Yoksulluğun en dibindekiler


Çağdaş edebiyatın büyük ustalarından Jorge Amado üçüncü romanı Alınteri’ni 1934'te Rio de Janeiro'da, 22 yaşındayken yazmış. Ertesi yıl kitap ikinci eseri Cacau ile birlikte Rusçaya çevrilip Moskova'da yayınlanmış. Alınteri’nin yazarın hayatıyla, yaşadıklartıyla doğrudan bağlantılı olduğu belirtiliyor.

Jorge Amado ilk romanını 1931’de 18 yaşındayken yayınlatmış. İkinci romanı 1933’te yayınlanmış ve birden popülerlik kazanmış. Getúlio Vargas'ın diktatörlük rejimi altında sosyalist faaliyetlere katılması ise hem hayatını zorlaştırmış hem de yazarlık kariyerini etkilemiş. 1935'te ilk kez tutuklanmış ve iki yıl sonra kitapları yakılmış. Eserleri Portekiz'de de yasaklanmış, ancak Fransa'da dördüncü romanı Jubiabá'nın yayınlanmasıyla Avrupa'nın geri kalanında büyük bir popülerlik kazanmış. Kitap, coşkulu eleştiriler almış. Eserleri 49 dile çevrilip 55 ülkede yayınlanmış, sinemaya, tiyatroya uyarlanmış, dizi olarak televizyonlarda gösterilmiş. Milli Kütüphane kayıtlarına bakılırsa Türkçede ilk eseri 1960’ta yayınlanan ‘Kızgın Toprak’. 70’lerde birçok eseri Türkçeye çevrilmiş, İlk romanlarından Alınteri ise Şehsuvar Adil çevirisi ile ilk kez bu yıl, 2023’te Türkçede yayınlandı. 

Tam adıyla Jorge Leal Amado de Faria 1928'de, henüz on altı yaşındayken, Pelourinho'da küçük bir oda tutmuş ve orada zor koşullarda yaşamak zorunda kalan kadın ve erkeklerin günlük yaşamlarına tanık olmuş. Salvador'da “Ladeiro do Pelourinho'daki o garip apartmanlardan birinde" romandaki karakterlerin çoğuyla tanışmış, komşuluk, dostluk etmiş.

Alınteri, Amado'nun kendi deyimiyle “öğrenci romancı” portföyünü oluşturan ilk eserlerinden. Çıraklık dönemi eseri olan roman ustalık dönemi diyebileceğimiz daha sonraki çalışmalarında göreceğimiz temaları içeriyor. Alınteri altı romanlık bir serinin parçası olarak tasarlanmış. Sosyalist ideallerle yola çıkan yazar toplumun en yoksul kesimlerini temsil eden karakterlerinin mücadelelerini, ıstıraplarını ve küçük umutlarını anlatıyor.  Brezilya’nın Salvador kentindeki yaşamın sefaletini ve yoksulluğunu çarpıcı bir şekilde resmederken, aynı zamanda insanlık, umut ve dayanışma gibi evrensel temalara da odaklanıyor.

Romanın ana mekânı olan Pelourinho'daki binada yaşayan işçiler, dilenciler, çamaşırcı kadınlar, fahişeler, anarşistler ve devrimciler gibi en alt sosyal sınıflardan ve farklı öykülerle gelen kahramanlar, zorlu koşullar altında hayatta kalmaya çalışırken birbirlerine destek oluyorlar. Onların hikayeleri birbirine bağlanırken, apartmanın kendisi de neredeyse bir canlı varlık gibi bir rol üstleniyor ve romanın atmosferine derinlik katıyor.

Jorge Amado, "Alınteri" romanında belgesel tarzın öğelerini kullanırken kendi edebi üslubunun ilk örnekleri de sergiliyor. Sosyal adaletsizlik, sınıf farklılıkları ve yoksulluk gibi toplumsal konuları çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Amado'nun betimlemeleri, olayları abartmadan, biraz da mesafe koyarak olduğu gibi küçük bölümler halinde anlatımı, kahramanlarının sefil yaşam koşullarını ve çevrelerini okuyucuya etkili bir şekilde aktarıyor.

"Alınteri", yoksulluğun ve sefaletin yanı sıra insanların içindeki umut ve dayanışma duygusunu da vurguluyor. Bu yaklaşım Amado'nun toplumcu bakışından kaynaklanan eserlerinin genel karakteristiği. Jorge Amado eserlerinde okuyucuya güçlü bir duygusal deneyim yaşatırken aynı zamanda toplumsal sorunlara da dikkat çeker, diyor eleştirmenler. 

Jorge Amado'nun "Alınteri" romanının çok geniş bir kahramanlar kadrosu var. Kitap, Pelourinho'daki bir binada yaşamaya çalışan 600 kişinin neredeyse hepsinin ortak ve tek tek hayatlarına odaklanıyor. Roman boyunca bu binada yaşayanların hikayeleri birbirini takip ediyor, zaman zaman da içiçe geçiyor, yoksullar korosu halini alıyor, ancak asıl kahraman apartmanın kendisi.

Apartmanın odaları incecik duvarlarla bölünmüş ve alt bölümlere ayrılmıştır. Hatta kömürlük, depo gibi yan binalar bile kiralanmıştır. Kiracılar adeta birlikte yaşar. Özel hayat yok gibidir. Birbirlerinin tüm yaşadıklarından haberdarlardır, bilmediklerini de dedikodularla tamamlarlar. Romanın birçok sahnesi, apartman sakinlerinin tuvalet olarak kullandığı ve çöplerin biriktiği merdivenlerde geçer. Jorge Amado, belgesel anlayışla aparman sakinlerinin yaşamlarını kaleme alır. İnce gözlemler, küçük ayrıntılar, bu karakterlerin yoksulluğun en dibindeki sefil yaşam koşullarının gerçekçi görüntülerini verirken, anlatımı da yazarın daha sonraki çalışmalarında bulunabilecek romantizmin izlerini taşır.

Jorge Amado apartman sakinlerinin onların günlük mücadelelerini ve hayatta kalma çabalarını anlatır, yaşamlarından küçük kesitleri kısa bölümlerde sunarken, sosyal adaletsizlik, sınıf ayrımı ve yoksulluğun etkilerini de vurgulayan bir sosyal eleştiriye de girişiyor. Jorge Amado romanda bir yandan sosyal eleştiri yaparken diğer yandan insanlık ve umut temasını vurgulayarak okuyucuya çözümün ne olduğunu da anlatıyor.  Alınteri sefalet ve hayal kırıklığıyla dolup taşan ama umudu da yitirmeyen insanların kısa ama etkileyici romanı. (14.07.2023, Hürriyet Kitap Sanat.)

Yorumlar