KİTAP YASAKLAMAMANIN ZORLUĞU


Bir kitap neden yasaklanır? Bu soruya, Türkiye'de verilebilecek cevap o kadar çok ki, "Bir kitap neden yasaklanmaz?" diye sormak neredeyse daha kolayımıza gelecek...

Evet, "bir kitap neden yasaklanır?" sorusuna bir hamlede aklıma gelen cevapları sıralamaya çalışayım; siyasi nedenlerle, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı gerekçesiyle, bölücülük, devletin ulusal çıkarlarına aykırılık, Atatürk ve devlet büyüklerine hakaret ya da küçük düşürme, müstehcenlik, İslami propaganda yapmak, islamiyete karşı olmak, orduyu karalamak ya da kötülemek, askerlik yapmamak istemek, genel ahlaka aykırılık, küçüklerin maneviyatını bozacak yayın yapmak, Milli Eğitim Kanunu'na aykırılık, Radyo Televizyon Kanunu'na aykırılık, kitap yayınlayarak terör örgütüne yardım  ve yataklık etmek, milli istihbarat teşkilatının sırların açıklamak, emniyet kuvvetlerine hakaret, emniyet kuvvetlerini küçük düşürme, özel hayata müdahale, kişisel hakaret.....

Gördüğünüz gibi bir kitabı yasaklamak için gerekçe çok. Üstelik bunlar sadece bir anda aklıma gelen gerekçeler. 

Türkiye'deki hukuk sistemi, suçun ispatlanması üzerine değil de suçsuzluğun ispatlanması üzerine kurulu olduğu için, yukarıda saydığım gerekçelerin biriyle ya da o ana kadar hiç aklınıza gelemeyecek bir gerekçe ile kitabınızın toplatılması, hakkınızda dava açılması ve işlediğiniz iddia edilen suçun ağırlığına göre kendinizi hapiste bulmanız an meselesidir. Ama hapisten çıkmanız, kitabınızı özgürlüğe kavuşturmanız pek kolay değil. Bunun için uzun ve ince bir yol var, yıllarca sürecek bir yargılama süreci. Yargı sistemimiz çok ağır bir yük altında olduğundan en kısa süren yargılamalar bile iki - üç yılı alabiliyor. Bu yargılama sürecinin sonunda yani üç yıl sonra sizin masumiyetiniz kanıtlansa, siz ve kitabınız özgürlüğe kavuşsa ne kadar anlamı olur?

Bir kitabı ve tabii onun yazarını ve yayıncısını hapis etmek için çok gerekçemiz var da, onları özgürlüğüne kavuşturmamız için pek fazla gerekçe yok. Bu az ve öz gerekçeler, aslında çok temel ve de vazgeçilemez nitelikte. Uluslararası anlaşmalar ve Anayasa'da yer alan sadece bir kaç cümle. Yüzlerce yasaya bedel bir kaç cümle. Çünkü bir ülkede tüm yasaların üzerinde Anayasa ve onun da üzerinde uluslararası anlaşmalar yer alıyor. 

Türkiye'nin de imzaladığı İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 19. maddesi yayınlama özgürlüğe ilişkin. Anayasa'mızda süreli ve süresiz yayınların serbestçe yayınlanmasının hiçbir gerekçeyle engellenemeyeceğini söylüyor. Hepimizin bildiği gibi, Avrupa Birliği'ne girmenin en önemli şartlarından biri olarak da yayınlama özgürlüğü gösteriliyor. Hükümetlerimiz on yıllardır, düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaları değiştireceklerini söylüyorlar. Ama sadece söylüyorlar. Ne yasalar değişiyor, ne de uygulama...

İki ay önce, şair - yazar Enis Batur'un "Elma" adlı romanı kitapta yayınlanan resimler müstehcen olduğu gerekçesiyle toplatıldı, hakkında dava açıldı. Toplatma kararı veren hakime göre romana konu olan Coubert'in tablosu müstehcendi. Onun dünyanın en önemli resimlerinden biri olması, kitaplara konu olması önemli değildi. 

Dünyanın en önemli edebiyatçılarından Elfrede Jelinek'in Piyanist adlı romanı daha geçen gün "Genel Ahlaka aykırı" olduğu gerekçesiyle toplatıldı ve hakkında dava açıldı. Tüm dünyanın önemli bir edebiyat eseri olduğu konusunda fikir birliğinde olduğu bir eser genel ahlakımızı rencide edebiliyorsa, durup çok uzun düşünmemiz gerek. 

Tabii düşündüğümüz için tutuklanıp, hapise atılmazsak....   

Değişmesi gereken yasalar değil "zihniyet"tir. Dünyanın hiçbir yerinde bir edebiyat ya da sanat eserinin yasaklanması, toplatılması için bir gerekçe olabileceğine inanmıyorum. Yeter ki, onu toplatıp yazarını hapis etmek için gerekçe aramayalım. Yoksa gerekçe çok, yeni gerekçeler de bulmak çok kolay. (2002)


Yorumlar