2003'de EDEBİYAT


 2003'de Kültür ve Turizm Bakanlığı ISBN Ajansı verilerine göre 18.853 yeni kitap yayınlanmış ve 5776'sı edebiyat eseriymiş. Bunlardan (çeviriler ve yerliler dahil) 1377'si roman - hikaye, 1022'si şiir, 215'i denemeymiş. Azımsanmayacak bir sayı. Bu denli büyük bir üretime karşın 2003'ün verimli geçtiğini söyleyebilir miyiz, bilmiyorum.   
2003, önceki yıllara, özellikle 2002'ye kıyasla oldukça sessiz ve sakin geçti. Medyanın bazı yazarlara aşırı ilgisini ve bazı kitapların televole konusu haline getirilmesini saymazsak bu durgunluk iyice dikkati çekiyordu. Şiirin iyice okunmaz olduğu, romanların ancak gazetelerin ilavelerinde ve magazin dergilerinde kapak olduklarında okuyucunun ilgisini çekebildiği, öykücülerin ise sessiz ve derinden gittiği bir yıl geride kaldı. 
ŞİİR
Şiir, belki de, şimdiye dek yaşadığı en durgun yılı geçirdi. Edebiyatının değerinin çok satanlar listesine girmekle ölçüldüğü bir ortamda sadece iki şiir kitabının listelere girebilmesi bu kanıları güçlendiriyordu. Ahmed Arif'in kitabına almadığı, dergilerde kalmış ya da yarım bıraktığı şiirlerinden oluşturulan "Yurdum Benim Şahdamarım" (Everest yay.) ve şiir çizgisinde büyük bir düşüş olarak değerlendirilen ve ağır eleştiriler alan Murathan Mungan'ın yeni şiir kitabı "Timsah Sokak Şiirleri" (Metis) listelere girebilen iki şiir kitabıydı. 
Bir başka hayal kırıklığını yıllardır yeni kitabı merakla beklenen Ahmet Telli "Barbar ve Şehla" (Everest yay) yaşattı. Ahmet Telli'nin şiir söyleminde önemli bir dönemeci, yeni bir ses arayışının ön çalışmalarını oluşturan kitabı hak etmediği kadar ağır eleştiriler aldı. Sami Baydar'ın "Varla Yok Arası" (Everest yay.), Ahmet Erhan'ın "Kaybolmuş Bir Köpek İlanı" (Everest yay.) şairlerinin şiir çizgilerine bir şey katmamaları, aksine geriye doğru atılmış adımlar olarak bu zincirin diğer halkalarıydı.  
Gülten Akın'ın  "Uzak Bir Kıyıda"sı (YKY) herhalde yılın en "usta işi" kitabı olarak belleklere kazındı. Gülten Akın, 1995'te yayınladığı "Sonra İşte Yaşlandım"da yeni bir aşamasına soktuğu şiir söyleyişi, işlediği temaları ve duru anlatımıyla belki de son yılların en dikkate değer şairiydi. Enis Batur "Abdal Düşü" (Altıkırkbeş yay.), Güven Turan "Cendere" (YKY), Turgay Fişekçi "Ayçiçeği Özlemi" (Adam yay.), Oğuzhan Akay "Ürk Şiirleri" (Altıkırkbeş yay.), Baki Ayhan T. "Uzak Zamana Övgü" (Can yay.), Kadir Aydemir "Dikenler Sarayı" (Eti yay.), Şeref Bilsel "Magmada Kış Mevsimi" (Papirüs), Mustafa Köz "Ateş Bağı" (Papirüs), Altay Öktem "Sokaklar Tekin Değil" (İtaki yay.), Oya Uysal "Günaydın Sevgili" (Can yay.),  Uğur Aktaş "Çinko Yahut Ağzımda Toz" (Avesta), Mehmet Erte "Suyu Bulandıran Şey"le (Varlık yay.) dikkati çeken, hakkında konuşulan kitaplara imza attılar. Metin Eloğlu'nun "Bu Yalnızlık Benim" (YKY), Seyhan Erözçelik'in "Kitaplar" (YKY), Hüseyin Peker'in "Ateşin Zilleri", Özdemir İnce'nin "Bütün Şiirlerim 3. Cilt" (Adam yay.)  başlığıyla yayınlanan toplu şiirleri şiir okurlarına bu usta şairlerin külliyatlarına tekrar bakma olanağı sundular.     
Tartışmayı, eleştirmeyi en çok seven edebiyatçılar olmalarına rağmen şairlerin suskun kaldığı bir yıldı. Dergilerde bol bol, hatta binlerce şiir yayınlandı, ama kayda değer tartışmalar, polemikler hemen hiç olmadı. Sanki ortalık güllük gülistanlıktı ya da herkesin üstüne ölü toprağı serilmişti de bir şey söylemeye takat kalmamıştı. Ahmet Soysal'ın hazırladığı "A'da Z'ye Ece Ayhan"daki (Kitaplık Dergisi eki) "Poesium" maddesinden kaynaklanan Ece Ayhan, "Şairlik uyduruk bir şey," cümlesi ile Attilâ İlhan ve onlarca yıl sonra aklı başına gelip İslamci gazetelerde yazmaktan vazgeçen ve bu tavrı "cenah değiştirmek" olarak değerlendirilen İsmet Özel adları etrafında yaratılan fırtınaları ise şiirden çok "edebiyatın sosyolojisi, şairlerin psikolojisi" alanında değerlendirmek gerek herhalde. 
Şiir üzerine çalışmalar ise son derece azdı. Halil İnalcık'ın son çalışması "Şair ve Patron" (Doğu Batı), Afşar Timuçin'in "Yeni Şiirimizin Kısa Romanı" (Bulut), Doğan Aksan'ın "Cumhuriyet Döneminden Örneklerle Şiir Çözümlemeleri" (Bilgi)  2003'ün akılda kalan şiir üzerine kitaplarıydı. 
HİKAYE
Hikaye, Türk edebiyatının en sessiz ve derinden giden türü. Ama, bu derinden gidiş bir anlamda emin adımları da simgeliyor. Özellikle gitgide daha damıtılmış, daha has eserler verildikçe bu verimin nitelikli bir hal aldığı gerçek. Bu nitelikteki yükseliş okuyucu katında da ilgi görmeye başladı. Sayıları fazla olmasa da hikaye kitapları çok satanlar listelerinde göründü. Yayınevleri de geçtiğimiz yıllara oranla daha çok hikaye kitabı bastılar.  
Adam Öykü gibi gerçekten önemli ve okuyucunun ilgisini çeken bir derginin yayınlanmasına, ona  Hece, Eylül Öykü gibi özel olarak hikaye ile ilgilenen dergiler eklenmesine rağmen hikayeciler her zaman olduğu gibi yine tartışmamayı tercih ettiler. Hikaye kitapları hakkında çok az eleştiri yazısı çıktı. Hikayenin sorunları üzerine ise hemen hiç konuşulmadı. Onlar için ürün önemliydi herhalde. 
Buket Uzuner uzun bir aradan sonra "Şiirin Kızkardeşi Öykü" (Everest) ile hikayeye dönüş yaptı. Kitap çok satanlar listesine girmesine, okuyucuyla en çok buluşan hikaye kitabı olmasına karşın Uzuner'in hikayecilik çizgisinde bir düşüş olarak değerlendirildi. Bir başka çok okunan öykücü de "Bakire Kızlar ve Ötekiler"le (İnkılâp) Neşe Cehiz oldu. Gerçekçi anlatımı ile dikkati çeken Neşe Cehiz de hikaye tekniğine gereğince önem vermemekle eleştirildi. Ayfer Tunç "Taş-Kağıt-Makas" (YKY)'la beğeni toplayan diğer bir hikayeciydi. Özellikle kitabın son bölümünü oluşturan "Suzan Defter" adlı uzun öykü hem anlatım gücüyle, hem de konusunun işleyişiyle öne çıktı. Hikayenin ustalarından Mustafa Kutlu yeni "uzun hikaye"si "Tufandan Önce" (Dergah Yayınları) ile buluştu okurlarla ve beğeni topladı. 
Necati Güngör "Üsküdar'a Gidelim" (Alkım Kitabevi), Cemil Kavukçu "Başkasının Rüyaları" (Can yay.), İzzet Yasar "Özel Sektör İmamı" (Adam), Başar Başarır "Getirin O Öyküleri Yakalım Bugünleri" (Doğan Kitap), Altay Martı "İyilik Tanrısının Günleri" (Gendaş), Murat Yalçın "İma Kılavuzu" (YKY), Hakan Ergül "Krizanteme Adanmış" (Can yay.), İnan Çetin "Bin Yapraklı Lotüs" (İş Kültür),  Ayşegül Çelik "Korku ve Arkadaşı" (YKY), Ekin Atalar "Hayata Asılmak Tehlikeli ve Yasaktır" (Varlık) ile yılın hakkında konuşulan kitaplarına imza attılar. Yılın en heyecan verici keşfi ise, bana göre, Cihat Burak'ın "Zenci Kalınız" (YKY) adıyla yayınlanan hikayeleriydi.
ROMAN
"Bu roman gerçekleri mi anlatıyor, yoksa kurgu mu?" sorusu herhalde 2003'te romanı belirleyen soru oldu. Birçok roman ne kadar gerçek oldukları, hayatı ne kadar doğru yansıttıkları ile değerlendirildi. Onlarca yıl önce kapandığını sandığımız "özel hayat anlatılmalı mı?" tartışması Hasan Öztoprak'ın "İmkansız Aşk"ı (Can yay.) çevresinde ve onun edebi niteliğini tamamen gözardı edip sadece anlattığı olaydan yola çıkarak yapılan değerlendirilmelerle tekrar hortladı. Basın mensupları hemen her yeni romanda özel hayattan mahrem yanlar aramaya başladılar. Çok okunmanın yolunun medya desteğinden geçtiğine inanan bazı romancılarımız da yangına körükle gitmekten çekinmediler.
Diğer yanda da "Herkes roman yazabilir, yazmalı" tezi incelikle işlendi. Gerçekten de herkes roman yazmaya soyundu, yayınevleri de bu roman taslaklarını "belki bir skandal yakalar, bol bol kitap satarız" umuduyla yayınlamaktan çekinmediler. Müzik ya da sinema yıldızlığı kadar roman yazarlığının da ünlü, meşhur ve zengin olmanın bir yolu olarak belleklere kazındığına şahit olduk.  
Romanda, 2003'ün "yıldız"ı Tuna Kiremitçi'ydi. Kiremitçi, "Bu İşte Bir Yalnızlık Var" (Doğan Kitap) ile hem büyük bir okur kitlesi ile buluştu hem de tartışıldı. Bazılarınca kolay okunur olması, roman tekniğindeki başarısı ile beğenilen Kiremitçi, bazılarınca ise "pop" bir yazardı, hiçbir derinliği yoktu, kısa bir süre sonra unutulacaklar arasında yer alması kaçınılmazdı. Üstelik dil kullanımadaki savrukluğu ile de eleştiriyi hak ediyordu. Çok okunan diğer bir roman Kürşat Başar imzalı "Başucumda Müzik"ti (İş Kültür). Kürşat Başar'ın "yaşanmış" bir olaya dayanan romanı bu özelliğiyle yazarlık çizgisinde yeni bir aşama olarak değerlendirildi.
İnci Aral "Mor" (Epsilon), Mehmet Bilal "Üçüncü Tekil Şahıs" (Tavanarası), Ahmet Ümit "Beyoğlu Rapsodisi", İskender Pala "Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk" (LM), Hamdi Koç "Çiçeklerin Tanrısı" (YKY) ile dikkatleri çeken, basında sık rastladığımız yazarlardan ilk akla gelenlerdi. 
Yılın "edebi nitelikleriyle" ilgi çeken kitapları ise İbrahim Yıldırım'ın "Bıçkın ve Orta Halli"si (YKY) ile Niyazi Zorlu'nun "Hergele Aşıklar" (Metis) romanlarıydı. İbrahim Yıldırım, 12 Eylül sendromunu alışılmışın dışında kahramanlarla işlemesi  ve romanın yapısıyla uyuşan özgün bir anlatımıyla beğeni topladı. Niyazi Zorlu da, eleştirmenlerin "ne anlatıldığından çok nasıl anlatıldığı önemlidir" tezlerine kanıt olarak sunuldu. Zorlu, dildeki yenilik ve değişikliğiyle olduğu kadar varoşlarda yaşayan gençlerin siyasi macerasını işleyişiyle haklı olarak ilgileri üzerinde topladı.
Faruk Duman "Pîrî" (Can), Haldun Çubukçu "Bütün Aşkların Gömüldüğü Yer" (Gendaş), Levent Mete "Büyücüler" (Can), Enis Batur "Kravat" (Sel), Selçuk Altun "Ku(r)şun Lezzeti" (Sel), Mehmet Anıl "Geri Gelmemek Üzere" (Can), Mine Söğüt "Beş Sevim Apartmanı" (YKY), Ayhan Geçgin "Kenarda" (Metis) ile edebiyat okurunun ilgisini çeken, konuştuğu kitaplardı. Sevim Burak, yaşarken bitiremediği ve ölümünden yirmi yıl sonra okurlarla buluşan "Ford Mach 1" (YKY) ile romanda yılın heyecan veren keşfiydi. 
Ömer Türkeş, Semih Gümüş, Asuman Büke Kafaoğlu'nun düzenli olarak yeni romanlar üzerine eleştiriler yazmalarına rağmen bu yıl da, üstelik bu yazarların da katılımıyla "eleştiri yok, yazılmıyor" tezi tartışıldı. Ama tartışma getirecek çalışmalar nedense gözardı edildi. Ahmet Oktay'ın "Romanımıza Ne oldu" (Dünya)  ve Mürşit Balabanlılar'ın editörlüğünde yayınlanan, önemli eleştirmenlerin değerlendirmelerinden oluşan, "Türk Romanında Kurtuluş Savaşı" (İş Kültür) buyrun tartışalım, der gibiydiler.  
DENEME, ANI, ELEŞTİRİ
Ahmet Altan'ın "Ve Kırar Göğsüne Bastırırken" (Can yay.) ve Sunay Akın'ın "Kırdığımız Oyuncaklar" (Çınar) yılın listelere giren iki deneme kitabı oldu. Füsun Akatlı "Kültürsüzlüğün Kışı" (Dünya), Uğur Soldan'ın yazdığı "Şiirin Aynasındaki Simurg" (Can) adlı kapsamlı bir yaşam öyküsü kitabı da yayınlanan Hilmi Yavuz "Sözün Gücü" (Dünya), Enis Batur "Paris Ecekent" (YKY), Nilüfer Kuyaş "Başka Hayatlar" (Dünya), Atilla Birkiye "Hep Sonbaharı Yaşadık" (İş Kültür), Müslüm Yücel "Edebiyatta Ölüm ve İntihar" (Elma), Nihat Genç "Edebiyat Derslerine Giriş" (Leman), Gürsel Korat "Kristal Bahçe" (İletişim), Nazan Bekiroğlu "Cümle Kapısı" (Timaş Yayınları) deneme -eleştiri kitapları oldular.   
Anı ve söyleşi kitapları 2003 yılında en medyatik türü oluşturdular. Özel hayatın penceresini açıp, mahrem noktalara kadar girme arzusunun "Biri Bizi Gözetliyor"larla, Televole'lerle tahrik edildiği bir medya ortamında bu kitaplar gerçekten de çok çekici malzemelerdi. Yazarların neyi nasıl anlattıkları tamamen unutuldu ve kimlerin hangi kirli çamaşırlarının ortaya döküldüğü  konuşuldu, yazıldı. Tabii, bu noktada bu kitapların yazarlarının bu tartışmalara olanak veren açıklamaları, kitaptan çok kendilerinden söz etmeyi görev edinmeleri de gazetecilerin işini kolaylaştırıyordu. 
Aralık ayında yayınlanan Müjdat Gezen'in tiyatro, sinema ve gönül maceralarını içeren anıları "Galiba Ben Sanatçıyım" (Can) ve Orhan Pamuk'un çocukluğundan başlayarak kendi yaşamıyla paralel bir anlatımla İstanbul'u anlattığı kitabı "İstanbul Hatıralar ve Şehir" (YKY) "özel hayat" tartışmasını tekrar gündeme getirdi.  
DERGİLER
2003'te güncel olanla "pop" olan arasındaki arasındaki sınırlar iyice zorlandı. Milliyet Sanat hemen her sayısında bu sınırda gezindi. Bu yıl yayın hayatına giren kitap dergisi Picus daha ilk sayısında kapak konusu olarak bir futbolcuyla bir şairi buluşturarak bu sınırın olmadığını göstermek ister gibiydi. Adnan Özer'in Kaçak Yayın ve Metin Üstündağ'ın Hayvan'ı popülere edebiyattan bakmayı denediler. Daha soğukkanlı oldular ve Picus ve Milliyet Sanat'a göre daha olumlu karşılandılar. Enver Ercan yönetimindeki şiir dergisi Yasak Meyve, günümüz şiirinin durumunun göstergesi, vitrini olarak çıktı. Yayınladığı incelemelerle şiir eleştirisine katkıda bulunmaya çalıştı ama yaydığı kardeşlik havasından olsa gerek şiirin mevcut sorunlarını tartışacak bir ortam yaratamadı. Sel Yayıncılık'ın yayınladığı Gece Yazısı sadece edebiyat ürünlerine veren "yöneticisiz" (!) bir dergi olarak çıktı. Edebiyatın bir çok önemli adı Gece Yazısı'na davet edildi ve bu isimler gizli yöneticinin Enis Batur olduğu hissiyle davete icabet ettiler.    
Kitap-lık, popülere karşı edebi duruş alan ve nitelikli yazılarla, ürünlerle de çok okunulabileceğinin, gündem oluşturulabileceğinin kanıtlandığı dergilerin başında geliyordu. Hece dergisi kapsamlı özel sayılarıyla dikkat çekti. Kaşgar, Agora, Yom Sanat dikkatle izlenen dergilerdendi. Virgül, yeni yayınlanan kitaplardan yola çıkarak gündemi oluşturan eleştiri ve incelemelerle önemli bir boşluğu doldurdu. İzmir Ünlem'le nihayet kendi dergisine kavuştu. Edebiyat ve Eleştiri, "edebiyatın taşrası olmadığını" ve Ankara'dan düzenli bir dergi çıkartılabileceğini örnekledi. Varlık 70. yılını kutladı. Enver Ercan'ın hazırladığı "Varlık'ta İlk İmzalar" ve "Varlık Şiirleri Antolojisi" ile bu kutlama taçlandırıldı. 
KAYIPLAR
2003 değerli yazarların aramızdan ayrıldığı bir yıl oldu. Türk hikâyeciliğinin ustalarından Tomris Uyar, hikayeci Yücel Balku, şair Alaeddin Özdenören, eleştirmen Hüseyin Cöntürk, incelemeci İsmet Zeki Eyuboğlu ve Türk dilinin en önemli araştırmacılarından Andreas Tietze geçtiğimiz yıl hayata veda etti. (2004)

Yorumlar