Hep Yazmak İsteyenlerin Hikâyeleri

Fatih Özgüven, yeni hikâye kitabı Hep Yazmak İsteyenlerin Hikâyeleri’ne (Mart 2010, Metis yay.) Kafka’dan yaptığı “Menziller ve yollar yoktur; yol dediğimiz şey, tereddütlerdir” alıntısı ile başlamış. 93 sayfalık kitap 11 hikayeden oluşuyor. Hikayelerin kahramanları da kitabın ismine uygun olarak “yazmak isteyenler”. Yazmak istemişler ama yazamamışlar. Yazmamak için hep bir bahaneleri olmuş. O bahanelerle yazmayı ertelemişler. Bu bahanelerin kaynağında da tereddütler yer almış. Bir yandan da yazmayı başaranların izlerini sürmüşler. Onlarla tanışıp görüşmüşler. Belki de bu yolla yazmayı nasıl başardıklarının sırrını çözmeye çalışmışlar.

Fatih Özgüven, yazmak isteyip de yazamamış kahramanlarının hayatlarından küçük parçalar, kesitler anlatıyor hikayelerinde. O kesitlerden onların içlerinde bulundukları ruh halini anlıyoruz. İki sayfalık ilk hikaye Sel, kitap boyunca okuyacağımız tüm öykülerin kahramanlarının ruh halini bir kaç cümlede okura geçiriyor; “Biraz önce gözünün önünden geçen kusursuz sözcükler ve resimler... onların birbiriyle uyumu... sözcüklerin zihnine çağırdıklarıyla resimlerin oluşturduğu şekiller... sözcükler dikey, saplanan bir bıçak gibi, resimler yatay, durmadan akıp giden bir şerit gibi... bir çarpı işareti... bu çarpı işareti aynı zamanda şu düşünceyi de iptal ediyordu: ‘... ben de böyle bir şey yazmak istiyorum.’” Hikayenin kahramanı ‘... ben de böyle bir şey yazmak istiyorum,’ diye içinden bağırdıktan biraz sonra çaresiz şu cümleyi ekler; “hiçbir zaman böyle bir şey yazamayacağım.”

Fatih Özgüven, önceki iki kitabında geliştirdiği anlatımını, hikaye etme tarzını bu kitapta da sürdürüyor. Daha önce de yazmıştım, Fatih Özgüven, çok sıradan, hatta anlatmaya değmezmiş gibi görünen hikayeler anlatarak bize mesajını veriyor, daha doğrusu sorularını soruyor. Sıradan görünen, ama insanların kimliklerini belirten, davranışlarını simgeleyen hal ve tavırları, konuları sade bir dille anlatıyor. O yaşayan insanların tedirginliklerini, ilişkilerde yaşadıkları görünmeyen ama belli belirsiz hissedilen gerilimi ve tabii sözcüklere dökülmeyen tereddütleri sade görünen cümleleriyle kurduğu dünyalarla iletiyor.

Yorumlar