Bir Burjuvanın İtirafları

Sandor Marai, Türkçeye yeni çevrilen Bir Burjuvanın İtirafları’nda (Haziran 2010, çev. Sevgi Can Yağcı, Can yay.) kendi hikayesini anlatıyor. Alışıla geldiği biçimde kitabın başında roman kahramanlarının hayali olduğunu belirtse de Marai’nin hayat öyküsü ile Bir Burjuvanın İtirafları en azından ana hatlarında çakışıyor.

Sandor Marai, 11 Nisan 1900’de doğmuş. Tam adı Sándor Károly Henrik Grosschmied de Mara’ymış. Sakson, Macar karışımı bir aileden geliyormuş. Gençlik yıllarını Frankfurt, Berlin, Paris gibi Avrupa kentlerinde geçirmiş. İlk yazılarını Almanca yazdıktan sonra ana dili Macarca’da karar kılmış. 1928’de Macaristan’a dönmüş. 1930’lardan itibaren yazar olarak tanınmaya başlamış. Yayınlanmış kırk altı eserinin çoğu roman türündeymiş. Edebiyat eleştirmenleri tarafından iki dünya savaşı arasında orta sınıf edebiyat Macaristan'ın en etkili temsilcilerinden biri olarak kabul edilmiş. Nazi yönetimine de, savaş sonrası kurulan sosyalist yönetime de karşı çıkmış. 1948’de Macaristan’ı terk edip bir süre İtalya’da yaşadıktan sonra ABD’ye San Diego’ya yerleşmiş. Eserlerini Macarca yazmaya devam etmiş. 1989’da eşinin ölümünden sonra çok fazla izole olduğunu hisseden Marai, kafasına bir kurşun sıkarak intihar etmiş. 1990’larda, ölümünden sonra keşfedilmiş. Eserleri başta İngilizce, Almanca ve Fransızca olmak üzere yirmiden fazla dile çevrilmiş. 20. Yüzyıl Avrupa edebiyatı kanonunun bir parçası sayılmış.

Marai, Bir Burjuvanın İtirafları’na 19. Yüzyılın sonunda küçük bir Macar kentinde yaşayan bir burjuva ailesini anlatarak başlıyor. Aile yaşamını, kenti, oturdukları apartmanda yaşananları anlatarak küçük öykülerle anlatıyı geliştiriyor. Ardından aile fertlerinin öykülerini, eve gelen teyzeleri, amcaları anlatıyor. Bu anlatı böyle nereye varacak diye meraklanırken kitabın anlatıcısı da olan ailenin küçük oğlunda yoğunlaşıyor ve üçüncü bölümden itibaren onun ilkokul yıllarından başlayarak hayat öyküsünü okuyoruz. Anlatıcının büyüyüp delikanlı olduğu yıllar aynı zamanda yirminci yüzyılın ilk yılları. O yaşam öyküsünün ekseninde Avrupa’da yaşanan ekonomik ve siyasi değişimin insanların hayatını nasıl etkilediğini de görüyoruz.

Bence Sandor Marai’ın yazar olarak ayırıcı özelliği anlatımı. Çok tatlı bir dille, ayrıntılandırarak ama ayrıntılarda yormayarak anlatıyor. Tadını unutamadığımız batı klasiklerinin havası var romanlarında. Marai’nin daha önce Türkçede Gendaş’tan Yürek Yangını, Parma Kontesi ve YKY’den Eszter’in Mirası adlı romanları yayınlanmıştı. Marai, benim her yeni çevirisini merakla beklediğim bir yazar. Tek bir yayınevinde, düzenli bir yayına kavuştuğunda tüm Dünya’da olduğu gibi Türk okurca da sevilip ilgiyle okunacağına inanıyorum.

26.08.2010

Yorumlar