İyi yayıncı, iyi dergici, iyi editör; Enver Ercan


Enver Ercan’ın yayıncılık hayatı ilk şiir kitabı “Eksik Yaşam”la başlar. Çoğu şair gibi ilk kitabını kendi olanaklarıyla bastırmıştır. 1977 yılında Osmanlı Matbaasında basılmış. 13 x 19 cm ebatlarında 64 sayfa bir kitap. Arka kapağında bağrı açık bir fotoğrafı var. Altında da “1958’de İstanbul’da doğdu. Lisedeyken bazı nedenlerden dolayı okulu bırakmak zorunda kaldı. Şimdi bir şirkette satış elemanı olarak yaşam savaşını sürdürüyor” yazılı. 19 yaşındaymış. 

Enver Ercan, Tophane’deki Sabri Acarsoy firmasında çalışıyordu anımsadığım kadarıyla. Tophane beyaz eşya satışının merkeziydi. Herkes oradan alışveriş ederdi. Acarsoy da o dönemin en tanınmış beyaz eşya satıcılarındandı. Radyo reklamları hala kulağımdadır. 1980 sonrası Beyazıt Çınaraltı’nda Hüseyin Avni Dede “Arkadaş da şairmiş. İlk kitabını çıkarmış,” diye tanıştırınca biraz muhabbetten sonra mesleğini sormuştum. Önce söylemek istememiş, “satış elemanıyım” diye geçiştirmişti. Ben Tophane ve beyaz eşya sözcüklerini birleştirmiş, soyadı benzerliğinden akıl yürüterek “Yoksa Şefik Ercan’ın akrabası mısın?” diye ısrar etmiştim. Şefik Ercan halen faaliyetini sürdüren ve Acarsoy’un önemli rakiplerinden bir firmaydı. Enver de “Hayır, Acarsoy’da çalışıyorum” diye işyerini söylemek zorunda kalmıştı.  



Enver Ercan, kitabı yayınlama öyküsünü de söyleşilerinde anlatmış. Çalıştığı iş yerinden alışveriş yapan Cumhuriyet Gazetesi'nin emektarlarından Fasih Yuluğ hem kitabı bastıracak matbaa bulmasında yardımcı olmuş hem de kitap yayınlandıktan sonra tanıtımına destek vermiş. Onun aracılığıyla, hiç tanışmadığı Melih Cevdet Anday, Cumhuriyet Gazetesi’nde kitabın ilanının çıkmasını sağlamış. 

Gülce Başer’le yaptığı söyleşiden öğrendiğimize göre Enver matbaaya gidip, bin tane kitap bastırmak istediğini söylemiş. Matbaacı, o zamanın parasıyla 7 bin 100 lira istemiş. Söylediğine göre televizyonun oldukça pahalı olduğu yıllarda, en iyisinden iki tane ithal renkli televizyon alınabilecek bir tutardır. Enver bu parayı borç toplayarak sağlamıştır. Tophane’de grafikerlik yapan, broşürler yapan bir arkadaşından da kitabına kapak hazırlamasını rica eder. O da Enver Ercan’ın kitabın kapağındaki adının başına soru işareti koyar ve "Abi bu çok önemlidir! 'Kim bu' anlamına gelir" diye izah eder. Arka kapak için de o zaman gözlük kullanmamasına rağmen ciddi görünsün diye gözlüklü bir fotoğraf çektirir. Matbaa şiirlerin 64 sayfayı doldurmadığını, eksik kaldığını söyleyince de bir saat izin isteyip, bir saat içinde bu sayfaları dolduracak yeni şiirler yazar. Kitap baskıdan çıkınca yine  Fasih Yuluğ’un yönlendirmesi ile kitap dağıtımcılarına başvurur. Dağıtımcı 1100 adet basılan kitabın sadece 50 adedini dağıtmak üzere alır. Elde kalan kitapları işyerindeki tahsildar arkadaşları müşterilere birer ikişer satarlar. Kitap üç ayda bitmiştir ama sonuç olarak Enver ilk yayıncılığından zararlı çıkmıştır. Yine de ilk kitap ona ders olur ve “iyi şiir yazmam gerek” düşüncesiyle sürekli kitap okur, şiirle uğraşır.  

Yayıncılıktan zararlı çıkmıştır ama bu işi sevmiştir de. Çınaraltı’nda tanışmamızdan sonraki ikinci karşılaşmamızda arkadaşlarla sürekli buluştuğumuz Çorlulu Ali Paşa Medresesi’ndeki Erenler Kıraathanesine davet etmiştim Enver’i. Orada çay içer, sohbet ederken, satış elemanlığı işini bırakacağını, artık Cağaloğlu’nda yayınevlerinde çalışmak istediğini söylemişti. 

İlk deneyiminde zararlı çıktığı, hiç bilmediği bir mesleğe balıklama dalacaktı. Üstelik evliydi, yeni doğmuş bir de kızı vardı. Yayıncılığın para getirmeyen bir meslek olduğunu, evini geçindirmesinin mümkün olmadığını söyledim ama ikna edememişim. İyi ki de edememişim. Bir süre sonra, De Yayınları’nda çalışmaya başladığı haberi ile geldi. Enver Ercan artık Cağaloğlu’ndaydı. 

De Yayınları’nı Memet Fuat 1960’da kurmuş. 1964-75 arasında “Yeni Dergi”yi çıkarmış. 1980-83 arasında “Yazko Edebiyat” dergisini yönetti Memet Fuat. 1981’de Adam Yayınevi’nin yerli yayınlar editörü oldu. Seyyit Nezir 1984’de De Yayınları’nı Memet Fuat’tan devralmış, bir süre sonra da yayınevini arkadaşlarına devredip Broy Yayınları ve Broy Dergisi olarak devam etmiş. Enver Ercan, “De Yayınlarında iş buldum. De Yayınları’nda işe başladığım ay dergi çıkarmaya başladı Düşün dergisi” diye anlatıyor. Burada bir yanlış anımsama olmalı ya da adlandırma.  De Yayınları’nın bünyesinde  1984 Mayıs ve Haziran sayıları ''Aydan Aya'' adı ile ve “Antolojik Dizi”tanımlamasıyla kitap gibi çıkan dergi sonra “Düşün” ve nihayet “Yeni Düşün” adıyla yayınlanmış. Enver Ercan’ın 1989’da yayınlanan “Şair Çünkü Onlar” (Kavram Yay.) adlı söyleşiler kitabının ilk söyleşisi İlhami Bekir Tez’le yapılmış. Söyleşinin ilk yayınlandığı yer “Aydan Aya Dergisi, Mayıs 1984” olarak belirtiliyor kitapta.   

“Düşün” esas olarak siyasi, ekonomik ve sosyolojik konulara yer veren bir dergiydi. Edebiyat da ağırlıklıydı. Aydan Aya’nın sahibi De Yayınları olarak görünüyor, Düşün’ün ise künyesinde “Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Hüseyin Ekici” adı var. Ama benim anımsadığıma göre hem Aydan Aya’yı, hem Düşün’ü Seyyit Nezir yönetiyordu. O zamanlar bir yandan da öğretmenlik görevini sürdürdüğü için resmen adını kullanamamış olabilir. Yeni Düşün’ün sahibi ve Yazı işleri müdürü: Ayhan Kızılöz, genel yayın yönetmeni: Oya Köymen’di. Dergide edebiyatımızın bir çok önemli adını görüyoruz. Can Yücel, Leyla Erbil, Metin Altıok, Fethi Naci, Refik Durbaş, Tomris Uyar…


Oya Köymen uzmanlık alanları 19-20. yüzyıl Avrupa, 19. yüzyıl Osmanlı, 20. yüzyıl Türkiye iktisat tarihi ve tarım ekonomisi olan bir profesördür. “1983’te 5000 kamu görevlisi ve 300’e yakın üniversite hocasıyla birlikte 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası’yla “1402’lik” oldum; bu kanuna göre, yaşam boyu kamu hizmetlerinden men edilmiştik” diye anlatır. Üniversiteden atılan profesör dergi yönetiyordu. Zaten sonra da esas işine, üniversiteye dönmüş. 

Çağatay Anadol “Şu Bizim Sosyalist İşçi Partisi” (2022) adlı kitabında 12 Eylül darbesiyle tüm siyasi partilerle birlikte TSİP de kapatılınca yeniden örgütlenmek için bir dizi dergi çıkardıklarını yazıyor ve önce Aydan Aya adıyla çıkan Düşün’ün ardından Felsefe, Görüş, Gençlik Dünyası, İşçi Dünyası dergilerini çıkardıklarını yazıyor (s.176.). 

80 sonrası 12 Eylül Askeri yönetimi yeni dergi çıkarılmasına izin vermediği için mevcut dergiler satın alınarak yeni kadrolarla yayınlanıyordu. Yazko’nun Somut’u, Saçak gibi dergiler böyle satın alınıp yeniden çıkarılan dergilerdi. Aydan Aya’nın antolojik dizi diye kitap gibi çıkarılması bu nedenledir. Dergi izni alamayanlar yayınlarını “kitap” gibi yapıyordu. Biz de Poetika’yı “seçki” ibaresi ile yayınlamıştık. Düşün de “Bizim Belde Toplum Düşün Sanat Dergisi” devir alınarak ve “Düşün” adı öne çıkarılarak yapılmış bir yayın. İlk sayısı Temmuz 1984’de İstanbul’da çıkmış. 28. sayının ardından Ekim 1986’da kapanmış ve ara vermeden Kasım 1986’da aynı sayfa düzeni ve baskıyla  "Yeni Düşün" adıyla yayın hayatına devam etmiş. Yeni Düşün Kasım 1986-Nisan 1989 arasında 30 sayı yayınlanmış. Bu bilgilerden Enver Ercan’ın yayıncılık ve dergicilik mesleğinin Nisan 1984 olduğunu söyleyebiliriz.   

Enver Ercan dergide edebiyatla ilgili bölümlere katkı veriyordu. Birçok ilginç konuyu ele almış, güncel gelişmeleri de yakından takip edip dergiye yansıtmıştır. Örneğin çok tartışılan 80 Kuşağı Şairleri toplu söyleşisini de Enver gerçekleştirmişti. Rıfat Ilgaz, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Cahit Külebi, Can Yücel, Ece Ayhan, Cemal Süreya gibi Türk şiirinin ustaları ile yaptığı söyleşiler bu dergilerde yayınlandı. Bu söyleşiler 1989’da “Şair Çünkü Onlar” kitabında yer alacaktır. Daha sonra bu söyleşilere Cumhuriyet Kitap ve Varlık dergisinde devam edecek, o söyleşilerden de Kasım 1994’de yayınlanan “Şiir Uçar Söz Olur” kitabı ortaya çıkacaktır.   

Enver Ercan, “Düşün dergisinde 1,5 - 2 yıl çalıştım,” diyor. Yine “Şair Çünkü Onlar”dan Yeni Düşün’de yayınlanan son söyleşisinin Özdemir İnce ile Nisan 1987 tarihli olduğunu görüyoruz. Bu hesapla De Yayınevi’nde ve dergilerde çalışma süresi tam 3 yıl oluyor. Tabii dergiden ayrılmasına rağmen söyleşilerin yayınlanması mümkün. Aynı anda birden fazla işte çalışmak da o zamanlar sık rastlanan bir şey. Zaten Enver’in yayıncılık yaşamında bu duruma sık sık rastlayacağız.  

De Yayınevi’ndeki çalışma hayatı onun için ciddi bir eğitim olmuştu. Sonrasındaki iş hayatında bu deneyimin faydasını gördü. De Yayınevi’nden sonra Enver Ercan’ı gazeteci olarak görüyoruz. Hürriyet, Sabah (belki de o grubun diğer günlük gazetesi Yeni Asır’da) ve Güneş gazetelerinde çalışıyor. Güneş dönemin en önemli gazetelerindendi. Gazetenin sanat sayfasını Faruk Şüyün hazırlıyordu ve Enver de onunla çalışıyordu. Uyumlu ve verimli bir ekiptiler. Hatta Kadıköy’deki Gençlik Kitabevi’nde Cemal Süreya’dan görevi devir alıp yazarlarla her cumartesi söyleşiler yapıyorlardı. Ben de Güneş’in sanat sayfasına küçük yorumlar ve haberlerle katkıda bulunuyordum. Enver, şiirin ustalarıyla söyleşilerine Güneş’te devam etti. Ama daha sonradan gazeteciliği benimseyemediğini belirtmiş. "Gazete gibi büyük bir projenin içinde makinenin dişlilerinden biri olmak pek hoşuma gitmedi" demiş Öner Ciravoğlu ile söyleşisinde. 

1988 yılında Sabah grubunun Dönemli Yayıncılık'ta, 1988-1990 yılları arasında ise Hürriyet grubunun Simavi Yayınları'nda çalıştı, deniyor biyografilerinde. Simavi Yayınları’nda Doğan Hızlan yayın yönetmeniydi ve Adnan Özyalçıner ve Sennur Sezer’le birlikte çalışmışlardı. Orada yayıncılık adına çok şey öğrendiğini söylerdi Enver. bir ara Doğan Hızlan gibi papyon takmayı da benimsemişti.  



80’li yılların sonu dergi grupları dönemi olarak anılabilir. Gelişim Yayınları’nın Kadınca, Erkekçe gibi dergilerle başlattığı akıma Karacan Yayınları Sanat Olayı, Bravo, Ekonomi, Playboy gibi dergilerle katılmıştı. Sabah grubu da Karacan’dan transfer olan ekiple Dönemli Yayıncılık’ı kurmuştu. Ali Saydam’ın genel müdürlüğünde Enis Batur, Ömer Madra gibi önemli isimler hem Gergedan, Şehir, Kapris, Start gibi hemen her konuda kaliteli dergiler çıkarıyor hem de Samuel Beckett, Tarkovski, Gorbaçov ve Cemal Süreya’nın Güz Bitiği, Sıcak Nal gibi değerli eserlerinin yer aldığı kitap yayıncılığı yapıyordu. Hürriyet ise gazeteler ve dergilerle en büyük gruptu ama kitap yayıncılığını da önemserdi. Simavi Yayınları’nda Cihat Burak, Paul Bowles, Tahsin Yücel, Adalet Ağaoğlu, Yusuf Atılgan gibi isimlerin kitapları çıkıyordu. 

Enver Ercan’ın Dönemli Yayıncılık’ta çalıştığını anımsamıyorum. Şüpheye düştüğüm için Enis Batur’a sordum, o da “çalışsaydı anımsardım” diye cevap verdi. Kısa süren Dönemli Yayıncılık macerasından sonra Ali Saydam, Enis Batur ve arkadaşları Güneş Gazetesi’nin eski sahibi Mehmet Ali Yılmaz ve Sezen Aksu’nun sahipliğinde Güneş Yayınları’nı kurdu. Güneş Yayınları da bir dergi grubu olarak planlanmıştı. Enis Batur hem grubun genel yayın yönetmeni, hem de Argos dergisinin yöneticisiydi. İlk sayıyı çıkardıktan sonra gruptan ayrıldı ve Argos’un başına Selim İleri geldi. Ben de grubun kitap yayınının başına getirilmiştim. Enver de kitapların redaksiyon ve düzelti işlerinde dışarıdan çalışıyordu. Sanıyorum birbirlerinin devamı oldukları için Güneş’le Dönemli’yi karıştırmış ve bu bilgi biyografilerine de yansımış.  

Tüm bu işler bir - iki yıldan fazla sürmedi. Basın alanında çok büyük bir devinim vardı. Sürekli yeni yayınevleri açılıyor ve kısa sürede kapanıyordu. Enver de, ben ve birçoğumuz gibi birçok işte aynı anda çalışmak dışında, sık sık iş değiştirmek zorunda kalmıştı. Zira tek bir işle ev geçindirmek mümkün değildi. Ayrıca yaptığımız profesyonel işler esas ilgi alanımız olan şiir ve edebiyatı tam anlamıyla karşılamıyor ya da gönlümüzden geçenleri o büyük gruplarda tam olarak gerçekleştiremiyorduk. 

1990 yılında Sombahar Şiir Dergisi'nin ve Korsan Yayınları'nın kurucuları arasında yer aldı Enver Ercan. Sombahar İki Aylık Şiir Dergisi ilk sayısı Eylül 1990’da yayımlandı. 34. sayının ardından Mart 1996’da kapandı. Sahibi: Ferdi Arutan, genel yayın yönetmeni: Orhan Kahyaoğlu, Yazı işleri müdürü: K. Celal Gözütok’tu. Enver’in yönetimde resmen görünemesinin sebebi aynı sırada Varlık Dergisi'nde genel yayın yönetmenliği yapmaya başlamasıdır. İlk dönemlerde derginin ve yayınlarının editörlüğünü Orhan Kahyaoğlu'yla birlikte yaptı ama dergide adı yazılmadı.

Benim de yazar ve yayın kurulu üyesi olarak yer aldığım Sombahar hem 80 Kuşağı’nın 90’lı yıllardaki en önemli yayını oldu, hem de yeni çıkış yapan 90 Kuşağı şairlerine güçlü destek verdi. Korsan Yayın da şiir kitaplarıyla aynı anlayışı kökleştirdi. Orhan Alkaya, Haydar Ergülen, Tuğrul Tanyol, Güven Turan, Ece Ayhan, Metin Altıok, Salah Birsel, Sami Baydar gibi şairlerin kitapları yayınlandı. 

Enver Ercan, 1990 yılının Haziran ayında Varlık Dergisi'nde genel yayın yönetmenliği yapmaya başlamış. Türkiye’nin en uzun soluklu dergisi olan Varlık’ın ve yayınevinin yönetimini Yaşar Nabi’nin 1981’deki vefatından sonra kızı Filiz Nayır üstlenmişti. Dergiyi Şubat 1983’e kadar Konur Ertop yönetti. Ondan görevi devralan Kemal Özer de yedi yıl sürdürdü. Hem Konur Ertop, hem Kemal Özer dönemlerinde dergi önemli değişiklikler geçirmiş, dinamizm kazanmış, edebiyat camiasında yeniden etkili bir konuma gelerek Yaşar Nabi’nin yokluğunu aratmamıştı.  

Enver Ercan’ın bu göreve getirilmesi biraz şaşkınlık yarattı kuşkusuz. Gençti, deneyimsiz olduğu düşünülüyordu. 32 yaşındaydı, genç sayılır mı bilemiyorum. Deneyimsizliğe gelince bir açıdan doğru, dergi yönetmemişti ama dergilerin mutfağında yer almış, işleyişi öğrenmiş, gazetelerde bu konuda iyice yetkinleşmişti. Bugünden bakarsak Enver Ercan bu görevi tam 27 yıl sürdürdüğüne göre başarılıdır ve Filiz Nayır iyi bir yönetici olarak Enver’i bu göreve getirmekle doğru bir karar vermiştir. 

Enver Ercan Varlık dergisi genel yayın yönetmenliği görevinin yanı sıra çeşitli yayınevlerinde çalışmış, sonuçta tamamen kendi sahibi olduğu bir dergi grubu ve yayınevi sahibi de olmuştur. 

Kemal Özer, kendi siyasi ve kültürel anlayışına uygun olarak Varlık’ı “toplumcu gerçekçi” çizgide tutmaya özen göstermişti. Ama bu tavır Varlık’ın Kemalist kökenli sürekli okurlarının tepkisini çekiyordu. Enver Ercan ise genel okur yapısını gözeterek herhangi bir angajmana girmeden Varlık’ı iyi edebiyata açtı. Günceli yakından takip eden, sayfalarına yansıtan bir hale getirdi. Edebiyatın en deneyimli ve usta isimlerine sayfalarında yer verirken yeni isimlere de şans tanıdı, gençleri teşvik etti. Hatta onlara yol gösteren yazılar yazdı. Dergiye yollanan her eseri mutlaka yazılarında konu etti. İlk defa yayınlayacaklara özel sayfalar açtı.  

Enver Ercan’ın yönettiği Varlık ’ın sayılarına baktığımızda Gültekin Emre, Özdemir İnce, Müslim Çelik, Enis Batur, Tuğrul Tanyol, Can Yücel, Arif Damar, Ahmet Telli, Gülten Akın, Hilmi Yavuz, Nihat Behram, küçük İskender, Veysel Çolak, Orhan Duru, Tomris Uyar, Erhan Bener, Cemil Kavukçu, Ünsal Oskay, H. Bülent Kahraman, Hilmi Yavuz, Mustafa Şerif Onaran, Tahsin Yücel gibi isimlere dergide sıklıkla rastlıyoruz. Tuna Kiremitçi, Müge İplikçi, Sema Kaygusuz, Şebnem İşigüzel, Akın Sevinç, Nilay Özer, Süreyya Evren gibi isimler ise Varlık’ta ilk eserlerine yer verdiği ve daha sonra Enver Ercan’ın çalıştığı yayınevlerinde kitapları çıkacak genç yazarlardandır. 

Enver Ercan bir yandan da dergiyi akademik eleştiriye, sosyal ve siyasal bilimlere açtı. “Dosya”larla akla gelmedik konuları ele aldı ve akademiden yazarlara yer verdi. Varlık üniversiteyle bağ kurmakla kalmadı bu sayede Varlık’ın okur temelini gençleştirecek, yeni nesillere ulaşmasını sağlayacak üniversite öğrencilerinin de gündemine girmesini sağladı.  

Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'ni yeniden başlattı, şiir ve öykü dallarında verilen bu ödülleri aralıksız olarak sürdürdü. Ödüller sayesinde genç yazarların ilk eserleri Varlık’tan yayınlandı. Günümüzün birçok önemli yazarının biyografisinde Yaşar Nabi Ödülleri anılır. 

Enver Ercan usta - çırak ilişkisiyle yani yerinde görerek, uygulayarak yetişmiş “alaylı” bir editör olduğu için yeni kadroların yetişmesine çok önem verirdi. Paylaşımcı bir yöneticiydi. Her zaman yanında ona yardım eden, destek veren genç arkadaşlar olurdu. 2003’de Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü'nü kazanan, yıllarca Varlık’ta birlikte çalıştıkları Mehmet Erte’nin Enver’den sonra derginin editörlüğü görevini başarıyla yürütmesi bu tavrın somut örneğidir. 

Enver Ercan, Varlık’ta çalışırken geçimini sağlamak amacıyla yan işler de yapıyordu. TRT-2'de 'Cumhuriyete Kanat Gerenler' programında metin yazarı olarak çalışmış, 1997 yılında Flash TV'de 'Şiir Köşesi' ve 1998-99 yıllarında Yeditepe TV'de bir dönem Varlık'ta yazdığı köşe yazıları ile aynı adı taşıyan 'İki Nokta Üst Üste' adlı edebiyat programlarını hazırlar. Gölge yazarlık, yazar koçluğu gibi günümüzde yaygınlaşan işlerin öncülerinden olmuştur. 

Türkiye'nin yaşayan en eski yayınevlerinden İnkılap Kitabevi’nin yeni atılımında da katkısı oldu, desteklediği genç yazarların kitaplarının yayınının yanı sıra çok satan okunan kitapları da yayınlattı. Yayınlanmamış eserlere verilen İnkılap Kitabevi Şiir-Öykü-Roman Ödülü’nü kurdu. 1999 yılında ilki verilen ödülü kazananlar ve kitapları yayınlananlar arasına Didem Madak, Serkan Işın, Ali Hikmet Eren, ilk romanıyla Turgay Fişekçi, Süreyya Evren hemen aklıma gelenler. Yazık ki bu ödüller sürdürülmedi.   

Varlık’tayken yayın danışmanlığı yaptığı bir yayınevi de Everest’ti. Everest’e özellikle Türk edebiyatı ve şiiri konularında destek verirken, İdil Önemli ile birlikte bir dizi antoloji de hazırlamıştı. 

2002 yılında Komşu Yayınları'nı kurdu. Bu yayınevi Enver’in çoktandır tasarladığı, hatta düşünü gördüğü diyebileceğimiz bir projesiydi. Hayatının işiydi. Şiir kitapları yayınlamanın ne kadar zor olduğunu biliyordu. İmece usülüyle, güzel kapaklarla, hoş sunumlarla şiir kitaplarının da okura ulaşabileceğini düşünüyordu. Üstelik burası kendi yayınevi olduğu için çok daha rahat davranabilecekti. Birçok şairin ilk kitapları bu sayede yayınlandı. Türk şair ve yazarlarının kitaplarının yanı sıra Yasak Meyve, Eşik Cini, Siyahi, Sıcak Nal gibi dergileri çıkardı.2006’da, kurduğu Komşu Yayınları'na Memed Fuat Yayıncılık Ödülü verildi. 



Komşu Yayınları’nın ilk dergisi iki aylık şiir dergisi Yasak Meyve, 2003 yılının Şubat ayında yayına başladı. Usta şairlerle gençlerin bir arada yayınlandığı, dinamik bir dergiydi. Dergide Hulki Aktunç, İlhan Berk, Oruç Aruoba, Ataol Behramoğlu, Didem Madak, Haydar Ergülen, Arif Damar, Hilmi Yavuz, Özdemir İnce, Refik Durbaş, Altay Öktem, küçük İskender gibi isimleri görürüz. 90 sayı çıkan dergi Komşu Yayınları’nın en uzun soluklu dergisi olmasının yanı sıra 15 yıllık yayın hayatıyla en uzun süre çıkan şiir dergisidir..Enver bu dergi için 100 sayı hedefini koyduğunu söylerdi. Ömrü vefa etmedi. 

İki aylık bir öykü dergisi Eşik Cini 2006’da Ocak-Şubat sayısıyla yayın hayatına başladı. Öykü ve öykücülükle ilgili inceleme yazılarına, söyleşilere, Selim İleri, İbrahim Yıldırım, Yekta Kopan, Handan İnci, Nursel Duruel, Müge İplikçi, Mine Söğüt gibi tanınmış yazarların ve yeni isimlerin öykülerine yer verilen, öykücülüğün sorunlarına kapsamlı dosyalarla odaklanan Eşik Cini, 2008’in Mayıs ayında yayınlanan 15. sayısı ile kapandı.

Süreyya Evren’le ortak projeleri, iki aylık edebiyat dergisi Sıcak Nal'ın ilk sayısı 2010 yılının Mart ayında çıkmış. 12 sayı çıkan derginin son sayısı ise Ocak-Şubat 2012 tarihli.

İki aylık kültür dergisi olarak yayına başlayan Siyahi’de yine Süreyya Evren’le işbirliği yaptı. İlk sayısı Kasım 2004'te çıkan derginin ömrü 6 sayı sürmüş.



Kendisiyle uzun yıllar birlikte çalışmış Şair Gülce Başer şöyle anlatıyor; “Çalışırken yaşardı, asla sıkılmazdı. Çok profesyoneldi. Emin olmadığında herkese sorabilirdi. Tam bir ekip insanıydı. Çalışma etiğini önemserdi. Programlıydı ve masasının aksine düzenli çalışırdı. Kendini tekrarlamaktan hiç hoşlanmazdı. Hep yenilik peşindeydi. Dergiyi bir mahfil olarak görürdü. Ne kadar konuk, o kadar iyi iş, diye düşünürdü. Gazeteleri, gündemi izler, yeni konuları, tartışmaları kaçırmazdı. Tasarıma çok önem verirdi. Dergiyi değiştirmeye kapaktan başlardı.” 

Enver Ercan’ı kanserle uzun bir süre mücadele ettikten sonra 22 Ocak 2018’de kaybettik. Yayıncılığa 34 yıl emek vermiş. Bu 34 yıla baktığımızda örnek bir yayıncı, iyi bir dergici ve editör görüyoruz. Anısı şiirleriyle, anılarıyla olduğu kadar yayınladığı kitap ve dergilerle de yaşıyor. 

(KE Dergisi, s. 16, Temmuz - Ağustos 2022)


x

Kaynaklar:

  • Bağkıran Fatma, Enver Ercan'ın şiirlerinin yapı ve tema bakımından incelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, 2021.

  • Başer, Gülce, Enver Ercan’la Söyleşi. Ö. Ercan (Haz.), Enver Ercan: Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider, İstanbul: Komşu Yayınları, s.65-77, 2016.

  • Ercan, Enver, “Şair Çünkü Onlar”, Kavram Yayınları, İstanbul, 1989.

  • Ercan, Enver, “Şairin Yayıncılık Yolculuğu”, Şairin yayıncılık yolculuğu | Keçi (keciedebiyat.com)

Yorumlar