Halide Edib Biyografisine Sığmayan Kadın

Cumhuriyet tarihinin simge kadınlarından Halide Edip’in mücadelelerle, olaylarla, maceralarla dolu hayat hikayesini aydınlatıyor İpek Çalışlar yeni biyografi çalışması Halide Edib Biyografisine Sığmayan Kadın’da (Mayıs 2010, Everest yay.). Meşrutiyet’ten başlayarak, Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında yaşananları Halide Edip’in ekseninden bir kez daha okuyor, bilmediğimiz birçok gerçekle yüz yüze geliyoruz.

Halide Edip 1882’de doğmuş. Babası, II. Abdülhamit devri bürokratlarındanmış. Küçük yaşta annesini kaybedince, çocukluğu, anneannesinin yanında geçmiş. Özel hocalardan dersler almış. Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde okumuş. Aralarında büyük yaş farkı bulunmasına rağmen, hocası Salih Zeki ile evlenmiş. İki oğlu olmuş.

1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Tanin gazetesi ve çeşitli dergilerde yayınlanan yazılarıyla dikkati çekmiş. Ölüm tehditleri almış. 31 Mart Vakası üzerine vapurla Mısır’a kaçmış. Olayların yatışması üzerine İstanbul’a dönmüş. Öğretmenlik, müfettişlik yapmış. İlk romanları Halide Salih imzası ile tefrika edilmiş. Salih Zeki ikinci bir hanımla evlenince boşanmış. Yazılarını babasının adını kullanarak Halide Edip imzasıyla yazmaya başlamış. Kadınların eşitlik hareketine önderlik etmiş, Türkçülük faaliyetlerine katılmış. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında bazı hastanelerde hastabakıcılık yapmış. 1916’da Cemal Paşa’nın daveti üzerine Beyrut’ta açılan okullara müdür olmuş. 1917’de aile doktoru ve arkadaşı Dr. Adnan (Adıvar) ile evlenmiş. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine, Sultanahmet mitinginde yaptığı konuşma ile ulusal kahraman haline gelmiş. İşgal kuvvetlerince tevkif edileceğini anlayınca Adnan Bey’le birlikte Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılmış. Milli Mücadele’deki hizmetlerinden dolayı kendisine önce onbaşı, daha sonra başçavuş rütbesi verilmiş. Kurucuları arasında Adnan Bey’in de bulunduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması ve bazı konularda Mustafa Kemal’le düştüğü görüş ayrılıkları yüzünden 1925’de Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmış. Önce İngiltere’de ve Fransa’da yaşamış. Amerika’da konferanslar, dersler vermiş. Kitaplarını İngilizce kaleme almış. Amerika ve İngiltere’de önemli yayınevlerinde yayınlatmış. Atatürk’ün ölümünden sonra eşi Adnan Bey ile yurda dönmüş. Profesör unvanı verilerek İÜEF’de İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kurmakla görevlendirilmiş. 1950’de Demokrat Parti listesinden bağımsız İzmir milletvekili seçilerek TBMM’ye girmiş.

Bu kadar yoğun bir hayatın içinde edebiyat da var ve Halide Edip özellikle Milli Mücadele sırasında Anadolu’da yaşananları anlattığı, kadın sorunlarına değindiği, Türkiye’nin yakın geçmişini ele aldığı klasikleşmiş romanlarıyla Türk okurlarının yakından takip ettiği bir yazar. Sinekli Bakkal, Handan, Yeni Turan, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Tatarcık ilk akla gelen eserlerinden.

İpek Çalışlar, yakın geçmiş Türkiye tarihi olarak da okuyabileceğimiz eserinde Halide Edip’i bütün yönleriyle yansıtmaya çalışıyor. İpek Çalışlar, Halide Edip’in hayatında tartışma yaratacak çok olay olduğu için açık nokta bırakmak istememiş. Bulabildiği tüm kaynaklara başvurarak objektif bir biyografi oluşturmaya çalışmış. Bu alıntı yoğunluğunu ve bilimsel olma zorunluluğunu akıcı bir anlatımla dengeleyerek biz sıradan okurların da keyifle okuyacağı bir biyografi ortaya çıkartmış. Ama kitabın alt başlığına uygun olarak Halide Edib biyografisine sığmıyor. Özel hayatının eksik kaldığını düşünüyorsunuz. 568 sayfalık kitabı okurken birçok yerde keşke daha fazla ayrıntıya girilebilse diyorsunuz ama Halide Edip’in hayatı o kadar çok olayla ve kişiyle dolu ki sanırım binlerce sayfa yazılsa yetmeyecek.

3.06.2010

Yorumlar