnızlık, ölüm gibi durumları yaşadığında şiire sarılıyor ve bu
sarıldığı şiirlerin Özdemir Asaf’tan olması şaşırtıcı değil. (Kafasına Göre Dergisi, Ocak - Şubat 2021)
Yorumlar