YAZMA SANATI

Stephen King, günümüzün en tanınmış ve en çok okunan bestseller (çoksatar) yazarlarından. Korku, gerilim türünde yazdığı kitaplarla tanınıyor. Bir çok eseri filme çekildi. Çok sayıda kitap yazmış ve bu kitaplarla büyük başarıya ulaşmış biri olarak kitap yazmak konusunda söyleyecek bir şeyleri olması gerektiğini düşünmüş ve Yazma Sanatı'nı (Altın Kitaplar) kaleme almış.
Yazma Sanatı'ndan yazmaya yeni başlayanlar kadar halen kitapları yayınlanan yazarlarımızın da çok şey öğreneceğine inanıyorum. Çünkü Stephen King başarısının sırlarını veriyor. Kendi yazarlık serüvenini, hayat hikayesini anlatarak işe başlıyor. Zor bir hayatı olmuş King'in. İki yaşındayken babası onları bırakıp gitmiş. İki çocukla baş başa kalan anneleri sıkı bir yaşam mücadelesi vermiş. Çok yoksul, çok zor günler geçirmişler. İlkokuldayken, altı yaşında hikayeler yazmaya başlamış. 13 yaşındayken dergilere hikayelerini yollamış. İlk hikayesi de bir korku fantezi dergisinde yayınlanmış. Ama dergilerden aldığı red cevapları yayınlananlardan çok çok daha fazlaymış. Yılmamış. Red mektupları ona şevk vermiş. Daha çok yazmış, yazdıkları üzerinde daha çok düşünmüş. Her hikayenin en az iki kez yazılması gerektiğini öğrenmiş. İlkinde hızla, belki çala kalem ama ikisinde mutlaka düzelterek ve azaltarak. Bu bilgi yazarlık anlayışını değiştirmekle kalmamış, hikayeleri dergilerde daha çok yayınlanma şansını bulmuş. Fabrikada, çamaşırhanede çalışmış, evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, hayat dertleri sarmış ama okumaya da yazmaya da hiç ara vermemiş. 1974'de ilk romanı Göz yayınlanana kadar zor zamanlar sürmüş. Romanın yayınlanması ise hayatında dönüm noktası olmuş. Yazarak hayatını kazanacağına inanmış.
"Yazma işlemine sinirli, heyecanlı, umutsuz ve hatta çaresiz bir şekilde… aklınızda ve yüreğinizde kağıda asla tam olarak aktaramayacağınız bir duyguyla yaklaşabilirsiniz. Yazmaya, yumruklarınız sıkılı, gözleriniz kısılmış, popoları tekmelemeye ve isimleri alaşağı etmeye hazır olarak başlayabilirsiniz. Bir kızla evlenmek istediğiniz için ya da dünyayı değiştirmek istediğiniz için yazmak istemiş olabilirsiniz. Yeter ki hafife alarak başlamayın. Tekrar edeyim: boş kağıdın başına hafife alarak oturmamalısınız." Yazmak ciddi bir iştir diyor Stephen King, ciddiye almayacaksanız bu kitabı okumayın ve başka bir işle uğraşın, diyor.
Yazmak bir sanatsa aynı zamanda zanaattır. Her sanatkarın da iş için kullandığı gereci taşıdığı bir alet kutusu bulunur. Stephen King'e göre yazarın alet kutusunun en çok kullanılan aletlerin bulunduğu bölümünde "kelime dağarcığı"nın bulunması gerekiyor. Yine bu bölümde "gramer" (dil bilgisi) de bulunmalı. İkinci rafta ise biçim ve üslup var. King, düzyazının temel biriminin cümle değil, paragraf olduğunu düşünüyor. "Tutarlılık paragrafla başlar ve kelimelerin sadece kelime dizisi olmanın dışına çıkma şansı doğar. Eğer bir dirilme, canlanma anı gelecekse bu ancak paragraf düzeyinde gelir" diyor ve ekliyor "iyi yazacaksanız paragrafı iyi kullanmayı öğrenmeniz gerekir. Bu da çok pratik yapmak demektir; vuruşları böyle kavrarsınız."
Alet kutusuna da, yazmayı sağlayacak ilhama da sahip olmanın tek yolu var, Stephen King bunu ilk kural olarak koyuyor; "Bir yazar olmak istiyorsanız, her şeyden önce yapmanız gereken iki şey var; çok okuyun ve çok yazın. Bildiğim bu iki şeyden kaçınmanın, kestirmeden gitmenin imkanı yok."
"Çok geniş bir yelpazede kitap okumanız ve bir yandan da sürekli olarak kendi yazılarınızı rafine etmeniz (yeniden tanımlamanız) gerekir. Çok az okuyan kişilerin (ya da bazı durumlarda hiç okumayanların) yazı yazabileceklerini ve insanların yazdıklarından hoşlanacaklarını ummalarına inanamıyorum. (…) Eğer okumaya vaktiniz yoksa, yazmaya da vaktiniz (ya da gereçleriniz) yoktur. Bu kadar basit."
Çok yazmak, her gün düzenli olarak yazmak demek ona göre. Bir odaya girmeniz ve kapıyı kapatıp, masa başına oturup yazma kararlılığında olmanız gerekiyor. Hoşunuza giden konuda, bildiğiniz şeyler hakkında yazmanızı öneriyor. İyi kurgunun temelinde konu kadar iyi betimleme yapmanın, gerçekçi diyaloglar yazmanın, gerçek, inandırıcı karakterler yaratmanın gerekliliğine dikkati çekiyor. Bunlarda başarılı olmak için de gerçekçi olmak ilk koşul. Gerçekçi olmak için de araştırmak, öğrenmek gerekli. Ama ne yazarsanız yazın ilk haliyle bırakmayın, bir süre dinlendirdikten sonra mutlaka tekrar okuyun, düzeltin ve en az yüzde on oranında kısaltın diyor. Tabii, sizin görmediğiniz hataları görecek tanıdıklara, dikkatli okurlara da birer kopya verip okutturmak da iyi bir yöntem. En önemli prensiplerden biri de yazarlık işini para için yapmamak!

Yorumlar

Yıldıray Karakiya dedi ki…
Kitap gerçekten çok güzel ve yararlı, hatta zihin açıcı bir kitap. Keşke Türkçe baskısı daha özenli ve düzgün yapılsaydı... Bu kitap hakkında ben de bir yazı yazdım. İşte linki: http://nettuketici.wordpress.com/2009/11/16/yayimcisi-tarafindan-en-az-bir-kere-okunmasi-gereken-kitap/