Eflatun Koza

Cahide Birgül yeni romanı Eflatun Koza’da (Eylül 2009, Everest yay.) insanın hallerinden, ilişkilerinden yola çıkan bir gerilimli bir hikaye anlatıyor. Sıradan görünen bir hayatın nasıl gizlerle dolu olabileceğini örnekliyor.

İletişim fakültesi mezunu genç kadın babasının eskiden matbaacılık yaptığı bir gazetede çalışmaya başlamıştır. Yapacağı ilk iş, kayıp kişiler hakkındaki bir yazı dizisinin bir bölümünü yazmaktır. Birlikte arabalarıyla yola çıktıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan iki kadının kaybolmalarının öyküsünü yazacaktır.

Anlatıcının hayatında da bir kayıp öyküsü vardır. Kız kardeşi Ece, anlatıcının ilk ve tek aşkıyla birlikte kaçmış, çiftten bir daha haber alınamamıştır. Adının Evrim olduğunu romanın sonuna doğru öğrendiğimiz anlatıcı terzilik yapan annesi ile birlikte yaşamaktadır. Babası yıllarca önce ölmüştür. “Gri boyalı eski bir apartmanın giriş katında, az ışık alan, iki oda bir salon sıradan bir daire”de yaşayan anne kızın insanın içini sıkacak kadar tek düze ve içine kapanık bir hayatları vardır. Evrim’in hayatı da evinden pek farklı değildir. Aynı evde yaşamalarına rağmen annesiyle bir diyalog kurmaz. Evde birlikte ama birbirlerine dokunmadan yaşarlar. Meraklı komşular dışında kapılarını çalan olmaz. Evrim’in hiç arkadaşı yoktur. İçine kapanmış, kendine kurduğu dünyasında yaşamaktadır. Belki de bu yalnızlık onun hemen her şeyden korkmasına, insanlarla ilişki kurmasına engel olmaktadır. Çocukken yaşadığı bir olay nedeniyle örümceklerden korkmaktadır. Her yerde örümcek arar. Annesinin tahta prova mankeni bile zaman zaman bir korku kaynağı olur. Sayfalar ilerledikçe Evrim’in kendisini bu denli izole etmeye çalışmasının temelinde kız kardeşinden nefretinin yattığını öğreniriz. Evrim’in anlatımına göre kız kardeşi onun tamamen zıttıdır. Güzel, akıllı, girişken, saldırgan, insanlarla kolayca iletişim kurabilen, onları kullanmayı, istediklerini elde etmek için yalan söyleyebilen bir kızdır kardeşi. Birlikte yaşadıkları sürece Evrim’i anne babasının gözünden düşürmek için her şeyi yapmış, sonunda sevgilisini çalıp kaçmıştır.

Evrim, kayıp kadınların hayatlarını öyküleştirebilmek amacıyla araştırma yapmaya başlar, kadınların akrabalarıyla, tanıdıklarıyla görüşür. Bu görüşmeler hem onun yeni insanlar tanımasına hem de hayatı boyunca belki de hiç gitmeyeceği yerlere gitmesine neden olur. Bu sayede hayatında ilk defa gerçek anlamda arkadaşım diyebileceği, olaylar biraz daha gelişse belki de aşk ilişkisine bile girebileceği Necla ile tanışır. Kadınlar için bir eşcinsel kulübü işleten Necla hem ona araştırmasında yardımcı olur hem de boğucu hayatından kurtulması için bir olanak sağlar.

Birbirlerine aşık olup evlerini, sevgililerini terk edip kaybolan iki kadının hakkında bilgileri çoğaldıkça olay iyice çözümsüzleşirken Evrim’in hayatı da ruhsal açıdan karmaşıklaşmaya başlar. Aslında hiçbir şey anlatıldığı gibi değildir. Necla’nın tamamen uydurma bir hikaye ile Evrim’i kandırdığını/avuttuğunu öğrenirken Evrim’in baştan beri bize anlattığı çok şeyin aslında doğru olmayabileceğini de fark etmeye başlarız. Birçok ayrıntı Evrim’in anlattığından başkadır. Evrim’in söylediği gibi çirkin bir kız olmadığını, aslında ayağının aksamadığını, annesinin evde hemen hiç görünmemesinin nedeninin kızıyla iletişimsizliği olmadığı gibi birçok şey Evrim’in anlattığı gibi değildir.

Cahide Birgül, biz okurlarını kayıp kadınlar araştırmasına yoğunlaştırıp kadınların akibetini merak ettirirken eflatun kozayı yavaş yavaş kuruyor. Roman boyunca anlatıcısı hakkında verdiği ipuçları, küçük ayrıntılar, sonunda bizim tüm okuduklarımız anlatıcının uydurması mıydı, gerçek tamamen farklı mıydı kuşkusunu duymamıza neden oluyor.

Cahide Birgül, yalın bir anlatımla, iç konuşmalarla gelişen bir anlatı kurmuş. Eflatun Koza bu yalınlık içinde gerilimi güçlü bir şekilde okura aktarıyor. Kayıp kadınların akıbetini bir yana koyup Evrim’in geçmişini ve gelecekte başına neler geleceğini merak ederek romanı hızla okuyorsunuz. Roman güçlü bir finalle ama cevaplanmamış birçok soruyla son buluyor. O soruların cevapları belki de ayrıntılarda gizliydi, romanın akıcılığına, konunun cazibesine kapılıp kaçırdım düşüncesiyle romanı dönüp tekrar okumamak elde değil.

Yorumlar