Ben ve O

Alberto Moravia, merakla izlediğim romancılardan. Türkçede yayınlanan hemen her kitabını okuyorum. İki cinsin aşk temelinde gelişen ilişkilerinden yola çıkarak insani olan hemen her duyguyu ve davranışı ele alan 20. Yüzyılın önemli yazarlarından. Bir dönem Türkçede çok okunmuş, sevilmiş. Sonra unutulmaya terk edilmiş. Bir kaç yıldır tekrar kitapları yayınlanıyor.

Türkçede yeni yayınlanan Ben ve O (Ekim 2008, Çev. S. Faralyalı, Alkım Yay.), Moravia'nın en önemli romanlarındanmış. Romanın kahramanı sıradan filmlere senaryolar yazan Federico. İyi bir entelektüel olduğunu, sinemada da artık bir yere vardığını düşünüyor, bir film yönetmek istiyor. Yönetmeyi arzu ettiği film de yazdığı son senaryoya konu olan İtalyan devrimci gençlerinin başarısız olmuş bir soygun eylemi. Federico bir yandan yönetmenlik işini alabilmek için devrimci örgüte 5 milyon liret bağışlamak, yapımcının yaşlı karısı ile ilişkiye girmek gibi olmadık fedakârlıklarda bulunurken, diğer yandan da cinsellik kaynaklı ruhsal sorunları ile boğuşuyor. Federico'nun normal ölçülere göre oldukça büyük bir cinsel organı var. Zaman zaman büyüklüğü ile övündüğü bu cinsel organ, Federico'nun benliğinde ikinci bir kişi gibi var oluyor. Bu ikinci benlik, Federico'nun tüm davranışlarını cinsellik temelinde geliştirmesini, cinsel organının büyüklüğünü hissettirerek gördüğü tüm kadınlarla, yaşlı, genç, çocuk, şişman, zayıf, çirkin, güzel ayırmadan ilişkiye girmesini söylüyor. Federico sürekli "O" dediği cinsel organı ile tartışıyor. Onun cüretkâr cinsel isteklerini gemlemeye çalışıyor. Hatta bunun için bir tür inzivaya çekiliyor, evden, karısından, çocuğundan ayrı bir yere yerleşiyor. Ama başaramıyor, cinsel organının isteklerine çoğu zaman boyun eğiyor, onun sesi oluyor. Teşhircilik, taciz, tecavüz girişimi gibi birçok sonuçsuz eyleme giriyor. Federico ve konuşkan cinsel organının diyalogları, tartışmaları ile Moravia, cinsel sorunlar düzleminde günümüz insanın modern yaşam içindeki varoluşunu gözler önüne seriyor. Federico'nun "o" istiyor diye yaptığı birçok eylem, aslında yücelmişler ve ezikler olarak ikiye ayırdığı ve kendini hep ezik olarak hissettiği toplumda bu şekilde ezilmişlikten kurtulma çabası. Ama sonuç olarak, bu yüz kızartıcı girişimleri onun ezikliğinin sürmesinden, her defasında kendini daha fazla ezik hissetmesinden başka bir işe yaramıyor. Sonunda yönetmenlik sevdasından da, organına ve dolayısıyla topluma kendini yüce gösterme çabalarından da vazgeçiyor, yenilgiyi kabul edip evine dönüyor.

Yorumlar