Kadın Düşkünü

Murat Belge, “Büyük Ulusal Anlatı Ve Türklerin Kökeni” altbaşlığını taşıyan Genesis’de (2008, İletişim yay.) Türk Edebiyatı içinde etkili bir tür olarak geliştiğini düşündüğü “Tarihi Roman”ları incelemişti. Osmanlının çözülüp yeni Türk Devletinin temellerinini atıldığı dönemde yoğun olarak yayınlanan bu romanların “Türk kimliğinin öne çıkartılması, dilin, Türkçe’nin entelektüel tartışmaların konusu olarak ele alınması, yaşanılan “kaybı” telafi etmeye yönelik çabalar”ın sonucu ortaya çıktığını belirtiyordu. Belge’ye göre “bu telafi çabaları “milli bir tarih” ihtiyacını zorunlu kılar. Geçmiş, “tarih” olarak icat ve inşa edilirken, o “tarih”in popüler bir anlatı biçiminde tedavüle sokulması da gerekli olur. Edebiyat, hem “Büyük Ulusal Anlatı”nın kurgusunu, biçimini, ahengini geliştirme hem de popüler alıcılarına ulaştığında, işlevini layıkıyla yerine getirebilmek için hamaset edebiyatından bol bol yararlanmış, daha doğrusu, bunun yeterli bir geleneği bulunmadığı için, kendileri büyük ölçüde yaratmışlardır.” Çoğunluğunu milliyetçi, muhafazakâr, İslamcı yazarların kaleme aldığı bu tarihi romanlar bir dönem çok okunduktan sonra önemini kaybetmiş, okunmaz olmuş.

Murat Belge’nin incelemesine konu olan bu milli romanlar bir roman parodisine de esin kaynağı olmuş. Kemal Safa Güntekin imzasıyla yayınlanan Kadın Düşkünü (2009, İletişim yay.) “Memleket Romanı” alt başlığını taşıyor. Kitabın künye sayfasında Kemal Safa Güntekin’in biyografisi şöyle: “Altmışlı yıllarda doğdu, Ankara’da yaşıyor. Mahlas kullanarak çeşitli roman ve inceleme kitapları yazdı. Çift kişilikli olduğuna inanıyor.” Kemal Safa Güntekin’in Murat Belge’nin mi yoksa Ankara’da yaşayan başka bir İletişim yazarının mı takma adı olduğunu bulmayı Kültürrazzi’ye bırakıyorum.

Kadın Düşkünü, Demokrat Parti’nin ilk yılarında Aydın’ın Germencik’inde geçiyor. Romanın iki kahramanı güçlü kuvvetli, erkek güzeli bir adam olan ve kadınların hemen cinsel cazibesine kapıldığı Bayram ve aşkı kitaplarda anlatıldığı gibi yüce bir şey sanan, ülkülerine, cumhuriyete bağlı ağa çocuğu Cumhur. Bayram’ın 70’li yılların erotik Türk filmlerini hatrılatan aşk ilişkileri ile Cumhur’un kahyanın kızı Cavidan’ın kişiliğinde aşkın sevişme boyutu da olduğunu öğrenmesi çevresinde olaylar gelişiyor. Roman ön plandaki eğlenceli havayı kullanarak sıkı bir düzen eleştirisi olarak gelişiyor. Eskilerin deyimi ile satıraralarında çok şey anlatıyor. Milli romanların yücelttiği tüm nitelikleri alaya alıp eleştirmekle kalmıyor, altlarında yatan gerçek niyetleri de gösteriyor. Yani Milli Roman’ı kendi silahı ile vuruyor.

Kadın Düşkünü, “Cumhuriyet dönemi boyunca yazılmış bütün romanların sesiyle konuşan, ama onlar gibi söylemeyen bir roman... “, “bir milli roman parodisi... Muhalif bir kahkaha prelüdü... Bir yazı eğlencesi...” olarak tanıtılıyor kitabın arka kapağında. Romanın amacını tam olarak kavrayabilmeniz için belli bir donanımınızın olması gerek. Sorun da burada başlıyor. “Milli Roman”ın ne olduğunu bilmeden, bir kaç örneğini okumadan Kadın Düşkünü’nün neyin parodisi olduğunu anlamak mümkün değil. Okumanız gereken en kolay ulaşılacak bilgi kaynağı da Belge’nin Genesis’i. Kemal Safa Güntekin adı Kemal Tahir, Peyami Safa, Reşat Nuri Güntekin gibi edebiyatımızın önemli isimlerini çağrıştırsa da Murat Belge Genesis’de Burhan Cahit Morkaya, Besim Özgen, Behçet Pirim gibi edebiyat tarihçilerinin bile kolayca hatırlayamayacağı isimlerin romanlarından söz ediyor.

Parodi kısmını bir yana bırakırsak Kadın Düşkünü keyifle okunan, iyi çalışılmış, iyi yazılmış bir roman. Milli Roman tartışmalarını hiç bilmeden de okunabilir. İlk başlarda anlatılanlar pek yakın gelmese de sayfalar ilerledikçe havasına giriyor, kahramanları tanıdıkça, düşünce yapılarını kavradıkça daha çok keyif alıyorsunuz. Absürt görünen olaylar anlam kazanıyor, hatta o yıllarda böyle şeylerin yaşanabileceğini de düşünüyorsunuz. Romanın değişik bir yapısı var; hemen tüm kahramanlarının ayrı ayrı bölümlerde söz aldığı yapısıyla olayları çok yönlü ve tüm ayrıntılarıyla kavramanızı sağlıyor. Mizah dozu abartılmadığı için Kadın Düşkünü’nü yüzünüzde hoş bir tebessümle okuyorsunuz.

20 Ağustos 2009

Yorumlar

Acunay dedi ki…
Uzun zamandır gizliden yayınlarınızı takip ediyorum ancak geçmiş yazılarınızı incelerken keşfettiğim bu incelemeyi niyeyse diğerlerine nazaran çok daha samimi ve güzel buldum. Elinize sağlık çok güzel bir inceleme yazısı.