Zeruya Şalev, Paramparça Aşklar, Hayatlar'da biten bir evliliği anlatıyor. Daha doğrusu, kocasıyla bitmek bilmeyen tartışmalardan, kavgalardan bunalmış bir kadının evliliğini bitirme çabalarını. Çocuğuyla yalnız bir hayat kurmayı tasarlarken anne-babasının, arkadaşlarının, çevrenin ona karşı takındığı tavır, ayakta kalma çabaları romanın ana eksenini oluşturuyor. Evlilikten kaçarken yeniden âşık olması, yeni bir aile kurmaya doğru yönelmesi de işin cilvesi. Bu kez birbirlerini tanımayan üç çocuk, ikisi de evliliklerini bitirmek üzere olan bir kadın ve bir erkek aynı evde yaşama mücadelesi veriyorlar. Bu birliktelik belki de bir evliliğe son vermekten daha güç.
Ama asıl önemlisi Şalev'in kendine has anlatımı. Şalev, anlatıcısının içinden geçenleri aktarıyor bize. Cümleler bitmiyor, sürekli birbirine bağlanıyor, aynı cümle içinde konudan konuya geçiliyor. İlk bakışta okuması güç görünse de yazarın üslubuna alıştıktan sonra anlatım sizi kendine çekiyor, bağlıyor. Şiirsel, ama akıcı bir dille insan ilişkilerinin ayrıntılarına dalmakla kalmıyor, görünenin ardındaki gerçek ruh hallerini de gözler önüne seriyor. İnsanların dünyanın neresinde olursa olsunlar modern hayatın içinde, ailenin, arkadaşların ve toplumun dayatlamalarına rağmen birey olma, istediği gibi yaşama, geleceğini belirleme çabasını çok ustaca anlatıyor.
Yorumlar