Alnı Mavide

Ahmet Büke, 2004'de yayınlanan İzmir Postası'nın Adamları'ndan itibaren adım adım hikâyeciliğini geliştiriyor. Dikkate, izlemeye değer hikâyeciler arasında yer alıyor.

Orhan Duru'nun önerdiği gibi, Ahmet Büke'nin kendine has bir kurgu anlayışı, biçimi, anlatım tarzı var. Küçük ayrıntılardan, anlardan, görüntülerden yola çıkarak hikâyelerini oluşturuyor. Hatta bazılarına hikâye deyip dememekte kararsız kalıyorsunuz. Sanki sadece o ânı, o imgeyi anlatmak istemiş, öncesini, sonrasını merak etmemiş gibi. Bazı hikâyeleri de kaldığı yerden devam ettirebileceğinizi düşünüyorsunuz. Orhan Duru'nun yazdığı gibi kişilerin tiplemelerin üzerinde durmuyor olayla ilgileniyor. Ahmet Büke, olayı, daha çok da ânı anlatırken hikâye kişileri varolmaya başlıyor imgeleminizde. Onların davranışlarından, konuşmalarından, tepkilerinden kendinizce bir hikâye kahramanı yaratıyorsunuz.

Yeni kitabı "Alnı Mavide" de (Kanat Kitap, Haziran 2008) bu tür hikâyeler var. Alnı Mavide de çoğu hikâyede 12 Eylül dönemine yoğunlaşmış yazar. Darbenin hemen öncesinde ve sonrasında İzmir'in kenar mahallelerinde yoksul insanların, kaybedenlerin yaşadıklarından anlar bunlar. Kısa hikâyelerine alıştığımız Ahmet Büke'nin bu kitabı 38 sayfalık "Biz" adlı hikâye ile açılıyor. Küçük parçalardan oluşan ve her parçanın başka bir kahramanın bakış açısından anlatıldığı bu hikâyeye bir hikâyeler hikâyesi de demek mümkün. Oldukça kapalı, bazı yerlerinin bilerek müphem bırakıldığını düşündüren bir hikâye, "Biz"i anlamak için kitabın diğer hikâyelerini de okumak gerekiyor. Yavaş yavaş parçalar birleşiyor ve 12 Eylül'de yaşanan dramları, insanların darbe ile düşürüldüğü aşağılanmış, ezilmiş, çaresiz ruh halini hissediyorsunuz. 12 Eylül hikâyelerini "Alnı Mavide Elleri Kanda" olanların hikâyeleri izliyor. Bir insanı öldürmenin ne kadar sıradan bir olay olduğunun örneklerini okuyorsunuz.

Yorumlar