Tomris Uyar’ın ilk baskısı 1973’te yapılan ikinci öykü kitabı Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi (Sinan Yay.) 50. Yılı Yapı Kredi Yayınları’nın yaptığı özel bir baskı ile kutlanıyor. 2023 aynı zamanda Tomris Uyar’ın vefatının yirminci yılı. Usta yazarımız yaşasaydı 15 Mart’ta 82. yaşını kutlayacaktık.
Tomris Uyar, 1950 kuşağı öykücülerinden sayılır. Yaşça
onlardan küçük olduğu gibi yayın hayatına girmesi biraz daha geç olmuş. Tomris
Uyar’a ‘R. Tomris’ adıyla ilk kez 1960’larda Varlık’ta yayınlattığı
çevirileriyle karşılaşıyoruz. İlk çevirisi 1962’de Varlık Dergisi’nde
yayınlanan Tagore’dan “Şekerden Bebek” olmuş. Adının önüne koyduğu “R”nin
açılımı sorulduğunda bir göbek adının olmadığını, ama olsaydı herhalde babaannesinin
adı, Refiye olurdu diyerek cevaplamış, yani Refiye’nin “R”sini adının önüne
almış. Aslında eserlerini bir soyadı kullanmadan yayınlamaya başlamış. Önemli
bir tavır.
İlk öyküsü “Kristin” ise Mart 1965’te Türk Dili
Dergisi’nde yayınlanıyor. Edebi çizgisini oluşturacak olan öykücülük ve
çevirmenliğinin birlikte geliştiğini söyleyebiliriz. Bunlara daha sonra günlük
yazarlığı da eklenecek ve Tomris Uyar portresi tamamlanacaktır.
Biyografisinde 1966’dan sonra Papirüs dergisinde
yayınladığı ürünleriyle adını duyurduğu belirtilir. Tomris Uyar'ın ilk hikâye
kitabı İpek ve Bakır 1971’de (Bilgi Yay.) yayınlanmış. Bu tarihlere
bakarsak Tomris Uyar’ı Selim İleri ve Hulki Aktunç gibi adların yanında anmak
ve 1970’lerde yeni Türk öykücülüğünün ustalarından saymak gerekir diye
düşünüyorum.
Cemal Süreya ile birlikte 1966’da çıkardıkları Papirüs
dergisinin idarehanesindeki yangında kül olan Tomris Uyar’ın basıma hazırladığı
ilk öykü dosyası “Suya Yazılı” yayınlanabilmiş olsaydı bile bu tarihi ancak iki
üç yıl öne çekebilecektik. Tomris Uyar, 1950 kuşağı öykücülerinden sayılmasının
nedeni ne olabilir? Birincisi kuşkusuz kurguyu önemseyen yazma biçimidir. Ama
bu değerlendirmenin esas kaynağı II. Yeni şairleriyle iş birliği olsa gerek.
Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar yakın dost çevresini
oluşturmuş, birlikte birçok edebi çalışma yapmış, dergiler yayınlamışlar. Bu anlamda Tomris Uyar’ı “II. Yeni’nin tek
öykücüsü” olarak niteleyebiliriz. Ilgın Sönmez sorduğunda reddetmemiş,
ayrıntılandırıp “Edebiyat açısından Edip
ile aramızda daha büyük bir alışveriş var,” demişti. “Tomris Uyar’ın öykülerinde İkinci Yeni
şiirinin imgelerinin etkisini şiirsellik şeklinde görmek mümkündür,” diye de
değerlendirilmiş. Ama benim en çok beğendiğim değerlendirme, YKY’nin
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi’ndeki “Klasik öykünün
sınırlarını şiirsel bir dille zorlayarak izlenimler, anılar, ayrıntılar, betimlemeler,
çağrışımlar, imgeler ve iç konuşmalara dayalı bir öykü dünyası” kurduğu
tanımlaması.
Tomris Uyar farklı ve moderndir. Kendidir. Peki
postmodern midir? Onu da tartışmak gerekiyor. Çünkü kolaj, pastiş, montaj, metinlerarasılık
gibi postmodern yaklaşımlara uzak olmadığını eserlerinde kullandığını
biliyoruz. 50. Yıl özel baskısı yapılan kitabının Şahmeran Hikâyesi bölümü bu
savı yani Tomris Uyar’ın postmodernliğini tartışmak gerektiğini
düşündürüyor.
Tomris Uyar’ın “Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi” adlı
kitabını iki ayrı düzlemde inceleyip Ödeşmeler’i ayrı, Şahmeran Hikâyesi’ni
ayrı değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Ödeşmeler’i oluşturan öyküler bireyden yola çıkıp toplumsala bakan, bu bakışı biçime ve dile önem vererek yapan Tomris Uyar’ın ilk ustalıklı verimleri olarak değerlendirilebilir. Anlatıma ve kurguya önem vermiş, birçok tekniği denemiş, cümlelerini kuyumcu titizliğiyle kurmuş, tek bir fazlalığa bile yer vermemiş ve Tomris Uyar öykücü olarak belirginleşmiştir. Füsun Akatlı’nın da belirttiği gibi Ödeşmeler’deki öyküler adına uygun olarak orta ve daha alt sınıftan kahramanların görülmesi ya da kesilmesi gereken hesaplarını anlattığı öykülerden oluşur. Bu ödeşme bazen toplumla, bazen başkalarıyla bazen de bir iç hesaplaşma şeklinde öykü kahramanın kendi kendisiyledir. Hesaplaşıp ödeşecekleri günü beklerler. Kitabın Önsöz adlı öyküsünün son cümlelerinde, ailece toplanıp kendi hakkında karar verilen kızın ruh halini şöyle anlatır; ““Küçük kız, tırnak yemeyi sürdürüyordu. Ödeşecek vakti çoktu.”
“Şahmeran Hikâyesi” asıl adı Camasb-name olan ve
15.yy.’da manzum olarak yazılan hikâyeye dayanır. Kutsal metinler, Binbir Gece
Masalları ve Anadolu’da anlatılan Şahmeran hikâyelerinin çağdaş bir uyarlaması
olarak değerlendirilir. Tomris Uyar geleneksel bir metni modern bir anlayışla
yeniden kurar. Camsab’ta geleneksel kahraman imgesini modern bir karaktere
dönüştürür. Şahmeran’ı ise “öteki” olarak konumlandırır. Behçet Necatigil Tomris
Uyar’ın metnini “çağımıza alegorik bir uygulama” diye nitelemiş. Tomris Uyar da
tavrını “mitik öğelerin peşini bırakıp masalın dibindeki temel endişeyi yakalamaya
çalışmak, diye açıklamış. Masallardan yararlanma, metinlerarasılık tavrını sonraki
kitabı Gecegezen Kızlar’daki öykülerinde
de sürdürmüş.
Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi’nin ellinci yıl özel baskısı Çağdaş Türk edebiyatının büyük ustalarından Tomris Uyar’la günümüz okurunu buluşturmak açısından değerli bir yayın. On bir öykü kitabı, yüz dört öyküsü yayınlanan Tomris Uyar’ın zamanında kurgusu, anlatımı ve ele aldığı konularla öncü olmuş öykülerinin hâlâ ilgiyle okunacak tazelikte olduğunun bir delili. (Hürriyet Kitap - Sanat, 10.03.2023)
Yorumlar