Saramago’nun yüzüncü yaşını kutlarken ilk eserini okumak


Lizbon’da şehrin en eski mahallesi Alfama’da sahile doğru yürüyünce karşınıza dev bir José Saramago afişi asılı eski bir bina çıkar. Bu bina 1500’lü yıllarda Hindistan Genel Valisi’nin oğlu için yaptırılmış. Bina, hastane ve okul olarak da kullanılmış. Binanın adı  “Casa dos Bicos”, noktalar evi anlamına geliyormuş. Taşlarla bezeli dış cephesine baktığınızda noktalarla dolu olduğu hissine kapılıyorsunuz. Saramago’nun yazım işaretleri ile ilişkisi akla gelirse manidar bir ismi var binanın.

Bina 2012’den beri José Saramago Vakfı’nın. Vakıf bürosu ile José Saramago sürekli sergisi, kütüphane ve kitapçı yer alıyor binada. Sürekli sergide Sarmago’nun eserlerinin izini sürerek yaşam öyküsünü izledikten sonra yolunuzu kitapçı bölümüne ulaştırırsanız José Saramago’nun eserlerinin dünya dillerinde yayınlanmış kitaplarının satışa sunulduğunu görürsünüz. Neredeyse tüm dillere kitapları çevrilmiş. Jose Saramago’nun büyük bir usta olmasının yanında bir dünya yazarı olduğu burada daha iyi anlaşılıyor. Satışa sunulan kitapların arasında Türkçede yayınlanmış kitapları da var ve çeşitlerinin çokluğuyla dikkati çekiyor. Nerdeyse tüm romanları dilimize çevrilmiş.

Nerdeyse diyorum çünkü çevrilmeden kalan bir romanı varmış. Bu yazarı tarafından da öksüz bırakılmış bir roman. Dul, José Saramago’nun kızı Violante'nin doğduğu yıl olan 1947'de yayınlanan ilk romanıydı diye tanıtılıyor. Saramago Dul yayınlandığında 25 yaşında.

José de Sousa Saramago, 16 Kasım 1922’de Lizbon'un kuzeyindeki Azinhaga'da yoksul bir köylü aile olan Maria de Piedade ve José de Sousa’nın ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Aile, çocuklarını nüfusa kaydettirmek için 1929’da Golegã Kasabası’na gitmiş ve nüfus memuru Silvino kayıt sırasında sarhoş olduğundan babayı aşağılamak için takılmış olan lakabı José de Sousa’nın adının arkasına eklemiş ve bebeğin adı José de Sousa Saramago (yabani turp) olarak kayıtlara geçmiş.

Babasının polis memuru olarak çalışmaya başladığı Lizbon'a taşınmışlar. Saramago’nun çocukluk ve gençlik yılları ekonomik sıkıntılar içinde geçmiş. İyi bir öğrenci olmasına rağmen yoksulluk nedeniyle normal okulu bırakıp teknik okula geçmek zorunda kalmış. Saramago yazarlık kariyerine başlamadan önce çilingirlik, makinistlik, araba tamirciliği gibi birçok teknik beceri gerektiren işte çalışmış. O sıralarda okuma zevki edinmiş ve kütüphanelere gitmeye başlamış. 1944’te yani yirmi iki yaşındayken sonradan sanatçı olarak ünlenen daktilograf Ilda Reis ile evlenmiş.

Saramago için Dul tam bir başarısızlık olmuş. Saramago 1991’de verdiği bir röportajda neler olup bittiğini şöyle anlatmış; "İlk kitabımı 1947'de 25 yaşında yazdım. Adı "Viúva"ydı (Dul). Minerva tarafından yayınlandı, ancak editör "A Viúva"nın ticari bir başlık olmadığını düşündü ve "Günah Diyarı" olarak adlandırılmasını önerdi. Öyle çıktı. Arkadaşlarım ısrarla romanın düşündüğüm kadar kötü olmadığı konusunda ısrar etseler de başlık benim olmadığı için ve bu başlıktan nefret ettiğim için onu bibliyografyama dahil etmiyorum.” 



Saramago tam 19 yıl başka eser yayınlatmamış ama sosyal güvenlik kurumundaki işini bırakıp Estúdios Cor yayınevinde editör ve çevirmen olarak görev almış ve ardından gazeteci olarak çalışmış. Yani yazma çizme işleriyle, edebiyatla yakınlaşmış.  

Dul’dan sonra Saramago’nun tam bir küskünlük yaşamadığını José Saramago Vakfı’nın Ekim 2011'de 1950'lerde yazılmış ve el yazmasının gönderildiği bir yayıncının arşivinde kalmış bir romanının bulunduğunu açıklamasıyla anlıyoruz. Romanın aslında kayıp olmadığı da söylentiler arasında. Çatıdaki Pencere adlı bu roman Türkçe dahil birçok dile çevrilmiş.

1966'da ilk şiir kitabı “Os Poemas Possiveis” ve 1977'de romanı Ressamın Günlüğü ile tamamen kendini edebiyata adamış Saramago.  1980'de Toprağın Uyanışı’nın yayımlanmasıyla ün kazanmış. Sonra ard arda eserler gelmiş, yeni baskılar, dünya dillerine çeviriler yapılmış ama Saramago 1998’e dek ilk romanı Dul’u unutmayı tercih etmiş. Dul’u José Saramago’nun yüzüncü yaşını kutladığımız günlerde Türkçede okuyoruz.

Saramago Dul’da 30 yaşında iki küçük çocukla dul kalan Maria Leonor'un hikayesini anlatıyor. Portekiz’in Ribatejo bölgesinde büyük bir çiftlikte yaşamaktadırlar ve işçiler, hizmetçiler kocası Manuel Ribeiro’dan boşalan yeri doldurmasını, çiftliği yönetmesini beklemektedir. Tabii bir de dul bir kadın olarak sürdürmesi öngörülen bir hayat tarzı vardır. Karalara bürünecek, sürekli yas halinde ölmüş kocasının anısına sadık kalarak yaşamını sürdürecektir. Evin ahlak bekçisi Maria Leonor'un oda hizmetçisi Benedita’dır. Benedita, hanımı için evlilik tekliflerini geri çevirmiş ona hayatını adamış, yaşamında dini inançların, örf ve adetlerin ağır bastığı orta yaşlı bir kadındır. Saramago’nun deyimiyle “ahlakın geleneksel ağzı” ile konuşur Benedita.

Maria Leonor uzun süren fiziki ve ruhsal rahatsızlığını kocasının yakın arkadaşı da olan aile doktorları Viegas’ın desteğiyle atlatıp yataktan kalkar. Kısa sürede Maria Leonor’un kendisinden beklenenleri yapamayacağı, çiftliği yönetemeyeceği, hayatını ölmüş kocasına adayamayacağı anlaşılınca iki kadın arasındaki gerilim artmaya başlar. Kayınbiraderi António Ribeiro’nun gelişi ve ikisi arasında başlayan yakınlaşmanın hissedilmesiyle işler çığrından çıkar, iki kadının kavgası halini alır. Genç, deneyimsiz dul Maria Leonor’un tek destekçisi ve akıl hocası yine aile doktorları Viegas olacaktır.

Bengi De Sa Matos Paixao’nun çevirdiği Dul üslubu, olay örgüsü ve yapısı bakımından 19. Yüzyıl romanlarıyla karşılaştırılmış. Gerçekten de Saramago’dan çok bana Anton Çehov’u anımsattı. Dul’da klasik romanların güzel tadı var. Çiftlik yaşamının başarılı betimlemeleri, karakterler arasındaki gerilimi ustaca yansıtan diyaloglar, din – ahlak, yaşam – ölüm karşıtlıklarını vermekteki başarısı bu duyguyu güçlendiriyor. Tabii din ve ahlak gibi sorun ettiği meselelerin işlenmesinde Saramgo’nun bildiğimiz bakış açısına, üslubunda humor yüklü anlatımının izlerine de rastlıyoruz. 25 yaşında bir yazarın ilk romanı olarak güçlü bir eser Dul. Büyük bir yazarın doğuşunu anlamak isteyenler için de etkileyici bir roman.(11.11.2022, Hürriyet Kitap -Sanat). 

Yorumlar