Almanya “yeni” vatan


“Biz işgücü çağırdık ama insanlar geldi,” Max Frisch’in bu cümlesi aslında 60 yıldır Almanya’da yaşananların tam bir itirafı. 30 Ekim 1961’de Almanya ve Türkiye arasında imzalanan sözleşmeden sonra ellerinde bir bavul, tek bir kelime bile Almanca bilmeden Münih garına inen vatandaşlarımızın niyeti bir süre çalışıp para biriktirmek ve evlerine dönmekti. Onları ülkelerinin kalkınmasına destek olsunlar diye çağıranlar da aynı fikirdeydi, kısa bir süre sonra döneceklerini düşünüyorlardı ve gelenleri “misafir işçi” diye adlandırdılar.  Ama iki taraf için de evdeki hesap çarşıya uymadı. Gelenler kısa sürede ülkelerine dönmedi, dilini ve kültürünü bilmedikleri Almanya’da kalıp ailelerini yanlarına aldılar. Çağıranlar da onların geçici değil kalıcı olduklarını anlayamadı, uyum sağlamalarını kolaylaştıracak doğru politikalar üretemedi.

Türkiye – Almanya İşgücü Anlaşması’nın üzerinden 60 yıl ve üç kuşak geçti. Bir gün Türkiye’ye dönecekleri düşüncesi ile bavulları hazır bekleyen, bu nedenle “bavul çocukları” diye adlandırılan misafir işçilerin çocukları sürekli dışlanıp ötekileştirilse de Almanya’yı yeni vatan haline getirmeyi başardı. Özcan Mutlu, “Almanya Nasıl Vatan Oldu?”da bu bavul çocuklarının başarı öykülerini anlatıyor.

Özcan Mutlu da bir bavul çocuğu. Onunki de bir başarı hikayesi. Dedesi Almanya’ya misafir işçi olarak gelenlerin ilklerinden olmuş. Sonra ailesini yanına almış. Özcan Mutlu bu dedenin torunu olarak Almanya’da büyümüş, yetişmiş ve geleceğini orada belirlemiş. Biyografisi şöyle; “Özcan Mutlu, 1968’de Kelkit’te doğdu. 1990’da Alman vatandaşı oldu ve Yeşiller partisinden siyasete atıldı. Berlin’de, 1992-99 arasında Kreuzberg belediye meclisinde, 1999-2013 arasında milletvekili olarak eyalet meclisinde yer aldı. 2013-17 arasında 18. dönem federal milletvekilliği yaptı. 2019’da Türk-Alman Dostluk Federasyonu (Deutsch-Türkische-Freundschaftsföderation) Kybele Ödülü’nü kazanan Mutlu, 2020’de Almanya UNESCO komisyonu üyesi seçildi.”

Özcan Mutlu, Anne babaları 60 yıl önce misafir işçi olarak Almanya’ya giden 27 Türkiyelinin başarı öykülerini anlatıyor bize.  Kitap Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in önsözü ile başlıyor. Cumhurbaşkanı Steinmeier, “Onların her biri ülkemizin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki ekonomik kalkınmasına ve refahına katkıda bulundu. Onların her biri toplumumuzu zenginleştirdi ve bugün de hâlâ zenginleştirmeye devam ediyor. Onların her biri Almanya’nın bir parçası! Onların her biri bize ait” diyor önsözde.

Özcan Mutlu, hepimizin hemen aklına gelebilecek BioNTech aşısının mucitleri Uğur Şahin ve Özlem Türeci ile başlamış kitaba ama yazarlar ve sanatçılar yerine farklı meslek alanlarında büyük başarılara imza atmış kişilere yönelmiş. Eyalet bakanı, büyükşehir belediye başkanı, yapay kalp uzmanı, Michelin yıldızlı şef, televizyonda moderatör, hava durumu uzmanı, avukat, köşe yazarı ve yorumcu, psikiyatri profesörü, radyo kanalı kurucusu, sendikacı, atlet, Dünya ikincisi karateci, Avrupa Parlamentosu milletvekili, bakanlık müsteşarı, rektör yardımcısı, diplomat, parti sözcüsü, üst düzey yönetici, ilçe inşaat grup amiri, semt yöneticisi, talk show sunucusu, yatırımcı, caz şarkıcısı… Özcan Mutlu, bavul çocuklarının sadece edebiyat ve sanatla sınırlı kalmayıp Almanya’daki hemen her meslek alanında söz sahibi olduğunu, birer başarı hikâyesinin kahramanı olduklarını gösteriyor söyleşilerde.

Bu başarı öykülerinde sürekli vurgulanan Türkiye kökenli olsalar da yaşadıkları yerle özdeşleştirmeleri, kendilerini Goslar’lı, Köln’lü, Berlin’li, Hamburg’lu olarak kabul etmeleri. Almanya’yı vatanları olarak kabul edip başarıları ile vatanlarına katkıda olduklarının bilincinde olmaları…

Kitapta tanıdığımız her isim çok çalışarak, azmederek bulundukları konuma gelmişler. Başarıyı yakalamaları kolay olmamış. Alman akranlarından her zaman daha dezavantajlı olmuşlar. Önlerine engeller çıkarılmış, üniversite yolu tıkanmış, gizli ya da açık bir bicimde ayrımcılığa uğramışlar, dışlanmışlar, ötekileştirilmişler. Ama bu engeller onları yıldırmamış ve ayrımcılıkları ya görmezden gelmişler ya da onları kararlılıkla aşmayı bilmişler. Bu yolda onlara destek olan, yollarını açan Alman komşuları, öğretmenleri de olmuş.

Özcan Mutlu’nun kitabının kapağında üç çocuk var. Bu başarı hikayeleri o üç çocuktan birine, ders kitapları taşıyana ait. Diğer ikisinin simgelediği çocuklar nasıl hayat öyküleri yazdılar kendilerine merak etmemek elde değil. Kuşkusuz onların öyküleri de başka kitapların konusu.   

Özcan Mutlu’nun “Almanya Nasıl Vatan Oldu?”su ince düşünülmüş, iyi anlatımlı bir kitap. Kitaptaki başarı öykülerini biraz da gururlanarak, merakla ve o meslekler hakkında yeni bilgiler edinmenin keyfiyle okudum.  (Hürriyet Kitap - Sanat, 08.04.2022) 



Yorumlar