Susanlar

Bilge Karasu, kılı kırk yaran, az yazan öz yazan ve az yayınlayan bir yazardı. 1930 doğumlu. İlk yazısı 1950'de yayınlanmış. 1995'de ölümüne kadar yayınladığı kitap sayısı sekiz. Ölümünden sonra, geriye kalan metinlerinden ve dergilerde kitaplaşmadan duran çalışmalarından yapılan derlemelerin sayısı ise geçtiğimiz günlerde çıkan Susanlar'la (Ocak 2009, Metis yay.) birlikte dört. Oysa Karasu'nun çok verimli bir yazarlık yaşamı olduğunu biliyoruz. Özellikle 50'li, 60'lı, 70'li yıllarda dergilerde birçok makalesi, öyküsü, çevirisi yayınlanmış. Bunların kitaplarında yer almadığı biliniyor.

Bilge Karasu, ölümünden sonra da titizliğinin sürdürülebilmesi için sağlığında çeşitli tedbirler almış. Bir kere çok sayıda metninin kitaplaştırılıp yayınlanmamasını, eğer bir şey yapılacaksa da Füsun Akatlı'ya danışılması gerektiğini vasiyet etmiş. Serdar Soydan, Karasu'nun kitaplaştırılmamasını istediği metinler arasında 50'li - 60'lı yıllarda dergilerde çıkan deneme ve hikâyelerinin yer almadığını tespit etmiş. Bunların arasında 1952-53 yıllarında Seçilmiş Hikayeler dergisinde yayınlanan sekiz öykü de varmış. Bu öykülerden dördünün üst başlığı Susanlar'mış. Serdar Soydan ayrıca "Yazarın-Okurun Defteri" başlıklı okuma notlarını ve beş şiiri de derlemiş. Bunlara Karasu'nun söyleşileri eklenmiş.

Kuşkusuz bu tür çalışmalar, yazarların külliyatlarını bütünlemek, kimliklerini tam olarak ortaya çıkartmak, daha iyi tanıtmak, hatırlatmak gibi iyi niyetlerle yapılıyor. Ama diğer yanda yazarın kendi iradesiyle şekillendirdiği eseri ve tabii vasiyeti var. Bilge Karasu gibi eserlerini titizlikle planlayan, yapı oluşturan bir yazarın özellikle sekiz öyküsüne kitaplarında yer vermemesinin unutkanlık gibi bir durumla açıklanamayacağını düşünüyorum. Derlenen sekiz öykü, Karasu'nun yazarlık çizgisinin dışında, ilk gençlik denemeleri sayılacak savruluşları içeren yapıtlar değil. Aksine Karasu'nun kimliğiyle örtüşen eserler. Öyleyse bunları niçin bütün eserlerine katmamış, merak etmemek elde değil. Susanlar'ın ikinci bölümünü oluşturan şiirlerin ise, kitaplaşmama nedeni açık; Karasu bir dönem (1956-58) şiir yazmış olsa da yazarlık hayatını düzyazı ile sürdürmüş, şiiri bırakmış. Üçüncü bölüm Yazar-Okurun Defteri üst başlıklı yazılar ise Karasu'nun iyi bir yazar olmanın yanında iyi bir okur olarak okuduklarını paylaşmasının örnekleri. 1957-58 yıllarında Forum dergisinde yayınlanan bu yazıların ve bu bölümü izleyen Diğerleri başlıklı deneme, eleştirilerin Karasu tarafından niye kitaplaştırılmadıkları, okunduklarında anlaşılıyor. Yazarın eserine bir şey katmıyorlar. Son bölümde yer alan söyleşilerin yeri ise F.Akatlı ve M.Gürsoy'un 1997'de yayınladıkları Bilge Karasu Aramızda'nın yeni baskısı olabilirdi. Susanlar'ı bu haliyle Bilge Karasu'nun bütün eserlerinin bir parçası sayamayız. Ama, onu anmak için iyi bir vesile olarak değerlendirebiliriz. Tüm çekincelerimi saklı tutarak zaman zaman yapılacak bu tür hatırlatmaların yazarların eserlerine tekrar dönmemizi, onları yeni bir gözle okumamızı sağlayacağına da inanıyorum.

05.03.2009, Cumhuriyet Kitap

Yorumlar