Bir aşk masalının beş sevdalısı


Dünya’da beş kıtada sadece beş ülke varmış. Her mevsim karlarla örtülü olan Buz Ülkesi; uçsuz bucaksız çöllerin ortasında yer alan Kum Ülkesi; denizlerin arasında kocaman bir ada gibi yüzen Su Ülkesi; fırtınası eksik olmayan Rüzgâr Ülkesi, hepsinden yüksekte kurulmuş olan ise Dağ Ülkesi denilmiş. Bu ülkelerin beşinin de hükümdarları ülkelerini adilce yönetir, halklarına bolluk ve bereket sunarlarmış. Böyle olunca da savaşmaya gerek kalmaz, insanlar mutluluk içinde yaşarmış. Halklarının bu memnuniyeti kral ve ailesine de yansır, saraylara da derin bir huzur hâkim olurmuş. Ancak masallarda olabilecek güzel bir ütopya ama böyle mutlu ve dingin bir dünyada edebiyat eserlerine, roman, öykü, şiir bir yana masallar için bile konu bulunmaz ya da buna gerek olmaz. Mutlu ve mesut yaşarlar o düş dünyasında. 

Ahmet Ümit yetişkinler için yazdığı Bir Aşk Masalı’nda böyle bir dünya düşlemiş. “Masal bu ya” deyip düşlerimize tercüman olmuş.

Bu beş ülkenin beş prensi varmış. Beş prens gelecekte ülkelerini yönetmek üzere her konuda bilgili, kültürlü, entelektüel, zeki, sporcu ve savaşçı gençler olarak yetiştirilmişler. Her şey düşlendiği gibi ya da başka bir deyişle planlara uygun olarak yürürken bu beş veliaht birbirlerinden habersiz aynı gece aynı rüyayı görmüş. Kendilerine hem tanıdık hem de yabancı gelen büyülü bir kentte yürümüş, kentin dışına açılan ahşap kapılara varmışlar.  Kuzeydeki Buz Kapısı, güneydeki Kum Kapısı, batıdaki Su Kapısı, kuzeybatıdaki Rüzgâr Kapısı, doğudaki ise Dağ Kapısı’ymış. Bu kapılardan çıkıp gitseler her şey mutlu bir şekilde devam edecekmiş belki de, tabii ki gitmemişler biraz daha yürüyüp Aşk Tanrıçası ile karşılaşmışlar. Aşk Tanrıçası da onlara elini uzatmış ve kana kana aşk suyundan içmişler. Beş ayrı rüyada beş prens ancak düşlerinde görebilecekleri güzellikte bi genç kızla karşılaşmışlar ve anında ona aşık olup peşine düşmüşler. Genç kız beş farklı yöne koşmuş ve demin sözünü ettiğimiz kapılardan çıkıp kaybolmuş. O andan sonra tek amaçları rüyalarındaki genç kızı bulup aşka ulaşmak olmuş. Aşkları uğruna yollara düşüp karla, kışla, fırtınayla, borayla hatta depremle, yangınla karşılaşıp savaşçı kabilelerle, devlerle, balinalarla, devasa yılanlarla, hatta deniz kızlarının gizemli şarkılarıyla mücadele etmişler. Zümrüdüanka gibi masal yaratıklarından medet ummuşlar.

Aşka ulaşmak için kararlı davranmaları, cesurca hareket etmeleri, tutkularını yitirmemeleri, iyilikten ayrılmamaları ve ne pahasına olursa olsun özgürlüğü çiğnememeleri gerekmektedir. İlk dört şartı harfiyen yerine getirmişler. Özgürlük demekse âşık oldukları kızın kendi iradesiyle karar vermesi, aşkı, aşığını seçmesi demekmiş.

Ahmet Ümit’in Bir Aşk Masalı Annemarie Schimmel’in Sayıların Gizemi adlı eserinden bir alıntı ile başlıyor. “Eril 3 ve dişil 2’nin bölünmez birleşimi olarak 5, saf matematiksel nedenlerle, erkek ve kadının birliğini ifade eden uygun bir sayıdır.” Kitabın adında bir var ama masalda bol bol beş rakamı geçiyor, her şey gelip beş rakamına bağlanıyor. Masalı da beş kahramanın beş macerasına göre kurmuş Ahmet Ümit. Klasik masalların yapısal özelliklerine göre gelişen ve aşkın yüceliğini vurgulayan Bir Aşk Masalı’nda mesajlarını günümüze uygun olarak vermiş. Adil olma, haklıdan yana davranma, iyilik, güzellik gibi masalların temel unsurlarına yer verip prenslerin maceralarında iyilikle kötülüğün mücadelesini anlatırken insan ve hayvan hakları, doğayı koruma ve tahrip etmeme, ilkim değişikliğinin etkileri, hak ve özgürlüklere saygı gibi güncel sorunları da gözetiyor. Her kötülüğün insandan geldiğine dikkati çekiyor.

Kadın kahramanları da alışıldık masallardakinin aksine çok daha belirgin ve yönlendirici. Aşık adaylarını iyi insan olup olmadıklarını, aşkı hak edip etmediklerini anlamak için gerektiğinde zekâları ve bilgileriyle, gerektiğinde bilek güçleriyle sınayan yine onlar. 

“Yolculukların en çilelisi aşk için yapılandır. Ve zorluk ne kadar artarsa aşk o kadar kıymete biner, o kadar anlam kazanır, o kadar vazgeçilmez bir hal alır…” diyor Ahmet Ümit. Sevdiklerini ararken aşkı bulmaya çalışan kahramanlarına ve bize “özgürlük yoksa aşk da yoktur” mesajını veriyor. (14.10.2022, Hürriyet Kitap - Sanat). 

Yorumlar