Her Kuyuda Bir Yusuf’da altı renkli adamın, altı farklı hayatın öykülerini anlatıyor Beşir Ayvazoğlu. “Her kuyuda kaybolmuş bir Yusuf gizlidir; / ne yazık ki gelip geçen kafilelerde onu keşfedecek nazar sahipleri yok,” anlamına gelen bir beyit kitaba esinini vermiş. Şairi bilinmeyen bu beyitten yola çıkarak bir zamanlar şöhret sahibi olsalar bile unutulmuş değerli insanları gün ışığına çıkarıp yeniden tanıtmak gerektiğini düşünmüş Ayvazoğlu. Bu iş de sonuçta kuyudan Yusuf çıkarmaya benzer.
Beşir Ayvazoğlu kitapta Cinuçen Tanrıkorur, Nuri Arlasez,
Hakkı Süha Gezgin, Hasan Ferit Cansever, Florinalı Nâzım ve Hânende Nedim’in
hayatlarına odaklanıyor. Onların hayatlarına belgeler ışığında yakınlaşıp,
anılarla ve anekdotlarla zenginleştirdiği portrelerini ortaya çıkarmış. Aralarında
tanışıp dost oldukları da var, sadece eserlerinden, hatta hakkında yazılanları
okuyup portrelerini kaleme aldıkları da var. Dikkatli ve titiz çalışma, tatlı
dilli anlatım bu mesafe farklarını ortadan kaldırıyor.
Udi ve bestekâr Çinucen Tanrıkorur’u bizim kuşaklar
öncelikle o eşsiz ismiyle anımsar. TRT radyolarının tek seçenek olduğu yıllarda
onun adını sık sık duyardık anonslarda. Tanrıkorur’un ne kadar değerli bir
insan olduğunu ise ancak çok sonraları anlayacaktım birçokları gibi. Eserlerini
de dinlemiştim.
Ayvazoğlu, Çinucen Tanrıkorur’un ud icrasında virtüöz
olduğunu, getirdiği yenilikleri, Türk ve Batı müziği üzerine yaptığı
çalışmaları, yazdığı kitapları anlatmakla kalmıyor onun özel hayatının
ayrıntılarına da giriyor. Titiz, mükemmeliyetçi, müşkülpesent biriymiş. Oğluna
“Çinucen” adını koyan babasının renkli hayatını da öğreniyoruz. Ve babasının
tüm direnişine rağmen azmedip alanında başarıyı nasıl yakaladığının öyküsünü
okuyoruz. İyi bir mimar ama büyük bir müzik insanı olmuş. Gerçek bir başarı
öyküsü Çinucen Tanrıkorur’unki.
Nuri Arlasez de Ayvazoğlu’nun yaşarken yakından tanıdığı
kişilerden. O da aklına koyduğunu yapanlardan, ilgi alanlarının peşinde
tutkuyla koşanlardan. Ortada görünmeyi pek sevmeyen, kendi dünyasında yaşayan biri.
Yaşarken sadece ilişki kurduğu sahaflar, kütüphaneciler, çok yakın dostları
tanımış Arlasez’i ve Türk kültürü için ne kadar önemli bir iş yaptığını
anlamışlar. Nuri Arlasez, Hint Felsefesine ilgisi nedeniyle hukuk eğitimini
yarım bırakmış gerçek bir entelektüel olmasının yanında koleksiyonları ile çok
daha önemli bir rol sahibi kültürümüz üzerinde. Hızla kaybolup yiten kültür
kaynaklarımızı toplamış ömrü boyunca. Yaşamının sonunda değerini bileceğini
düşündüğü kurumlara bağışladığı yazma kitap, ferman, vakfiye, işleme
koleksiyonları günümüz kültür varlıklarını oluşturuyor.
Hakkı Süha Gezgin, öncelikle İstanbul Erkek Lisesi’nin
efsane edebiyat öğretmeni olarak tanınmış, birçok ünlü yazarın öğretmeni ve sonra
dostu olmuş. Ama günümüzde döneminde dergilerde yazdığı ve Beşir Ayvazoğlu’nun
derlediği edebiyatçı ve musikişinasların portrelerinin toplandığı kitaplarıyla
biliyoruz Gezgin’i. Bir “muharrir” olarak ismi Vakit gazetesiyle özdeşleşmiş.
Beşir Ayvazoğlu, Gezgin’in soyadını edinmesine vesile olan merakını da,
neyzenliğini de, evinin nasıl bir müzik mahfeli haline geldiğini de anlatıyor.
Büyük mimarımız Turgut Cansever’in babası Dr. Hasan Ferit
Cansever de kuyuda kaybolmuş Yusuf’lardan. Vejeteryanlığı ile meşhur olan
“etyemez Türkçü” Cansever fedakâr bir hekimmiş. Yıllarca savaş cephelerinde
görev yapmış. Alanında uzmanlaşırken muayenehanesinin kapılarını ücretsiz
olarak yoksullara açık tutmuş. Türk Ocağı’nın kurucularından olan Hasan Ferit
Bey’in arkadaşlarından farklı Türkçülük anlayışı nedeniyle yaşadıkları da
ilgiye değer.
Beşir Ayvazoğlu daha önce “Kâinatça Tanınmış Türk Şiir Kralı” Florinalı
Nâzım’ın yaşam öyküsünü bir kitap boyutunda ele almıştı. “Kabiliyetleri çok
sınırlı, fakat ihtirası sınırsız bir şair” olarak tanımladığı Florinalı Nâzım
hakkındaki araştırmalarının sürdüğü anlaşılıyor. Florinalı Nâzım gerçekten de
“başlı başına bir fenomen”.
“Boğaziçi bülbülü” olarak tanınan ve günümüze hiçbir ses
kaydı ulaşmayan Hanende Nedim’in yaşam öyküsü ise filmlere konu olabilecek
ilginçlikte. Boğaziçi ve mehtap alemleri anlatılırken sıkça adı geçen, benzerinin
dünyaya bir daha gelemeyeceği iddia edilen bir hânende. Sadece sesinin
güzelliği ve gürlüğüyle ün kazanan Nedim’in Said Halim Paşa’nın kız kardeşi Prenses
Zehra Hanım’la olaylı evliliği Ayvazoğlu’nun deyimiyle “zayıf karakterli” bu
hanendenin kaderini de belirlemiş. İlginç olduğu kadar hazin de bir yaşamı
olmuş Hanende Nedim’in.
Otuzla yetmiş sayfa arasında değişen kapsamlı makalelerden
oluşuyor Her Kuyuda Bir Yusuf. Her makalede unutulmak tozlarından arındırılan
bir değerimizi yeniden anımsıyoruz. Bizzat tanıklıklar, anılar, hoş anekdotlar
eserin lezzetini daha da artırmış. Biyografi denilince ilk akla gelen yazar olan
Beşir Ayvazoğlu keyifle, merakla okunan, çok şey öğrenilen ve belge değeri ile
yeni çalışmalara kaynaklık edecek bir eser ortaya çıkarmış. (29.10.2021, Hürriyet Kitap - Sanat).
Yorumlar