Kalbin ve Tenin Bütün İstekleri

Onur Caymaz, yazmaya şiirle başladı. Dikkati çeken bir şair oldu. Ödüller aldı. Ama bu ona yetmemiş olmalı ki, romana, hikâyeye yöneldi. Kalbin ve Tenin Bütün İstekleri (Sel yay. Mart 2008) üçüncü hikâye kitabı. Kitap adına uygun olarak kalbin ve tenin istekleri üzerinden gelişiyor. Kaçınılmaz olarak zaman zaman bunlar birbiriyle de çakışıyor. Hayatla ve kendileriyle sorunları olan, o sorunlarla mücadele ederken hayatın akışını kaçıran kahramanları var hikâyelerin. Belki de tek bir kahraman; Genç bir adam; Okuyan, yazan, cebinde şiir kitapları taşıyan biri. İçtenlikle yaşadıklarını, sıkıntılarını, arzularını ve hatalarını anlatıyor. İnsan ilişkilerinde sorunları var. İnce düşünmeye, ince davranmaya çalışıyor ama pek öyle insanlara rastlayamıyor, karşılık bulamıyor. Özellikle aşk ilişkilerinde kendisini tam ifade edemediği için sorunlar yaşıyor, yanlışlar yapıyor. Bir ikilem içinde hem manevi değerlerini korumak istiyor, hem de hayata katılmak, hayattan olabildiğince zevk almak.

Kalp ve tenin istekleri, onların çelişkisi hikâyelerin ana omurgasını oluşturuyor. Hikâye kahramanları bir türlü aradıkları dengeyi, ideal olanı bulamadıklarından sıkıntı, hatta acı çekiyor, bunalıyorlar. İstanbul'da olmak, şehrin birey üzerindeki baskısı da bir başka belirleyici. Caymaz'ın hikâye kahramanı, bir yandan ikilemlerini aşmaya çalışırken diğer yandan şehrin dayattığı gerçeğe de direnmeye çalışıyor. Kendi olması, şehrin manevi değerlerini bozmasına karşı çıkabilmesi temel sorun.

Onur Caymaz, hikâye yazmaya devam etse de romandan cayamamış. 165 sayfalık kitabın 104 sayfası, tek bir hikâyeden oluşuyor. Gökyüzü Sineması, üzerinde biraz daha çalışılıp ayrıntıları zenginleştirilseymiş roman olacak yapıda bir anlatı. Bu anlatının kahramanı da önceki hikâyelerdeki yapıda. Ferhat tipi, geçmişindeki solculukla, bir dönem hapiste yatmasıyla önceki hikâyelere göre farklı bir boyut kazandırmış anlatıya, diğerlerinden daha zengin olmuş. Halkı kurtarmak için yola çıkmış ama başaramamış. Bu umudu içine gömmüş. Hayata tutunmak için bir yayınevi kurmayı, kitaplar yayınlamayı planlıyor. Ama eski Türk filmlerini andıran öyle bir melodramik bir hayatı var ki hiçbir şeyde talihi yaver gitmiyor. İlk kitabını yayınlayacağı Nisan Birol'u buluşmaya gittiğinde ölü buluyor. Dönüşte sevgilisi ile en yakın arkadaşını, destekçisini yatakta yakalıyor…Yazarlık macerasında tanıştığı yazar ve şairler de içkarartıcı bir dekadans içinde. Darbe darbe üstüne geliyor. Bir süre sonra bu melodramdan yorulduğunuzu hatta olaylara yabancılaştığınızı hissediyorsunuz. Kendisine tamamen zıt yapıdaki ağabeyi ile hiç istemese de ilişki kurduğunda da para ve gücün insana saadet getirmediğini görüyor. Ağabeyinin ailesi ahlaki anlamada parçalanmış, dağılmıştır. Onları birarada tutan tek şey, paradır.

Yorumlar