“Hasan Âli Yücel, modern Türkiye’nin en uzun süre görev yapmış eğitim ve kültür bakanıdır” diye başlıyor Tanıl Bora’nın ‘Hasan Âli Yücel’ biyografisi. Cümlede eğitim ve kültüre ayrı ayrı vurgu yapılmasına dikkatinizi çekmek istiyorum. Kültürü hep görmezden geldiğimiz için genel kanı ve söyleyiş kitabın arka kapağındaki gibi Hasan Âli Yücel’in “Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli eğitim bakanı” olduğudur. Süre uzunluğu açısından doğru ama niteleme açısından yanlış bir tanımlama. Maarif’in sözlük anlamı “bilgi ve kültür” yani bu sözcüğü öztürkçeleştireceksek “eğitim” dememiz yanlış. Zaten bakanlık “milli eğitim” adını alınca hızla kültür faaliyetlerinden kopuyor ve kültür 70’li yıllara, 12 Mart Darbesi’ne, “ilk kültür bakanı” Talat Sait Halman’ın atanmasına dek unutuluyor.
Bu vurgulamayı yapmamın
nedeni Hasan Âli Yücel’i doğru tanımlama, anlama arzusundan geliyor. Zira
yaşarken de, ölümünden sonra da hep kasten yanlış anlaşılmış biri. Maarif
sözcüğü onun ilgi alanlarını ve çalışma dünyasını çok iyi tanımlayan bir
sözcük. Hasan Âli Yücel hem kültür hem de eğitim alanlarında çalışmış, önemli
işler başarmış, bu nedenle de seveni de, nefret edeni de çok olmuş.
Hasan Âli Yücel deyince
aklımıza ilk olarak Köy Enstitüleri gelir ama o aynı zamanda kendi adıyla
anılan Dünya klasiklerinin yayınını sağlayan bakandır. Bu iki büyük iş onun
eğitimci ve kültür insanı olma yanlarını ifade etmesi açısından önemli ama
Hasan Âli Yücel’in yaşamı sadece bunlardan ibaret değil.
“Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli eğitim bakanı” olmanın nasıl bir
önemi olduğunu ise Milli Eğitim Bakanları’nın listesindeki görev sürelerine
bakınca anlıyoruz. Eğitim cumhuriyet kurulduğundan beri hep çözülemeyen temel
bir sorun olmuş. Bir türlü kalıcı bir eğitim politikası belirlenememiş. Hasan Âli Yücel,
cumhuriyetin 22. eğitim bakanı. İlk maarif bakanın atandığı 4 Mayıs 1920’den
Yücel’in göreve geldiği 28 Aralık 1938’e dek, 18 yılda 21 bakan görev yapmış.
Yani bakanların ortalama görev süresi bir yıl bile değil. Hasan Âli Yücel, 5
Ağustos 1946’ya kadar, 7,5 yıla yakın görevde kalmış. Hasan Âli Yücel bir
istisna, ondan sonra da durum değişmemiş, 1920’den günümüze, 100 yılda 75 bakan
göreve gelmiş. MEB’e neden bakan dayanmadığı ayrıca incelenmesi gereken önemli
bir konu. Böylece eğitim politikamızda neden istikrar sağlanamadığı da
anlaşılabilir.
Hasan Âli Yücel’e
dönersek böyle netameli bir görevde bu kadar uzun süre kalabilmesinin onun iyi,
hatta efsane bakan olmasının yanında kişisel özelliklerinden de kaynaklandığını
anlıyoruz. Tabii bunu anlamak için de Yücel’le ilgili kalıplaşmış kanıları bir
yana bırakıp yaşam öyküsünün ayrıntılarına girmek, yaptığı işler yanında
kişiliğini, yaşam felsefesini anlamak gerekiyor ki bunu da Tanıl Bora ‘Hasan Âli Yücel’
biyografisinde yapmış.
Hasan Âli Yücel’in derviş
gönüllülüğü, Yaşar Nabi Nayır’ın “Aklıyla batıda, gönlüyle doğuda olan bir
düşünce adamı”, Abdülbaki Gölpınarlı’nın “Mevlana aşığı”, Fikret Adil’in “Tap taze, canlı ve diri…
çevresi ile yakından ilgilenir, hareketli ve meraklı” tanımlarının ne kadar
doğru olduğu net olarak ortaya çıkıyor. Cumhuriyet ideolojisine gönülden bağlı,
kişiliğine uygun olarak herkesi hoş tutmaya çalışan, orta yolcu anlayışta bir
yönetici ama son kertede partisine ve liderlerine sadık. Ama siyaset hiçbir
şeye sadık değil ve tüm varlığıyla bağlandığı liderinin ve partisinin onu iftiralara
uğrarken yalnız bırakması, dost bildiklerinin kadir bilmezlik, vefasızlıkları
da başta politikacılar ve yöneticiler olmak üzere hepimiz için bir hayat
dersi.
Tanıl Bora çalışmasını
‘entelektüel biyografi’ diye tanımlamış. Tamamen yazılı, basılı kaynaklardan
yola çıkmış. Hasan Âli Yücel’in yaşam öyküsünden çok düşünsel etkinliğine
mercek tutmayı hedeflemiş. Tüm yazdıklarını, hakkında yazılanları ayrım
yapmadan incelemiş, malzeme olarak kullanmış. Ama bu Hasan Âli Yücel’in özel
hayatı anlatılmıyor demek değil. Yaşam öyküsü kişiliğini, kişiliği yaşama
bakışını, yaptığı işleri belirliyor.
Kitabın ikili bir yapısı
var, kısımlar ve bölümlerden oluşuyor. Kısımların ilk bölümlerinde Hasan Âli
Yücel’in yaşam öyküsünü anlatırken, ikinci bölümlerde düşünsel dünyasına
yoğunlaşıyor. Din, milliyetçilik, Türkçülük, Kemalizm, hümanizm, antikomünizm
hakkındaki görüş ve inançlarının Hasan Âli Yücel’in yaşamını ve yaptıklarını
nasıl belirlediğini onun kendi yazdıklarından yola çıkarak anlatıyor. Çünkü
Yücel, eğitim ve kültürde öncü ve belirleyici konumu, akıllardan silinmeyen
bakanlık icraatı,
tek-parti döneminin önde gelen siyasî şahsiyetlerinden olmasının yanında ömrü
boyunca kalemi elinden bırakmamış, şiirleri, eğitim alanında incelemeleri olan,
kitaplar, makaleler, köşe yazıları yazmış çalışkan bir yazar.
532
sayfalık çalışmasında Tanıl Bora kapsamlı bir biyografi ortaya çıkarmış.
Üstelik bunu Hasan
Âli Yücel’le ilgili olarak sempati ya da nefretle değil empati kurmaya, doğru
anlamaya çalışarak yapmış. (05.02.2021, Hürriyet Kitap-Sanat)
Yorumlar