Saint-Germain-des-Prés adını çevresinde kurulduğu manastırdan alan tarihi 12. Yüzyıla kadar uzanan bir Paris kasabasıyken 17. Yüzyıldan itibaren aydınlar için çekim merkezi olmuş. Önce ansiklopedistler sonra Marat, Danton, Guillotin gibi devrimciler bu mahallede yaşamış. Üniversitenin bu semtte olması önemli bir etken. Kitapçılar, sanat galerileri, ünlü kafeler ve caz kulüpleri ile Gallimard, Le Seuil, Grasset gibi büyük yayınevleri de bu mahalledeymiş. Özellikle II. Dünya Savaşı ve sonrasında kültürel bir çekim merkezi olmuş.
Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir semtin simgeleri.
Léo Ferré, Jacques Prévert gibi şairler ve Alberto Giacometti, Bernard Quentin
ve Simone Dat, Simone Signoret gibi sanatçılar, yıldızlar kafe Les Deux Magots
veya Café de Flore gibi mekanlarda görülünce bu çekim iyice artmış. Onları
gazeteciler ve politikacılar takip etmiş. Varoluşçu felsefenin caz müziğiyle
bir arada yaşandığı geceleriyle daha da renklenip hareketlenen bir semt halini
almış.
Bu ilginç semtin turist rehberini ise Boris Vian yazmış.
Boris Vian’ın kaleme aldığı bir turistik rehberini merak etmemek elde değil. Saint-Germain-des-Prés
günümüzde hâlâ Paris’in en çok ilgi çeken semtlerinden olsa da en çok
1940’larda, 50’lerde yaşananlar da merak edilir kuşkusuz. Özellikle savaş
sonrasında büyük bir değişim yaşanmış, semt kültürel değişimin ve o değişimin
öncüleri olan gençlerin merkezi olmuş bir bölge. Boris Vian da o yıllarda
semtin en ilginç simalarından.
Saint-Germain-des-Prés’de özellikle Tabou gibi
mahzenlerde kurulmuş caz kulüplerinde yaşananlar kısa sürede basının ilgisini
çekmiş ve hemen her gün uydurma haberlerle semti, semtteki mekanları kötülemeye
başlamışlar. Basına yansıyanlar aslında kültürel bir çatışmanın sonucu. Eskimiş
bir kültür anlayışının yerini yenisi alıyor ve muhafazakârlarla özellikle
varoluşçular ve caz severlerde simgeleşen yeni kültürün öncüleri çatışıyor.
Semtte yaşananlar yozlaşmanın, ahlaksızlığın ve tabii ki kültürel bozulmanın
tipik örnekleri olarak değerlendiriliyor. Varoluşçu gençlerin giyimleri,
halleri, tavırları da garipseniyor, aşağılanıyor.
Boris Vian’ın semt hakkında yazmaya karar vermesi de basında yer alan ve büyük birçoğu yalan yanlış, çarpıtma bilgilerle dolu bu haberler. Saint-Germain-des-Prés hakkında doğru bilgiler vermek için masanın başına oturuyor ve bunu o zaman çok ilgi çekip okunan turistik bir rehber biçiminde kaleme alamaya karar veriyor. Amaç doğru bilgilerin mümkün olduğunca çok kişiye ulaşmasını sağlamak.
Adı üstünde “Saint-Germain-des-Prés Rehberi” ama yazarı
Boris Vian olunca tabii ki her şey değişiyor. Kitap bir rehber formatına göre
düzenlenmiş. Her rehberde rastlanan coğrafi koşullar, tarihçe, iklim, nüfus,
ekonomik gelişme gibi bölümleri var. Ama Boris Vian bu bölümleri kendine has
mizah anlayışı ile kaleme almış, çok farklı şeyler anlatmış. Bu bölümleri adeta
bir postmodern romanın parçaları, bir parodi gibi okuyorsunuz.
Boris Vian savaş sonrası Paris’in nasıl değiştiğini, Saint-Germain-des-Prés’nin
nasıl bir kültürel çekim merkezi halini aldığını neşeli bir üslupla anlatarak
turist rehberlerinin ciddi havasını bozuyor. “Olgular ve Efsaneler” bölümüyle
de esas dert edindiği konuya basının çarpıtılmalarına giriyor, nelerin nasıl
uydurulduğunu gazete kupürlerini, ciddi sanılan yayınların haber ve yorumlarını
izleyerek eleştiriyor ve doğruları, gerçekleri anlatıyor. Semtin önemli
mekanlarını tek tek tanıtırken anekdotları, o mekanların simgesi olmuş kişiler
hakkındaki fıkralaşmış anıları aktarmayı da ihmal etmiyor. Kitap bugün
okuyanlar için Boris Vian’ın doyumsuz üslubuyla anlatılmış bir semt monografisi
halini alıyor.
Antoloji ve Şahsiyetler bölümünde ise Boris Vian o
yıllarda Saint-Germain-des-Prés’de görebileceğimiz belli başlı şahsiyetleri tek
tek tanıyor, ne yapıp ettiklerini, semt için olduğu kadar Fransa kültürü için
de ne gibi önemleri olduğunu bir dost sohbetindeymiş gibi ve biraz da dedikodu
ile karışık anlatıyor. Albert Camus, Simone de Beauvoir, Jean Cocteau, Jean
Genet, Alberto Giacometti, Maurice Merleau-Ponty, Raymond Queneau, Prevert, Sartre,
Simone Signoret, Tristan Tzara gibi aşina gelen isimlerin yanında adlarını
kitap sayesinde duyduğumuz, ilginç yaşam öyküleriyle tanıyacağımız birçok kişi
var.
Boris Vian rehberini semtin sokaklarını, o sokaklarda yer
alan cafe, bar, kulüp gibi eğlence mekanları yanında kitapçı, antikacı, sergi
salonu gibi mekanları da ekleyerek anlatıyor. Bölgeyi gezerken yapılması,
dikkat edilmesi gerekenleri anlattığı “Kullanım Talimatı ve Dozaj” bölümüyle
rehberi tamamlıyor.
Saint-Germain-des-Prés Rehberi’yle savaş sonrası Paris’in
kültür ve eğlence merkezi olan bir semti o yılları bizzat yaşamış büyük bir
yazarın kaleminden okuyoruz. Semtle, dönemle ilgili olmasanız da kitap Boris
Vian’ın doyumsuz anlatımı ve kıvrak zekasının ürünü bir anlatı olarak da
okunabilecek farklı bir eser. (22.07.2022, Hürriyet Kitap - Sanat).
Yorumlar